Daha 3 aylıkken yürütecinde ayakta duran oğlumuz Atakan, bir sabah ayaklarının üzerine basamamaya başladı…
| |
Daha 3 aylıkken yürütecinde ayakta duran oğlumuz Atakan, bir sabah ayaklarının üzerine basamamaya başladı. Göğsünden de hırıltılar geliyordu. Ters giden bir şeyler vardı. Doktorlar böbrek yetmezliği diyordu ama hiçbir şey çare olamadı. Sonunda bir ortopedi uzmanı oğlumuza çok nadir görülen omurilik kanseri teşhisi koydu.
Her şey Atakan henüz 5 aylıkken başladı. 3 aylıkken yürüteciyle ayakta durabilen, yürüyebilen oğlumuz bir gün ayakları üzerine basamamaya başladı, pelte haline geldi. Göğsüne de bir hırıltı gelmişti. İdrardaki bir kanamayla bir gece hastaneye kaldırdığımızda doktorlar "böbrek yetmezliği" teşhisi koydu ve uzun süre bu yönde tedavi gördü. Oysa biz emindik ki sorun kesinlikle böbrek değildi. Hastaneden kendi isteğimizle çıkardık oğlumuzu. O sırada ayaklarının üzerine basamayışından çok, göğsündeki hırıltı bizi rahatsız ediyordu. Zatürree, bronşit, alerjik astım dendi ama hiçbir net bulgu elde edilemedi. İstanbul'da ne kadar doktor varsa hepsine gidiyorduk.
Sabrederseniz başarabilirsiniz
Bir gün sırtında, omuriliğinde ceviz kadar bir şişlik çıktı. Önemsemedi doktorlar. Röntgen çekildi ama "Mühim değil biz hırıltısını çözelim önce" dediler. Ama biz arayışımızı sürdürdük. Sonunda oğlumuzun rahatsızlığını tespit eden bir ortopedi uzmanı oldu. Atakan'ın sırtını açan doktor, açar açmaz kapattı ve eşimle beni özel bir görüşmeye aldı. Yaklaşık bir saat konuştu bizimle. Çok uzun, dikenli bir yola girdiğimizi, sabredersek başarılı olabileceğimizi, pozitif olmamızı istedi bizden. Doğrusu o sırada çok net anlayamıyordum. "Nereye giriyoruz, ne oluyor" diye içimden geçirirken doktor, omurilik MR'ı istedi. Aklıma en fazla getirdiğim Atakan'ın bir daha hiç yürüyemeyecek olmasıydı. Bu MR'ı çektirdiğimiz sırada Atakan 9 aylık olmuştu. Maalesef MR'ın sonunda 850 gramlık bir tümör tespit edildi. Oğlumuz çok nadir görülen omurilik kanserine yakalanmıştı. Neden olduğu ise belli değildi. Atakanı hemen Almanya'ya götürmeye karar verdik. "Böyle bir hastalıkla Türkiye'de mücadele edemeyiz. İmkanlar yeterli değil" diye düşünüyorduk.
10 günlük ömrü var…
Devamı 2005 Haziran sayısında…