Diğer
    Ana SayfaHaber8 soruda obezite: Obezite neden olur? Kimler risk altında

    8 soruda obezite: Obezite neden olur? Kimler risk altında

    -

    Çağın hastalığı obezite… Yanlış beslenme ve hareketsizliğin tetiklediği obezite; kanser, kalp, şeker başta olmak üzere pek çok hastalığa da neden oluyor. Peki, obeziteden korunmak mümkün mü, kimler tehdit altında, cerrahi operasyon çare mi? İşte 10 soruda obezite:

    Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Uğur Deveci’ye göre Türkiye’de obezite giderek artıyor ve önlem alınmazsa bu yükseliş trendi devam edecek. İşte obezite ile ilgili merak edilenler ve Doç. Dr. Devece’nin yanıtları:

    KİMLER OBEZİTE RİSKİ ALTINDA

    Doç. Dr. Deveci’nin aktardığı bilgiye göre obezitenin belirlenmesi için boy ve kilo dengesini gösteren vücut kitle indeksine bakılıyor. Vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (metre) karesine bölünerek hesaplanan bu indeksin 18-25 arasından olması normal, 25-30 arası kilolu, 30 üzeri olması ise obez bireyleri tanımlıyor. Bu rakamın 40’ın üzerinde olmasının ise cerrahi müdahale adayı morbid obez (yaşam süresini kısaltan obezite) sınıfına girdiğini belirten Deveci, Türkiye’de obezitenin her geçen arttığını söyledi.

    OBEZİTENİN NEDENİ GENETİK MİRAS MI?

    Deveci, obezitenin gelişmesinde genetik faktörlerin önemli olduğunu, normal kilolu anne ve babanın çocuğunun obez olma oranının yüzde 10, obez anne ve babanın çocuğunda ise bu oranın yüzde 80’lere ulaştığına dikkat çekti. Deveci, obeziteyi belirleyen çevresel etmenlerin ise diyet, yaşam tarzı ve kültürel yapı olduğunu vurguladı.

    HIZLI VE HAZIR YEMEK YİYENLER TEHDİT ALTINDA MI?

    Son yüzyılda gıda üretimi ve sunumundaki değişime de dikkat çeken Doç. Dr. Deveci, “İnsanların metabolik dengesi değişiyor. Hızlı acıkan hızlı yemek yiyen bir bireyin kilo alması kaçınılmaz oluyor. Rafine edilmiş hazır gıda tüketimindeki artış, ev yapımı doğal yiyecek tüketiminde azalma obeziteye katkı sağlıyor” dedi.

    - Advertisement -

    ÇOCUKLAR NEDEN OBEZ OLUYOR?

    Televizyon, telefon ve bilgisayar ile çok vakit geçiren kişilerin daha az enerji harcadığını, bu durumun özellikle çocuklarda çok etkili olduğunu dile getiren Doç. Dr. Deveci, çocuklarda ve genç erişkinlerdeki obezite artış hızının, erişkinlerdekine paralel olduğunu söyledi. Batı ülkelerinde her dört çocuktan birinin aşırı kilolu olduğunu belirten Deveci, çocukların erişkinlere göre daha hareketli olmasına karşın teknolojik cihazların çocukların hareketlerini kısıtladığına, bu durumun son on yıl içinde çocuklarda obezitenin artışında etkili bir faktör olduğuna dikkat çekti.

    GLİSEMİK İNDEKS NEDİR? NEDEN ÖNEMLİ

    Doç. Dr. Deveci, obezite için tüm yaş gruplarında etkili bir faktörün de besinlerdeki karbonhidratların kan şekerini yükseltme hızını gösteren glisemik indeksi yüksek gıdaların aşırı tüketimi olduğunu söyledi. Deveci, şöyle dedi:

    “Özellikle meşrubat ve unlu mamuller gibi vücutta insülin hormonunun fazla salınmasına neden olan bu tür gıdalar daha kısa sürede daha fazla acıkmaya neden olmaktadır. Obezite ekonomik olarak gelişmiş ülkelerde, gelişmekte olan ülkelere göre daha fazladır. Gelişmekte olan ülkelerde bireysel enerji harcaması daha fazladır ve ekonomik sebeplerle ev üretimi gıdaların tüketilmesi daha yüksek orandadır. Gelişmiş ülkelerde ise glisemik indeksi yüksek gıdalar daha çok tüketilmekte ve bireysel enerji harcaması genel popülasyonda daha düşük düzeyde kalmaktadır”

    OBEZİTE KANSER RİSKİNİ ARTIRIR MI?

    Doç. Dr. Deveci, kalp hastalıkları, metabolik sendrom, şeker hastalığı, solunum problemleri, uyku apne sendromu, hiperlipidemi, kalça ve diz eklem sorunları gibi pek çok hastalıkla ilişkisi kanıtlanan obezitenin koroner kalp hastalığında da kilit rol oynadığının ispatlandığını söyledi. Deveci, şu bilgileri verdi:

    “Özellikle karın ve bel çevresinde yoğun yağlanmanın olduğu ‘santral obezite’ ile hipertansiyon ilişkisi kanıtladı. Obezitenin kansere yol açtığı da biliniyor. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu verilerine göre ülkemizde obeziteye atfedilen kanser sayısı 2014 yılı için altı bine yakındı. Obeziteye bağlı gelişen kanserlerin daha çok kadınları etkilediği, meme ve rahim kanserlerinin, kalın bağırsak tümörlerinin ve prostat kanserinin obez insanlarda daha fazla görüldüğü kanıtlandı. Kilo verme ile bu riskin azaldığı da görülüyor. Obezite probleminin çözümü kanser oranlarını ciddi oranda düşürür”

    OBEZİTE TEDAVİSİ

    Doç. Dr. Deveci, obezite şikayetiyle başvuran hastada öncelikle kilo alımına neden olabilecek organik ve hormonal bir neden olup olmadığının araştırması gerektiğini çünkü hipotiroidi, böbrek üstü bezinde hormon üretim bozukluğu ve insülin direncinin fazla yemek yemeye yol açarak kilo alımına neden olabileceğini söyledi. Deveci, “Bu durumlar tespit edilerek tedavi edilmeli, buna göre kişinin günlük diyeti ve yaşam tarzı düzenlenmeli. Yapılan araştırmalarda organik bir durumun saptanmadığı hastalarda diyet düzenlenmesi ve yaşam tarzının değiştirilmesi ilk aşamayı oluşturuyor. İlaç tedavisi genellikle daha ağır, vücut kitle indeksinin 27’den çok veya tek başına yaşam şekli değişikliklerinin işe yaramadığı hastalarda kullanılan ikinci basamak tedavidir. Ancak ilaçlar, davranış, diyet ve aktiviteyi içeren ayrıntılı bir programın çerçevesinde kullanılmalı”

    OBEZİTE AMELİYATI RİSKLİ Mİ?

    Doç. Dr. Deveci, obezite tedavisinde uygulanan laparoskopik yöntemle cerrahi başarının sağlandığını söyledi. Vücut kitle indeksi 40 veya yandaş hastalıklar söz konusu olduğunda 35 olan kişilerin obezite cerrahisi adayı olduğunu belirten Deveci, ameliyat kararı alınmasına neden olan temel belirleyicinin hastayla ilgili riskler olduğunu söyledi. Deveci, ameliyat kararının bir kurul tarafından verildiğini belirterek, “Obezite cerrahisinde şu yöntem en iyidir demek yanlıştır. Hasta özelliklerine göre belirlenen müdahale türü o hasta için en iyi yöntemdir” dedi.

    Obezite cerrahisinin estetik amaçla yapılan bir cerrahi olmadığına da dikkat çeken Doç. Dr. Deveci, temel amacın obezitenin oluşturduğu hastalıkları düzeltmek ve obeziteye bağlı yaşam süresi kısalmasının önüne geçmek olduğunu belirtti. Deveci, ancak hastanın kabul edilebilir görüntüsel değişiminin, ruhsal ve fiziksel olarak pozitif kazanım sağladığını da söyledi.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz