Alpin tur kayağı, kayak, dağcılık ve kampçılığı aynı anda yapmak isteyenlerin tercih edebileceği en zevkli ekstrem sporlardan birisi. Tırmanıyor, iniyor, kayaklar üzerinde yol alıyorsunuz… Aladağlar’dan Sarıkamış’a bu spor için uygun pek çok alanın bulunduğu ülkemizse -bizler henüz keşfetmesek de- çoktan yabancıların gözdesi olmuş bile!
Ocak sayısının konu toplantısında Alpin tur kayağının reklamını öyle bir yaptım ki, ekip hemen kararını verdi “Evet, bu konu Formsante’de kesinlikle yer almalı!” Hatta yayın yönetmenimiz Zeynep, “Elif’çiğim böyle şeyleri yaşarak yazmak lazım, niçin kayakları ayağına takıp, Palandöken’den Sarıkamış’a şöyle bir uzanıvermiyorsun?” diye ekledi. Ben, o anda bu soruyu “A niye olmasın?” diye yanıtladım. Ama Palandöken’e gidip de birazcık araştırınca niye olmayacağını hemen anladım. Meğerse bu iş hiç de benim sandığım kadar kolay bir iş değilmiş… Adı tur ama öyle bildiğimiz turlara pek benzemiyor. Peki o zaman neye benziyor? En iyisi ben konuyu anlatmaya en başından başlayayım ve her sene bu vakitler, kış sporlarıyla ilgili bir haber yapmak istediğimde imdadıma yetişen, Erzurum Atatürk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Yavuz Tanyeri hocayla röportaja başladığımız ilk ana döneyim…
Kayağın nektarini!
Aynı zamanda Polat Renaissance Erzurum Hotel’in kayak eğitmenlerinden olan Yavuz Tanyeri, Alpin tur kayağı için, “kayağın nektarini” gibi ilginç bir benzetme yapıyor. Yani, ona göre, nasıl nektarin; şeftali ve kayısının birleşiminden oluşmuşsa -hatta ikisinden de lezzetliyse- Alpin tur kayağı da Alp disiplini ve kros kayağının birleşiminden oluşmuş, onlardan esinlenilerek ortaya çıkmış bir kayak türü. Başlangıçta, Orta Avrupa insanı tur kayaklarından taşıma-ulaştırma amaçlı yararlanmış. Daha sonra karlı bölgelerde yaşayan ulusların güvenlik güçleri bunu, dağlık ve karlı alanlarda bir intikal aracı olarak kullanmış…
Elif Nazlı Duran