Diğer
    Ana SayfaİlişkiAşkın kimyası çözüldü!

    Aşkın kimyası çözüldü!

    -

    Dizlerin bağlarının çözülmesi, düşüncelere dalıp gitme, ondan başka hiçbir şey düşünememek… Bunlar aşkın görünen işaretleri. Ama aşık olduğunuzda kimyasal olarak vücudunuzda neler değişiyor? Çalışıp çabalayarak veya bir hap alarak aşık olmak mümkün mü? İşte cevabı…

    Ne diyordu Sezen Aksu, o unutulmaz şarkısında? Ben her bahar aşık olurum/Rüzgar olur, yağmur olurum/Filizlenir anılarda gururum /Taşar içimden ruhum… Gerçekten her bahar aşık olmak mümkün mü, niye bazıları daha çok aşık oluyor, aşık olmayı kolaylaştıran ilaçlar var mı hatta aşk bir hastalık hali mi? ‘Zen ve aşık olma sanatı’ kitabının yazarı, psikolog Brenda Shoshanna’ya göre aşık olmak dünyanın en gerçekçi, dürüst ve olgun eylemi. İnsana yaşam enerjisi veriyor, kendini olumlu olarak koşullandırmayı sağlıyor. Aşkın kuralı, kanunu yok. Nasıl aşık olurum diye bakabileceğiniz bir yol gösterici kitap da bulamazsınız. Ama yine de aşık olmak yol gösteren bir kaç taktik var. Bunları geliştirebilmek için de aşkın vücudun kimyasını nasıl etkilediğini bilmek gerekiyor…

    Aşık olduğumuzda vücudumuzda neler oluyor?
    Çiçeği burnunda aşıkların çoğu zamanlarının yüzde 90’ını sevdikleri insanı düşünmekle geçiriyor. Bu onların kişisel beyanı. Beyinlerindeki milyarlarca sinir hücresinde kalp çarpıntıları uçuşuyor. Bu durumu Amerikalı antropolog Helen Fisher yaptığı bir klinik çalışmayla kanıtladı. Deneklerinin beyinlerindeki kan akışını gözlemleyen Fisher’in vardığı sonuç şu: Tutku ne kadar artarsa, beyinde heyecan ve keyif duygusunu salgılamaya yarayan hormonlar daha çok uyarılıyor ve aktif hale geliyor. Dopamin, noradrenalin ve phenylethylamin maddelerinin daha çok salgılanmasıyla ellerimiz daha çok terliyor, nefes alış-verişimiz hızlanıyor, tansiyonumuz ve nabzımız yükseliyor! Aşık olanların genellikle yemeden içmeden kesilmesi, uykusuzluk çekmesi gözden kaçmaz. İşte bütün bunların nedeni de aslında bu çok çalışan hormonlar. Onlar yüzünden hem hiperaktif hale geliyoruz, hem yemiyoruz içmiyoruz hem de uyku düzenimiz bozuluyor. İşte bu yüzden de ilişkimize daha bağımlı hale geliyoruz. Eğer söz konusu olan karşılıksız bir aşksa o zaman deyim yerindeyse ‘junky’lere dönüyoruz. ”Buna hiç de şaşırmamak gerek” diyor doktorlar. Çünkü halüsinasyona neden olan ilaçlar, beynimizde salgılanan ‘phenylethylamin’ maddesini de içeriyor!
    Aşık olmak hasta olmak mı demek?
    Bir anlamda evet! Ama bu, ‘aşık olmayın’anlamına da gelmiyor elbette. Psikolog Helen Fisher’e göre aşk bir ‘takıntılı olma’ hali. Olayın temel ekseninde bu var. Kontrol edilmesi veya önüne geçilmesi çok zor. Aşık olanların partnerlerine karşı hissettikleri bu takıntılı durumun nedenini İtalya Pisa Üniversitesi’nden Psikiyatrist Donatella Marazziti de araştırmış. Marazziti, ruhsal dengeyi sağlayan serotonin hormonunun kandaki miktarını incelemiş. Çünkü serotonin miktarı düştüğünde vücutta baş aşağı gidiyor. Psikiyatristin vardığı sonuca göre aşık olanlarda serotonin miktarı normal değerin yüzde 40 altında. Zaten dengede olmayan ruh hali, bir de sevdiğinden yoksun kalırsa, iyice altüst oluyor. Depresyon, korku ve anksiyete ortaya çıkıyor… Marazziti bu durumu ‘mikroparanoya’ olarak yorumluyor!
    Aşık olmak öğrenilebilir mi?
    Pek çok aşık kişiye sorduğunuzda ‘tesadüfen oldu’ diye yanıtlar sizi. Uzmanlarsa bu konuda yapabileceğiniz basit şeyler olduğunu söylüyor. Mesela, dışarıya açılmak, bir arayış içersinde olduğunuzu diğerlerine belli etmek işe yarıyor. Bilimsel olarak da önemli olan, dopamin sistemini harekete geçirmeyi başarmak! Küçük bir yakınlaşma bile aslında beyindeki dopamin seviyesini yükseltebiliyor. Ama bunun için de seçici olmamayı önermiyoruz! İlk görüşte aşk diye bir şey söz konusu (daha çok erkeklerin başına geliyor!) ama yine araştırmalar gösteriyor ki her iki kişiden biri partnerini çok önceden tanıyor!

    Aşkın kimyasıyla ilgili diğer sorular ve aşık olanlar anlatıyor: Formsante’nin 2007 Mart sayısında…



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz