Diğer
    Ana SayfaPozitifAtalarınızın vebalini siz çekmeyin

    Atalarınızın vebalini siz çekmeyin

    -

    Sıkıntı içinde olan atalarınızın canlarının içsel sıkıntılarınıza etkisi olup olmadığını biliyor musunuz? Ah-beddua-lanet-büyü-negatif varlık gibi etkilerin algılarınızı ve enerjinizi etkileyip etkilemediğinden ne kadar eminsiniz?

    Birçok insan artık hayatın içinde yaşadığı bazı sorunları çözebilmek için farkındalığını artırma, bilinçaltını temizleme, değişme, dönüşme, doğru nefes alma, negatif düşünce kalıplarından kurtulup pozitif düşünme gibi gerçekten önemli ve etkili yöntemlere başvuruyor. Bu yöntemlerden biri ya da birkaçı bazı insanlar için çok faydalı olurken bazıları ise daha fazlasına ihtiyaç duyabiliyor. Kökcanlandırmak sunumlarının yaratıcısı, matematik öğretmeni Vildan Çolak, bu ihtiyacın ataların sıkıntıda olan canları, veballeri, negatif varlıkların etkileri, ah-beddua-lanet-büyü gibi nedenler olabileceğini belirtiyor. Kökcanlandırmak sunumlarında hem kişiye etki eden olayın hikayesi ortaya çıkıyor hem de ortaya çıkan her türlü negatif durum şifalandırılıyor. Vildan Çolak’a Kökcanlandırmak sunumlarının detaylarını sorduk.

     

    Kökcanlandırmak sunumlarına nasıl başladınız?

    - Advertisement -

    2009 yılında başladım ama sunumu oluşturabilme aşamasına gelebilmem deneyimlerle dolu 23 yılımı aldı. Sunum sırasında tümüyle negatif alanlarla uğraştığım için bu alanları karşılayabilmem, onlarla baş edebilecek donanıma sahip olabilmem için uzun bir süre geçmesi gerekti.

    1986 yılında üniversiteye yeni başladığım dönemde bir şeyler görmeye başladım; yani birden gözümün ortasında hareket eden bir ışık belirmeye başladı. Tabii o dönemler bu konularla ilgili yeterli kitap yok, internet yok, dolayısıyla hiçbir araştırma yapamadım. İnsan ancak bilgileri oranında yaşadıklarını değerlendirebildiği için, ben de ışığın rengi mavi ve gözümden çıkıyor diye nazar olduğu kanısına vardım. Hatta kimseye zarar vermemek için insanların yüzüne bakamaz oldum. Aileme durumu söylediğimde eğlendiler benimle ve doğal olarak kimseye konuyu açamadım. Tabii bilmediğiniz bir şey yaşadığınızda hemen idrak edemiyorsunuz ancak çok sonra anlıyorsunuz yaşadığınızın ne olduğunu. Ben de bu ışığın bir rehber olduğunu aylar sonra bir rüyada anladım. Gördüğüm ışığa farklı renklerde ışıklar da eklendi ve çok uzun süre bu şekilde eğitildim.

     

    Eğitilmekten neyi kastediyorsunuz?

    Eğitilmekten kastettiğim, mesela gecenin bir yarısı isteğimin dışında gözümün önünde renklerle dolu bir tünel oluşuyordu ve kendimi farklı bir boyutta ya da farklı bir mekanda, sanki gerçekmiş gibi buluyordum. Rehberlerim de benimle beraberlerdi. Farklı varlıklarla karşı karşıya geliyordum. Kısacası “paranormal” olarak adlandırılan birçok olay yaşadım. İçimden yaşadığım yerlerle, hiç bilmediğim konularla ilgili bilgiler geliyordu. Sanki birisi içimde konuşuyor gibiydi. Yaşadığım bu deneyimlerin yanı sıra Türkiye’ye gelen birçok eğitime de katıldım; TM meditasyonunu aldım, tasavvufla ilgilendim, başka meditasyonlar çalıştım, astrolojiyle uğraştım ama hiçbir yerde tam olarak kalamadım, hepsinden bir şeyler kattım kendime. Sonradan da NLP’ye yöneldim, NLP eğitmenliğini aldım. Geçmişimle yüzleşmem ve bilinçaltımı değiştirip dönüştürmem açısından NLP benim için çok faydalı oldu. Aslında matematik öğretmeniyim. Bu deneyimleri yaşamamış olsaydım bir matematik öğretmeni olarak bu konularla kesinlikle ilgilenmezdim. 

     

    Şimdi nasıl düşünüyorsunuz?

    Hala insanlara, “Eğer genetiğinizde şifacı bir miras taşımıyorsanız, evet NLP ile ilgilenin, bilinçaltınızı değiştirip dönüştürmeyi öğrenin, nefes çalışmaları yapın, yoga çalışın, ama enerji dünyasına, şifa enerjilerine bulaşmayın. Ancak eğer şifacı kanalsanız ve bir şeyler hissediyorsanız o zaman kaçamazsınız, sorumluluğunuzu alıp içinizdeki şifacıyı açığa çıkartın” diyorum. Nasıl ki her tohum her toprakta ve her ortamda yetişmez, aynı şekilde her şifa enerjisi de her bedende açığa çıkamaz. Kişilerin kaynaklarını bile bilmedikleri enerjilere, sadece birileri iyi olduğunu söylüyor diyerek inanıp inisiye olmaları yerine, kendi içlerindeki şifacıyı açığa çıkartacak çalışmalar yapmaları, genetiklerinden getirdikleri bu şifa enerjilerinin bilgeliğine güvenmeleri daha doğru. 

     

    Tekrardan Kökcanlandırmak sunumlarına gelirsek… 

    NLP eğitmenliği ve danışmanlığı yapıyordum. Danışanlara sorunlarının çözümleri için bazı yöntemler uyguluyordum ve seans sırasında tuhaf enerjilere giriyordum. Ama ben bunu sezgilerimin kuvvetli olmasına bağlıyordum. Zaten girdiğim enerjilerle ilgili bilgim daha önceki deneyimlerimden dolayı vardı ama çözümlemeyi tam olarak yapamıyordum. Aile Dizimi deneyimi yaşayan bir arkadaşım “Sen Aile Dizimi’ne git, kendinden çok şey bulacaksın” dedi. Bir seansa katıldım. “Ben bunu yapabilirim” dedim çünkü NLP çalışmalarında tek başıma hissetmek bana yetmiyordu, bunu denemeyi düşündüm. Ancak Aile Dizimi eğitimi hiç almadım, bir-iki arkadaşımla çalışma yapmaya başladım. Çalışmalarımda sadece aile fertleri değil, başka enerjiler de kendiliğinden alana çıkmaya başladı. Bu enerjiler karşısında Şaman enerjim devreye girdi ve çalışmam farklı bir tarza dönüştü. Altı-yedi ay yoğun bir şekilde arkadaşlarımla birlikte çalıştık ki neler olduğunu anlayalım. 

     

     

    Nasıl gelişmeler yaşadınız?

    Baktım ki büyüler, farklı varlıklar ben çağırmasam bile arkadaşlardan birine yüklenerek alana çıkıyor; ben de her çıkan enerjiye cevap veriyorum, alanı şifalandırıyorum; o zaman çok farklı bir çalışmanın doğduğunu anladım. Çalışmamın Aile Dizimi’nden farklı bir boyuta geçmesinin arkasında, doğal olarak genetiğimden getirdiğim şamanik bilgelik olduğunu düşünüyorum. Şifa enerjisi zaten hissettiriyor kişiye ne yapacağını… Tıpkı müzik yeteneği olan kişinin bir şarkıyı bir kez duysa bile rahatlıkla söylemesi ya da müzik aletini çalabilmesi gibi. Benim de içim biliyordu. Sonrasında iki farklı enerji daha geldi ancak onların ne olduğunu açıklamıyorum. Sadece bu enerjiler de değil… Böylelikle Kökcanlandırmak sunumunun içeriği, sunumları açtıkça kendiliğinden ortaya çıkmaya başladı.

     

     

    Farklı enerjiler, varlıklar derken neyi kastediyorsunuz?

    Bizlerin algısı belirli aralıklardaki titreşimleri veya belirli büyüklükteki nesneleri algılıyor; o aralığın dışında kalanları ise onlarla birlikte yaşadığımız halde algılayamıyoruz. Örneğin gözümüz mikroplar, bakteriler gibi çok küçük olan varlıkları görmüyor ama onlarla birlikte ve onların etkileri ile yaşıyoruz. Bizi hasta edebiliyorlar hatta ölümümüze bile neden olabiliyorlar. Aynı şekilde belirli renk, ses, koku aralığındaki titreşimleri algılayabiliyoruz. Algılarımız çok sınırlı. Farklı enerjilerden bahsettiğimde inanamayan veya inanmak istemeyen insanlar, algılarının sınırlı olduğunu bildikleri halde, bana itiraz ediyorlar. “Yok öyle bir şey, ben başka varlıkların olduğuna, cinlere inanmıyorum” diyorlar. Tüm algı sistemimiz çok sınırlıyken, dünyada algılayamadığımız farklı titreşimlerde renkler, sesler ve kokular olduğunu bilirken, gözümüzün göremediği farklı titreşimlerdeki varlıkların olabileceğini insanların kabul etmemesi de bana mantıklı gelmiyor. Ancak bunu “kabul ettikleri takdirde bu gerçeklikle karşılaşacak, kaldıracak yeterli donanıma sahip olmadıkları, dolayısıyla da o varlıkları kontrol edemeyecekleri için, kendi akıl sağlıklarını korumak adına bilinçsizce reddettiklerini” düşünerek anlamaya çalışıyorum. Evet, henüz bilim farklı titreşim alanlarında olup bizlere etki eden bu varlıkları keşfetmemiş olabilir ama keşfedilmemesi onların varlığını, onların zekasını ve onların bizlere etkisini yok etmiyor. Birçok insan bu varlıkların etkilerini hissediyor ve bilim keşfetmediği için bu insanlara çözüm olamıyor. 



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz


    Tam bir sebze canavarıyım

    ‘Binbir Gece’ dizisindeki rolüyle her hafta evlerimize konuk olan, sevilen oyuncu Ceyda Düvenci “bakımlı, kendini her haliyle seven ve güvenen, sağlığına dikkat eden kadınlar...

    Diyette başarısızlık yoktur, vazgeçmek vardır

    Yeni kitabı ‘Afiyetle Diyet’’in raflardaki yerini aldığı bugünlerde Uzman Diyetisyen Dilara Koçak ile bir söyleşi yaptık ve ondan stil sırlarını öğrendik...Yeni kitabınızdan biraz bahseder...

    Tek yaptığım spor oğlumla yürümek

    G.O.R.A'nın çekimleri için ne diyeceksiniz?Çekileli uzun zaman oldu! İnsan bir şey çektiği zaman hemen seyretmek istiyor ama bu filmin başına hakikaten gelmedik şey kalmadı....