Hem bacakların estetiğini bozan hem de ağrısı ile yaşam kalitenizi düşüren varislerden korunmak ve cerrahi dışı yöntemlerle onlardan kurtulmak için bilgilerinizi tazeleyin.
Varis, toplardamarlardaki kapakçıkların görevini yapmaması ve damarların genişlemesi sonucu ortaya çıkıyor. Ne yazık ki varis deyince akla önce kadınlar geliyor. Bunun nedeni varisin kadınlarda erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazla görülmesi… Varis oluşumuna neden olan faktörleri ve cerrahi dışı tedavi yöntemlerini Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Başar Sarıkaya anlattı.
NEDEN KADINLAR?
Doç. Dr. Başar Sarıkaya, özellikle fazla doğum yapmış kadınlarda, gebelikte artan karın içi basınca bağlı olarak varis görülme sıklığının da arttığını söylüyor. Bu duruma bir de genetik yatkınlık eklenince bacaklarda ağrı ve istenmeyen damar görüntüleri yani varisler ortaya çıkabiliyor. Uzun süre ayakta kalmayı gerektiren öğretmenlik, satış temsilciliği gibi mesleklere mensup olanlar da varis sorunu ile karşılaşabiliyor. Kazalarda damarlara gelen darbeler ile kapakçıkların hasarlanması ve bazı spor yaralanmaları da varis oluşumunu tetikleyebiliyor.
BACAKLARDA ÖDEM OLUŞUYOR
Bacaklarında varis oluşan hastaların bir kısmı estetik kaygılarla doktora başvuruyor. Ancak asıl şikayet ağrı oluyor. Özellikle uzun süre ayakta kalmaya ya da yaz aylarında damarların genişlemesine bağlı olarak artan, oturmakla ve ayağı yukarı kaldırmakla azalan ancak tamamen geçmeyen ağrı, varisin en belirgin bulguları. Ayrıca ayaklarda ödem, şişlik ve aslında nörolojik kökenli bir rahatsızlık olan Huzursuz Bacak Sendromu’nun ortaya çıkması da varisin belirtileri arasında yer alıyor. Cilt yüzeyinde oluşan ve varis pakeleri denilen baloncuklar ile bu bölgelerdeki kanamalar ise ileri boyuttaki belirtiler… Varis deyince bizlerin aklına daha çok dizin arka bölümü gelse de aslında bacağın her bölgesinde, dışarıdan hemen görülmese dahi varis oluşabiliyor.
Bacaklardaki ödemin; kalp yetmezliğinin, kronik karaciğer ya da böbrek rahatsızlıklarının da nedeni olabildiğini belirten Doç. Dr. Sarıkaya, bazı tansiyon hastalarının da ayak bileklerinde şişlik oluştuğunu, ödemin nedeninin doğru belirlenmesi gerektiğini vurguluyor.
DAMAR HARİTASI ÇIKARTILIYOR
Doç. Dr. Başar Sarıkaya, varisin hangi damar grubunu ilgilendirdiğinin büyük önem taşıdığını söylüyor. Bir bacakta kanı kalbe geri taşıyan toplardamarlar; derin toplardamarlar ve yüzeyel toplardamarlar olarak ikiye ayrılıyor. Nefes aldığımızda kan yukarı taşınıyor ve bu damarlardaki kapakçıklar kapanarak kanın geriye kaçmasını engelliyor. Ancak kapakçıklardan birinde yetmezlik oluştuğunda 3-5 mm çapında olan damar genişlemeye başlıyor, 1,5-2 cm’ye kadar ulaşabiliyor. Bu durumda yüzeyel damarlar zamanla genişliyor ve varis pakeleri denilen baloncuklar oluşuyor. Bu damar artık görevini yapmadığı için ortadan kaldırmak gerekiyor. İşlem cerrahi ya da damar içi tedavilerle yapılıyor. Ancak derin damar sisteminde oluşan varislerde bu damarlar gözden çıkarılamıyor ve konservatif tedavi tercih ediliyor. Yani varis çorabı kullanımı, yaşam tarzı değişikliği gibi önlemler alınıyor. Bu hastalara hafif sporlar, hafif koşular ve yürüyüşler öneriliyor. Karın içi basıncı artıran ağırlık kaldırma çalışmaları yapmamak gerekiyor.
Varis tanısının konulması için Renkli Doppler Ultrasonografi kullanılıyor ve “venöz haritalama” yapılıyor. Hem ayakta, hem yüzüstü hem sırt üstü pozisyonlarda her iki bacağın tetkiki yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Hangi damarda sorun olduğu tespit edildikten sonra tedavi belirleniyor.
TOPUKLU AYAKKABI VARİSE NEDEN OLUR MU?
Varis oluşum riski yüksek olan kadınlar olarak en merak ettiğimiz sorulardan biri de bu… Doç. Dr. Sarıkaya, bu sorunun cevabını toplardamarların çalışma sistemini anlatarak veriyor ve şunları söylüyor: “Atardamarlar kalbin pompalaması ile çalışıyor. Toplardamarlarda ise negatif basınçla…Yani her nefes alışımızda göğsümüz genişliyor, negatif basınç oluşuyor ve farkında olmadan kanı yavaşça yukarı doğru çekiyoruz. Bu sırada kanın aşağı dönmemesi için toplardamarlardaki kapakçıklar kapanıyor. Yürürken ise baldır kaslarımız kasılıyor ve bacaklardaki toplardamarlarda bulunan kanı yukarı doğru pompalıyor. Ancak topuklu ayakkabı ile baldır kası tam kasılmıyor ve fizyolojik olmayan bir yürüme gerçekleşiyor. Bu konuda net bir bilgi bulunmasa da topuklu ayakkabı kullanımının riski bir miktar artırdığını söylemek mümkün.”
CERRAHİ YERİNE GİRİŞIMSEL RADYOLOJİ
Varis tedavisinde artık cerrahiden yavaş yavaş uzaklaşılıyor. Girişimsel radyolojide varis tedavisi için iki yöntem kullanıldığını belirten Doç.Dr. Sarıkaya, “Büyük veya orta yüzeyel damarlar ortadan kaldırılıyor ya da kılcal damarlar dışarıdan müdahale ile tedavi ediliyor. Ancak tedaviye hiçbir zaman kılcal damarlardan başlamamak gerekiyor çünkü kremler ve lazer uygulamaları ile kılcal damarların görünümü düzeltilse de altta daha büyük bir varis varsa kılcal damarlarda sorunlar tekrar ediyor” diyor.
Büyük yüzeyel damarların tedavisinde Endovenöz Lazer Ablasyon (EVLA) yöntemi ile lazer kullanılarak yakma işlemi uygulanıyor. Daha yeni bir yöntem olan RF Ablasyon’da ise damar radyofrekans enerjisi ile yakılıyor. Orta boy damarlarda ise köpük tedavisi tercih ediliyor. Yani damarı büzüştürmeye yarayan ilaç hava ile karıştırılıp köpük elde ediliyor ve damarın içine veriliyor. Sıvıya göre damar içinde daha uzun kalan köpük formundaki ilaç, damarın kapanıp kaybolmasını sağlıyor. Altta başka bir sorun tespit edilmemişse kılcal damarlar krem ya da lazer uygulamaları ile tedavi ediliyor.
Doç. Dr. Sarıkaya bu işlemlerin lokal anestezi altında, ameliyathane gibi steril koşullarda ancak ameliyathaneye girmek gerekmeden yapıldığını ve geriye yara izi kalmadığını, hastanın seanstan birkaç saat sonra günlük yaşamına devam ettiğini söylüyor. Bu tedaviyi alan hastaların, varislerin tekrar etmemesi için yaşam koşullarını gözden geçirmeleri ve varis çorabı kullanmaları öneriliyor.
HAREKETSIZLIK DAMARLARI OLUMSUZ ETKILIYOR
“Hareketsiz yaşam tarzı varise neden olur mu?” sorusuna Doç. Dr. Başar Sarıkaya şu yanıtı veriyor: “Hareketsizlik damar hastalıklarını başlı başına artıran bir faktör. Bu durum Derin Ven Trombozu (DVT) denilen hastalığa da eğilimi artırıyor. Bu tabloda toplardamarların içindeki kapakçıklarda hasar olmasa da pıhtı gelişiyor. Yapısal özellikler ya da bacak bölgesindeki cerrahi işlemler bu duruma neden olabiliyor. Örneğin bacağından ameliyat geçiren hastalarda pıhtının akciğerlere atmasından korkuluyor. DVT tablosunda ilaç tedavisi verilerek pıhtı atması engelleniyor. Ancak bu damarda daha sonra kapakçıklar bozulacağı için varise yatkınlık oluştuğu bilinmeli. DVT olan bir hastanın damarından ilk dört-altı hafta içinde o pıhtının boşaltılması daha sonra varis oluşumunu önlemek açısından önem taşıyor.”
Formsanté – 2015 Temmuz sayısı
Yaprak Çetinkaya