Diğer
    Ana SayfaPsikolojiYeme bozukluğu belirtileri nelerdir? Neden olur, nasıl geçer?

    Yeme bozukluğu belirtileri nelerdir? Neden olur, nasıl geçer?

    -

    Yeme bozukluğu deyince aklınıza hemen anoreksiya ya da bulimia gelmesin. Hangi pantolon zayıf gösteriyor, tartı bugün kaç gösterdi, ne giysem de ince görünsem gibi takıntılar da yeme bozukluğu tanımının içinde yer alıyor. Gelin yeme bozukluğu ile ilgili tüm merak ettiğiniz soruların yanıtlarına Formsanté arşivinden bakalım…

    Birçok kişi başta küçük kaçamaklar yaptığını düşünerek geceleri atıştırmalar yapıyor. Ancak bu davranış, bir süre sonra alışkanlık haline dönüyor. Üstelik tüketilen gıda miktarı da her geçen gün artıyor. Masum kaçamaklar sandığınız durum yeme bozukluğuna dönüşerek, onlarca kilo olarak geri dönebiliyor. Uzm. Dyt. Nilay Keçeci Arpacı, kilo almanın en önemli nedenlerinden biri olan yeme bozukluğu konusunda dikkatli olmak gerektiğini belirterek, “Aşağıdaki durumlardan en az altı tanesi sizin için geçerliyse, yeme bozukluğu davranışınız olabilir. Bir uzman görüşü almanız fayda sağlayabilir” diyor.

    YEME BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ

    • Normalden daha hızlı yemek yemek,
    • Bir öğünde her geçen gün daha fazla gıda tüketmek,
    • Yemek yerken kendini durduramamak,
    • Geceleri sık sık tatlı ve tuzlu atıştırmak,
    • Son aylarda kilo alımında hızlı artış yaşamak,
    • Yemek saklamak,
    • Hep televizyon karşısında yemek yemek,
    • Ne kadar yenildiği başka kişiler tarafından görülmesin diye yalnız yemek,
    • Açlık hissetmeden yemek yemek,
    • Yemek yedikten sonra pişmanlık hissetmek.

    Normal kilo değerleri içinde olmanız, aç dolaşmamanız ya da yemek yedikten sonra kusmamanız bir sorun olmadığı anlamına gelmiyor. Günümüzde kadınların büyük çoğunluğu ne yediği ve ne kadar yediğini, kaç kilo alıp verdiğini bir takıntıya dönüştürüyor ve kendini baskı altında hissediyor. Yoksa siz de bu grupta mısınız? “Yemek ya da Yememek” kitabının yazarı Uzman Psikolog Feyza Bayraktar’ın verdiği bilgiler ile yemekle ilişkinizi tekrar gözden geçirmenizi ve yeme farkındalığınızı oluşturmanızı sağlayacak.

    “NORMAL YEME”Yİ NASIL TANIMLAYABİLİRİZ?

    Normal yeme, ülkeden ülkeye değişen bir kavram ve tek bir tanımı bulunmuyor. Örneğin son zamanlarda günde 3 ana, 3 ara öğün yenmesinin normal olduğu söylenirken bazı uzmanlar ise günde 3 ana öğünün yeterli olması gerektiğini belirtiyor. Bu nedenle normal yemeyi ancak şöyle tanımlayabiliriz; kişinin yeme davranışı gündelik hayatını, sosyal, fizyolojik ve psikolojik açılardan engellemiyorsa, düşünce sisteminin büyük bir kısmını ‘Acaba bugün ne yiyeceğim, kaç kilo alırım, kaç kilo verdim” gibi takıntılarla beslemiyorsa normal yiyordur. Yemek yiyen insanların davranışları gözlemlendiğinde normal yemek yiyenlerin sadece kendi tabaklarındaki yemekle ilgilendikleri, diğerlerinin ne yediği ile ilgilenmedikleri, acaba bana kalacak mı endişesi ile yemeklere saldırmadıkları, arada çatal bıçağı bırakıp sohbet ettikleri, arkalarına yaslandıkları görülüyor. Asıl önemli olan ise fizyolojik olarak aç hissedince yemek yemektir. Bizim kültürümüzde sevgi yemekle ifade edildiği için bu çok mümkün olmuyor. İkramlar yapıldığında tok olsak dahi yemek zorunda kalıyoruz. Bir arkadaşımızla sohbet etmek için bir parktaki bankta oturmuyoruz, bir kafeteryaya gidip kahvenin yanında mutlaka tatlı bir şeyler yiyoruz. Kısaca şunu söyleyebiliriz; yemek yemek çok karmaşık bir olgu ve bu nedenle insanın sadece fizyolojik bulguları takip ederek yemek yemesi çok mümkün olmuyor.

    YEME BOZUKLUĞU TANIMINA HANGİ DURUMLAR GİRİYOR?

    Bir kişi gün içinde sürekli “Acaba bugün ne yiyeceğim, kaç kalori aldım, yesem mi yemesem mi, yarın tartıda kaç kilo çıkarım” diye düşünüyorsa, sıkıntıdan kendini aşırı yemeğe verip sonra pişmanlık duyuyorsa, diyet döngüsü içerisindeyse, geceleri kalkıp yemek yiyorsa, yemekle ilişkisi sosyal, psikolojik ve fizyolojik olarak günlük hayatını etkiliyorsa yeme bozukluğundan söz edebiliyoruz. Aşırı zayıflık saplantısı anlamına gelen anoreksiya nervoza deyince insanların aklına hep iskelet gibi kadınlar geliyor ve “Ben öyle değilim” diye düşünülüyor. Oysa günümüzde çoğu kadında ne yazık ki yeme bozukluğu var. Herkes ne yediği ve ne kadar yediği, kaç kilo alıp verdiği ile ilgili takıntılı hale geldi. Hangi pantolon zayıf gösteriyor, tartı bugün kaç gösterdi, bugün ne giysem de daha zayıf görünsem gibi takıntılar, anoreksik düşünce sistemlerinin içinde yer alıyor. İlla ki çok zayıf olmanız ya da kusmanız gerekmiyor. Örneğin günde 4-5 saatini spor salonunda geçirenler için de aynı durum geçerli. Eğer profesyonel sporcu değilseniz bu kadar çok spor yapmak da bozukluk içeren bir davranış oluyor.

    - Advertisement -

    EN GÜÇLÜ DUYGUSAL ANESTEZİ YEMEK!

    yeme bozukluğuYemek yemek olumsuz duygulara gerçekten iyi geliyor mu?

    Türk toplumu olarak çocukluğumuzdan beri duygularımızı ifade etmemek üzere yetiştiriliyoruz. Çok konuşuyoruz ama kendimizden değil, başkalarından, onların yaşadıklarından, günlük olaylardan bahsediyoruz. Duyguyu ifade etmenin ayıp olduğunu düşünüyoruz. Kız çocuklara çok gülme, erkek çocuklara ağlama diyoruz. Bu nedenle insanlar genellikle duygularının farkında olmuyorlar ve dolayısıyla duyguları hakkında konuşamıyorlar. Kendini kötü hissettiğinde bunu bastırmak için yemeği kullanabiliyor çünkü yemek en iyi ve en kolay ulaşılan duygusal anestezidir. Yemek yerken transa geçersiniz, başka şey düşünmezsiniz. Örneğin boşanmalar, evlenmeler, taşınmalar, iş değişiklikleri ya da ekonomik problemler gibi hayat değişimleri insanı strese sokuyor ve yemeğe yönelim artıyor. Bankacılar, mimarlar ya da sınava hazırlanan öğrencilerde de strese bağlı yeme daha çok görülüyor. Belli dönemlerde başlayan aşırı yeme davranışı zamanla alışkanlığa dönüşebiliyor. Bu da yemeğin sadece fizyolojik değil, rahatlıkla bozukluğa dönüşebilecek bir eylem olduğunu gösteriyor.

    Çaresizlik mucize ürün müptelası yapıyor

    Mucize ürünlere inanmanın çaresizliğin bir ürünü olduğunu belirten Uzman Psikolog Feyza Bayraktar, “Çok defa diyet yapmayı denemiş ancak başaramamış olan insanlar ‘Bir ilaç olsa da beni kurtarsa’ diye düşünerek bu tür ürünlere yöneliyorlar. Diyet hapı bağımlısı olan, eczanelerde bu tür ürünleri takip eden, aktarlardan sürekli zayıflama çayları satın alan, bağırsak çalıştırıcı kullanan insanlar var. Üç aydan fazla süre ile bu tür ürünler kullanmak da bulimiyanın (yeme-kusma) tanımları arasına giriyor. Ancak iştah merkezini etkileyen tüm ilaçların kişiyi depresyona sokacağının ve intihar eğilimini artıracağının unutulmaması gerekiyor. Metabolizmayı hızlandıran ürünler ise kalp çarpıntısını artırıyor ve panik atağı getiriyor” diyor.

    Cinsellikten kaçmak için kilo alan kadınlar

    Cinselliği bastırılmış olarak yetiştirilen Türk kadını, öpmeye, dokunulmaya olan ihtiyacını yemekle gidermeye çalışıyor. Kocası ya da sevgilisi ile cinsel hayatı mutsuz olan ve bunu ifade edemeyen kadınlar da yemeye yöneliyor. Bir de cinsel hayatını kilo alarak sabote edenler var. Bu kadınlar “Zaten cinsellikten zevk almıyorum bari bahanem olsun” diye düşünerek kilo alabiliyor ya da fazla kilo veriyor. Uzman Psikolog Feyza Bayraktar, bazı kadınların ise çekici görünürse kendisine yönelen ilgiye kayıtsız kalamamaktan korktuğu için kilo aldığını anlatıyor. Cinsel tacize maruz kalan kadınlar da cinselliğini örtmek için yemeğe yönelebiliyor.

    yeme bozukluğuYEME BOZUKLUĞUNA DAİR YANLIŞ İNANIŞLAR

    Yeme bozukluğu çok az görülüyor

    Doğrusu: Aşırı zayıflama, yeme-kusma, aşırı yeme ve diğer yemek bozuklukları da dahil olmak üzere 13-45 yaş arasında yeme bozuklukları artıyor. 13-19 yaş arasında aneroksiya nervoza, 20’li yaşlarda bulimia, 20-50 arasında tepkiyle aşırı yeme daha fazla görülüyor.

    Yeme bozukluğu kişinin kendi seçimidir, isterse vazgeçebilir

    Doğrusu: Hangi tür yeme bozukluğu olursa olsun, kişilerin iradesine hakim olup vazgeçmesi mümkün olmuyor ve mutlaka tedavi olması gerekiyor.

    Sadece kadınlar yeme bozukluğuna yakalanıyor

    Doğrusu: Yeme bozukluğu olan erkekler bunu çözümlemek için psikolojik destek almıyor ancak onlarda da görülme oranı oldukça yüksek. Erkekler kilo vermekten çok kas yapmaya yönelebiliyor.

    En tehlikelisi anoreksiyadır

    Doğrusu: Bulumia da, aşırı yemek de, aşırı egzersiz yapmak da, bilinçsizce diyet hapları kullanmak da en az anoreksiya nervoza kadar tehlikeli oluyor.

    Yeme bozukluğu dışarıdan bakılınca anlaşılıyor

    Doğrusu: İleri derece anoreksiya nervoza olan çok zayıf kişiler için doğru. Ancak yediklerini kusan, ilaç kullanan, gece yeme bozukluğu olan kişiler çok zayıf olmadıkları için durumları da anlaşılmıyor.

    Yaprak ÇETİNKAYA

    Formsanté Arşiv



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz