Diğer
    Ana SayfaSağlık''Beraber satranç oynuyoruz sanki''

    ”Beraber satranç oynuyoruz sanki”

    -

    Milenyum çocukları adı da verilen indigolarla başa çıkmak gerçekten kolay değil. 6 yaşındaki bir indigo annesi Nergiz Özcan’a göre bu iş satranç oynamaya benziyor. “Sürekli beyninizi çalıştırıyorsunuz. “Şimdi ben burda ne yapayım, ne desem doğru olur?” Çocuğun karşısında kesinlikle güçlü durmalısınız. Aksi taktirde hayat kabusa dönüyor.

    Çok değil, bundan bir iki ay önce bir arkadaşımdan duymuştum "indigo çocuk"ları… "Ne ki o? Hiperaktif gibi bir şey mi?" dedim. "Yok, hayır bunlar hiperaktif değil, sadece enerji fazlası olan çocuklar" diye yanıtladı. Ama o sırada ne olduysa oldu, sohbetimiz yarıda kaldı. Ben de bir daha, "Nerden anladın seninkinin farkını, nereye götürdün" filan deme fırsatı bulamadım. Yazıişleri toplantısında indigo çocuklar yine gündeme geldi. Bu kez durum kaçınılmazdı, öğrenecektim bu indigo çocuk meselesini. Üstelik zamanında tescilli yaramaz bir çocuk olduğum için (inanmazsanız anneme sorabilirsiniz!) daha da meraklandım. Onca yaramazlığıma, ortalığı birbirine katmama rağmen kimse bana o zamanlar bir teşhis koyamamıştı!
    Görüştüğüm "indigo" annelerinin hepsinin anlattıkları temelde aynı. Evet, bu çocuklarla başa çıkmak kolay değil ama onları birer birey olarak kabul edip, saygılı, adil davrandığınız taktirde kurallarınıza uyuyorlar. Yoksa vay halinize diyorum ben. Röportajlar için Suadiye "Bebeğim Kreş"teyiz. Yuvanın sahibi Ayla Özaygen'in ifadesine göre buradaki aşağı yukarı 30 civarındaki çocuktan çoğu indigo. Ayla Hanım, öyle profesyonel ki indigo bir çocuğu gördü mü gözünden anlayıveriyor. 6 yaşındaki Bartu Özcan'ın annesi 36 yaşındaki Nergis Özcan'a çevirdim teybimi ve başladı anlatmaya.. Nergis Hanım çalışan bir anne. Bir inşaat firmasında muhasebe işlerinin başındayken, Bartu'nun doğumundan sonra işten ayrılıyor. Sonra ara ara tekrar çalışma hayatına dönüyor ama iş yerinin uzağa taşınmasıyla ayrılmak zorunda kalıyor. O sırada oğlunu verdiği Bebeğim Kreş'ten iş teklifi alınca yeniden çalışma hayatına dönüyor. Biz Özcan'la indigo bir çocukla başa çıkmanın nasıl bir şey olduğundan konuşuyoruz tabii ki.

    Farklı bir çocuk olduğunu ilk ne zaman düşündünüz?
    Bartu, bebekliğinden itibaren farklı geldi bana. Daha 2-3 aylıkken çok hareketli, hiç yerinde duramayan bir bebekti. Pusette doğru dürüst oturmazdı, oyuncaklardan çok çabuk sıkılırdı. Beni bayağı zorladı. Anneme bu nasıl bir bebek, ben böyle bir bebek beklemiyordum diyordum. Annem de "Yok kızım, siz böyle değildiniz ufakken" diyordu.
    Neler yapıyordu mesela?
    Hep kişiliğini ortaya koymaya çalışan bir bebekti. Zorla inatlaşarak yapmaya çalışıyorduk her şeyi, yaptıramıyorsunuz da. Az uyur, hemen kalkar bağırır konuşmadığı dönemde.

    O durumda insan anne-baba olarak kendini suçluyor mu?
    Hayır, açıkçası öyle düşünmedim, kendimizi suçlamadık. Sadece "niye bu kadar zorluyor, yaramaz" diyorsunuz. Bakıyorsunuz arkadaşlarınızın çocukları daha sakin.

    Çocuk psikiyatristine başvurmayı nasıl düşündünüz?
    Bütün gün evde onunla birlikteydim. Bir-birbuçuk yaşındaydı. Bir gün çok kızdırdı, çileden çıkardı beni. Ben de oturdum sinirden salonda ağlıyorum. O da bir yandan eğilmiş bana "Anne, anne" diyor sanki "ne oldu?" der gibi. Çok insancıl, şefkatli bir tarafı da var. Hatta eşim ona "romantik haydut" diyordu. O sırada eşim geldi işten. Ve psikiyatriste gitme kararı aldık. Tesadüf, arkadaşlarımız olan bir aile de kendi çocuklarını götürmüşler, bambaşka bir sebepten psikiyatriste. Kendileri de doktordu, onlara güvendik bir de biz gidelim dedik. Doktor yarım saat izledikten sonra "Hiperaktif değil sadece fazla enerjili bir çocuk" dedi. Sonra da burayı (kreşi) buldum.
    Kreşle birlikte siz de kendinizi geliştirmeye başladınız…
    Aslında dönüp baktığım zaman benim de hatalı davranışlarım oluyordu. Sonradan kendi davranışlarımı da düzeltmeye çalıştım. İnatlaşmak yerine oturup, onu dinlemek, ona seçenekler sunmak. Mesela zorla diretip "Bu yemeği yiyeceksin" diyince tepki gösterebiliyor. Ama ona bir seçenek sununca içinden seçebiliyor.
    Ama kararınızda siz de net olmak zorundasınız öyle değil mi?
    Kesinlikle. Karşısında bir kere güçlü birini görmek istiyor. Otoriteyi çok seviyor. Ben daha yumuşaktım, babası daha otoriterdi. Ama otoriter derken sert değil de otorite. Kesinlikle onu daha çok dinlediğini gördüm. Karşısında kesinlikle sağlam görmek istiyor anneyi-babayı. O zaman daha çok dinliyor. Şimdi çok daha rahatım çocuğumla. Zaman zaman yine arada zıvanadan çıkabiliyor tabii. Uymaya çalışıyorum. Kendini birey olarak ve değerli görüyor. Babasıyla konuşuyoruz mesela, "Ben de bu ailenin bir üyesiyim, bana niye sormuyorsunuz?" diyor.

    Bu anlattıklarınız aslında hem biraz korkutucu hem de gurur verici bir anne-baba açısından?
    Tabii, mesela dışarı çıktığımızda, bir restoranda hiç iletişim sorunu çekmiyor. Şımarıklık da yapmıyor. Garsona siparişi kendi veriyor. Çok kızdınız diyelim. Hani dersiniz ya "Oğlum deli misin nesin". Hemen itiraz ediyor. "Ben deli değilim anne" ya da "Sen bana, böyle dedin, niye öyle dedin?" Ben de özür diliyorum "Çok kızgındım o anda ağzımdan kaçtı" diyorum.

    Zeka jimnastiği ya da satranç oynamak gibi anlattıklarınız…
    Sürekli beyninizi çalıştırıyorsunuz. "Şimdi ben burda ne yapayım, ne desem nasıl davransam doğru olur?" Satranç oynamak gibi gerçekten. Ama artık bu yaşlarda daha rahatladım.
    Oğlunuz bu yıl okula başlayacak. Kendisi gibi olmayan çocuklarla bir arada olacak. Endişeleniyor musunuz?
    Çevresindeki çocuklarla iletişim kurmakta çok zorlanmadığını görüyorum dışarıda da. Onun için çok endişem yok. Ama restoranla okul aynı değil tabii! Bütün gün okulda yanındaki arkadaşlarla nasıl olacak onu düşünüyorum. Buradakilerin çoğu kendi gibi olduğu için… Ama çok da var, şimdi çocukların zaten çoğu böyle. Gerekirse okul yönetimiyle konuşurum da… Ama bence böylesi daha güzel. Küçükken şikayet ettiğim bir şey şimdi hoşuma gidiyor. Şimdi oğlumla gurur duyuyorum.
    Bir indigo çocuk annesi olarak bu işin püf noktası nedir?
    Veliler, anne-babalar bence çocukları değiştirmeye çalışmamalı. Kendilerinin değişmesi lazım. Anne babalar eski düşünce tarzında kalıp, "Benim çocuğum normal ya da sıradan" deyip o bakış açısıyla baktıkları zaman ki ben Bartu'nun bebekliğinde öyle bakıyordum, hem kendinizi üzüyorsunuz yıpratıyorsunuz, hem de çocuğunuzla birlikte güzel vakit geçirmek varken hayat kabusa dönüyor.
    UZMAN GÖRÜŞÜ

    Ender Saraç
    Ender Saraç, bu çocukların diğer çocuklara göre, kendileri ve çevreleri hakkında farklı bir algılama düzeyine sahip olduklarını söylüyor. Bu çocuklardaki "enerji" fazlalığı ve dengesizliği ile farklı algılama düzeyi, çevreyle sürtüşme yaratıyor . Bu sebeple çocuk stres yaşıyor. Bazılarında ileri zeka bulguları var, bazıları otistik eğilimli. Ancak kesin olarak tıp bir tanı koymuş değil. Bu sebeple kesin bir şey söylenemez.
    Bu enerji dengesizliği, psikiyatri ilaçları ile giderilmeye çalışıldığı gibi, özellikle yurt dışında doğal ilaçlar ve terapi yöntemleri üzerinde de duruluyor. Ender Saraç, enerji dengelemesi adını verdiği terapi yöntemini çocuğun ailesine bırakıyor. Saraç, çocuğunun yıllar boyu ağır psikiyatri ilaçlarının yan etkisini almasını istemeyen ailelere doğal yöntemlerle yardımcı oluyor. Bu yöntemler, psikiyatri tedavilerini bozmayacak yöntemler. (Aromatik yağlar, bitkisel ürünler ve terapiler gibi.)

    - Advertisement -

    İNDİGO ÇOCUK NE DEMEK?
    * İndigo çocuklarla ilgili ayrıntılı bilgi edinmek istiyorsanız, baştan söyleyelim ABD'li araştırmacı karı-koca Lee Carol ve Jan Tober'in İndigo Çocuklar kitabını okumanız gerekiyor.
    * ABD'de 1999'un ortalarında basılan kitap epey bir yaygara koparmış ve bu konudaki en güvenilir başvuru kaynaklarından.
    * Carol ve Tober'in tanımına göre indigo, "daha önce genel olarak görülmemiş, yeni, alışılmadık psikolojik özellikler ve davranış biçmi gösteren kız veya erkek çocuk" demek.
    * Bu kendine özgü davranış biçmiyle başa çıkmak, çocukta uyum ve dengeyi sağlamak için anne-baba veya öğretmenlerin bakış ve davranış biçimlerini değiştirmeleri gerekiyor.
    * Yine karı-koca araştırmacıların bulgularına göre dünyada üç kıtada görülen, kültürel sınır tanımayan ve dünyada sayısı gitgide artan indigo çocuklarla ilgilenen araştırmacıların sayısı da her geçen artıyor.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz