Diğer
    Ana SayfaGüzellikBu estetik bildiklerinize benzemiyor!

    Bu estetik bildiklerinize benzemiyor!

    -

    Burun estetiği sırasında en sık kullanılan yöntemlerden osteotom (keski) veya çekiç kullanılmasıyla burun kemiğinin kesilmesi yerini daha zarif bir yönteme bırakıyor. Ultrasonik rinoplastiyle hem daha başarılı sonuçlar elde ediliyor hem de hasta konforu artıyor. Göz altı morluklarını ve şişliklerini en aza indiren bu yöntem burun estetiğinin geleceği olarak görülüyor.

    Burun estetiği ameliyatlarında cerrahları en çok zorlayan aşamalardan biri kemiklerin şekillendirilmesi. Osteotomi denilen kemiklerin kesilmesi işlemi için günümüzde pek çok farklı metot kullanılıyor. Burun kemiğinin çekiç ve keski ile kesilmesi ise en sık kullanılan yöntemler arasında yer alıyor. İşte bu çekiç ve keskilerin kullanılması, hastanın ameliyat sonrasında yüzünde oluşan şişlik ve morlukların bir numaralı sebebi. KBB ve Baş-Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan, morluk ve şişliklere burun kemikleri kesilirken bu bölgelerdeki damarlarda zedelenme olmasının ve doku içine bu damarlardan olan kanamaların yol açtığını söylüyor. Uzun yıllar burun estetiği ve sağlığı üzerine çalışmalar yürüten Op. Dr. İlhan, burun estetiğinin geleceği olarak adlandırdığı Ultrasonik Rinoplasti yöntemini anlattı.

     

    Ultrasonik Rinoplasti yöntemi nedir?

    - Advertisement -

    Bu yöntem dünyada burun estetiği ameliyatlarında çok az kişi tarafından bilinen ve yeni kullanılan bir teknik. Ultrasonik rinoplasti ABD’de FDA onayı almış ve güvenle kullanılıyor. Yöntem aslında beyin cerrahisi için geliştirilmiş Piezo Cerrahi’den ortaya çıkıyor. Beyin ameliyatlarında kemiklerin kesilmesi sırasında beyin dokularına zarar vermeyecek bir metot olarak geliştiriliyor ve sonrasında çene cerrahisine adapte ediliyor. Ben de bu yöntemi New York’ta katıldığım uluslararası kongrede Dr. Greywood isimli bir burun cerrahının konferansında dinledim. Fransa ve Almanya’da bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda seçkin rinoplasti cerrahı tarafından kullanıldığını öğrendim. Çok sayıda rinoplasti yapan bir cerrah olarak, bugüne kadar hep bu ameliyattaki eksik parçanın, kemiklerin şekillendirmesini daha zarif yapacak ve çevre dokulara zarar vermeyecek, kontrollü bir araç olduğuna inandım. Ayrıca hastaları en çok korkutan ve zorlayan morluk ile şişliği çözecek bir yöntem arayışım da vardı. 

     

    Klasik yöntemle ultrason teknolojisinin farkı nasıl oluyor?

    Şöyle ki, elinizde ince uçlu kalem gibi bir şey olduğunu düşünün ve bu kalemle kemiğe vurmadan ya da onu titreştirmeden kesebiliyorsunuz. Klasik yöntemde kemiği kesmek için ya vurmanız ya da titreşim uygulamanız gerekiyordu. Üstelik hareket alanı kısıtlı olduğu için kemiği istediğiniz şekilde kesemiyordunuz. Kullanılan bu yeni kalem kemiğin üzerine konulduğunda sesle kesebiliyor. Diş taşı temizliğinin gelişmiş hali gibi düşünebilirsiniz. Beyin cerrahisinde kullanılmasının sebebi bu ses dalgaları damara, beyin zarına veya dokusuna geldiği zaman hiçbir şekilde zarar vermiyor. Özelliği yumuşak dokuya zarar vermeyip kemiği kesebilmesi. Kemik üzerindeki cilt, damar yapıları ve kemiğe bitişik kıkırdak dokular bu ultrasonik bıçaklar sayesinde zarar görmüyor. Bu durum hastaların şişlik ve morluklarının daha az olmasını sağlıyor. Türkiye’ye döndükten sonra bu yöntemle çalışan bir sistem edindim, uçlarını burun ameliyatlarına uygun adapte ettim ve kullanıyorum. Şu ana kadar sonuçlar çok iyi hatta AR-GE çalışmalarına da başladık. 

     

    Klasik yöntemde morluk ve şişikler neden daha fazla oluyordu?

    Normal osteotomi; burnun içinde, kemiğin önünde kesik yapıp çekiçle vurarak kesilmesine deniliyor. İki tane ana problemi bulunuyor: Biri darbenin etkisiyle baş bölgesi çok fazla etkileniyor, diğeri ise osteotom keskin olduğu için kemiğin iç tarafındaki küçük damarları kesiyor ve kanama yapıyor. İşte bu yüzden morluklar görülüyor, darbenin etkisiyle de şişlikler yaşanıyor. 

     

    Daha zarif bir görüntü sağlandığını söylediniz, açıklayabilir misiniz?

    Klasik osteotomi yöntemlerinde kullanılan keski ve çekiçlerle kontrollü kırık hattı oluşturmak mümkün değildi. Ultrasonik rinoplastide ise kemikler düz hatlarda istenilen açılarda kesilebiliyor. Bu da estetik açıdan yapılan işe yansıdığı için artık burun yanlarındaki kemikleri daha iyi inceltmek mümkün oluyor. Kemiklerin kontrollü kesilmesi ile ultrasonik olarak ameliyat edilen hastaların burunları daha zarif, ince ve doğal hatlara sahip oluyor.  

     

    Peki revizyon ameliyatları sonrasında elde ettiğiniz sonuçlar var mı?

    Normal yönteme göre revizyon durumunu da azaltıyor. Revizyon gerekliliği ilk iki ayda ortaya çıkabiliyor. Bu işlemde çok şişmediği için daha çabuk görüyoruz revize gerekip gerekmediğini. Klasik yönteme göre ultrasonik rinoplastide öngörümüz de daha yüksek hale geldi.

     

    Türkiye’de en çok yaptırılan estetik operasyon rinoplasti mi?

    Hem kadın hem de erkeklerde ilk üçte yer alıyor. Sadece estetik kaygıyla değil fonksiyonel gereklilik sonucu yapıldığı için çok fazla uygulanıyor. Zaten burun ameliyatları dünyada en fazla İran ve Türkiye’de yapılıyor. 

     

    Peki ultrasonik rinoplasti ameliyatı her hastanede yapılabiliyor mu?

    Cihaz portatif, dolayısıyla her hastaneye bu sistem taşınabiliyor. 

     

    Burundaki zarif görüntünün bir kadına ne faydası olur?

    Rinoplasti kadınsı bakışı ve zarifliği sağlar. Burun analizinde önden bakışta, kaştan gelen çizginin hiç bozulmadan burun ucuna kadar gelmesi isteniyor. Bu çizginin istenilen standartlarda olması daha genç ve daha canlı bir bakış sağlar. Daha zarif bir burun sırtı yarattığınız zaman kadının gözleri ön plana çıkar. Dikkat ederseniz burun ameliyatlarından sonra kadınların burnuna değil gözlerine iltifat gelir. 

     

    Ultrasonik kemik şekillendirmesinin avantajları

    Yumuşak doku travmasını önlüyor böylece morluk ve şişlik neredeyse yaşanmıyor.

    Çok kontrollü kesiler sayesinde kalemle çizilmişcesine hatlar oluşuyor.

    Keski ve çekiç yöntemi veya mikromotor sistemleri ile oluşabilen kontrol dışı kemik kırıklarını tamamen önlüyor. Böylece burun kemiği ile yüz kemikleri arasında oluşan basamak şeklindeki kötü görünüm yaratan bozuklukları önlüyor.

    Yumuşak dokulara çevredeki kan damarları ve kıkırdaklarda zedelenmeye neden olmadığı için ameliyat sonrası dönemde iyileşme daha hızlı oluyor ve bu sayede hastalar günlük hayatlarına çok daha hızlı dönebiliyor. 

    Milimetrik olarak ölçülebilen kemik şekillendirilmesi ile daha öngörülü sonuçlar elde edilebiliyor. Bu da hasta tatminini artırıyor.

    Rinoplasti sonrası görülen komplikasyon ve istenmeyen durumları azaltıyor.

     

    Deran Çetinsaraç

    Formsanté Dergisi Aralık 2014 sayısı

     



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz