Diğer
    Ana SayfaGüzellikCilt lekeleri neden olur? Nasıl geçer? A'dan Z'ye leke türleri

    Cilt lekeleri neden olur? Nasıl geçer? A’dan Z’ye leke türleri

    -

    Yüz ve ciltteki lekeler nedir, cilt lekeleri neden olur, türleri neler ve nasıl tedavi edilir? Formsante arşivinden bu soruların yanıtlarına bakmaya ne dersiniz? Hazırsanız başlayalım…

    Başta yüz bölgesi olmak üzere vücudun çeşitli yerlerinde ortaya çıkan lekeler psikolojimizi kötü etkileyebiliyor. Yine de moralleri bozmak yok; tedaviyi bırakmayıp doktorunuzun dediklerini yaparsanız lekeleriniz tarih olabilir…

    Hazırlayan: Deran Çetinsaraç

    Güneş, yaş ve yara; cildimizde oluşan lekelerin kaynağı olarak bu üçlüyü gösterebiliriz. Farklı kaynaklardan olsa da lekelerin ortak bir özelliği var, tedaviye rağmen nüks etmeleri. İşte bu sebeple pek çok kişi hem lekelerinden mutsuz oluyor hem de tedaviye yanaşmıyor. Oysa ki lekenin doğru tespit edilmesi, uygun tedavinin seçilmesi ve tedavide süreklilik lekelerden kurtulmanızı sağlıyor. Acıbadem Bağdat Caddesi Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Dr. Mehtap Kıdır, hem lekelerin türlerini hem de tedavi seçenekleri bizim için anlattı.

    CİLT LEKESİ NEDİR? NEDEN OLUR?

    Deriye rengini veren melanin pigmenti, melanosit denen hücrelerde oluşuyor. Açık tenli kişilerde derideki melanosit sayısı daha az iken koyu tenlilerde bu hücrelerin sayısı daha fazla. Derideki melanosit sayısı arttıkça renk pigmentleri daha çok üretiliyor ve cilt rengi daha koyu oluyor. Uz. Dr. Mehtap Kıdır, leke oluşumunda ise melanosit hücrelerinin sayısı ve/veya melanosit hücrelerinden salınan melanozom (renk pigmenti) miktarı artışının söz konusu olduğunu ve bu duruma pigmentasyon artışı denildiğini söylüyor. Bazen de dışarıdan uygulanan deriye renk veren maddelerin birikimi sonucu olabiliyor.

    - Advertisement -

    CİLT LEKELERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

    Cilt lekelerinin, tedavi süresinin uzunluğu ve tedavi sonrasında yüksek nüks oranları nedeniyle tedavi süreci yorucu oluyor ve süreklilik gerektiriyor. Uzm. Dr. Kıdır, tekrarlama oranı yüksek bir sorun olduğu için hastalar açısından da yıpratıcı bir süreç olabildiğini belirtiyor:

    “Ayrıca lekenin oluşumunda pek çok mekanizma yer aldığı için tedavide de birkaç farklı yöntemi ve ilaçları kombine etmek gerekiyor. Lekeli bireylerde lekenin kişi üzerinde negatif psikolojik ve soyolojik etkileri bulunuyor. Hastaların psikolojik olarak hassas oldukları bu dönemde sosyal medya ve internette abartılı vaatlere kanmama konusunda dikkatli olmaları gerekiyor. Bir hasta leke ile karşımıza geldiğinde dermatolojik muayenede ilk olarak lekenin nedenini, derinliğini ve türünü tespit etmek, tedavinin ilk ve en önemli basamağı. Bazı lekelerde deriye rengini veren melanosit hücrelerinde artış olduğu için sadece kremlerle geçmesi mümkün olmuyor. Bu hastalarda mutlaka lazer sistemleri kullanılmalı. Ama gebelik lekesi gibi hücre artışı olmadan sadece leke pigmentinin arttığı durumlarda krem tedavileri yeterli oluyor. Bu sebeple leke türünü tanımlamak tedavinin ilk ve en önemli basamağı.”

    LEKE TÜRLERİ NELERDİR?

    Uzm. Dr. Kıdır, pek çok leke türü olmakla birlikte lekeleri birkaç başlık altında toplayabiliriz diyor ve her birini açıklıyor.

    1- GÜNEŞE BAĞLI OLUŞAN LEKELER

    • Melazma
    • Solar lentigo
    • Çiller

    Melazma (kloasma, gebelik maskesi): Melazma yanaklar, dudak üzeri, alın, burun üzerinde görülen düzensiz sınırlı, simetrik lekeler. Çoğunlukla 20-40 yaş arası kadınlarda ve ten rengi koyu olan kişilerde daha sık görülen bir leke türü. Genellikle gebelik, doğum kontrol haplarının kullanımı, hormon ilaçları, endokrinolojik bozukluklar (tiroit fonksiyon bozuklukları) sebep oluyor. Yaz aylarında yüze uygulanan sir ağda, epilasyon, peeling gibi işlemler melazmanın tetiklenmesine yol açıyor. Yaz aylarında güneş maruziyeti sonrası koyulaşma olurken kışın renk tonu açılıyor. Kullanılan bazı kalp ilaçları, antibiyotikler, tansiyon ilaçları da güneşe duyarlılığı arttırarak leke oluşumuna neden olabiliyor. Melazmanın farklı derinliklerde olan tipleri var; tedavi öncesinde lezyonun derinliğini belirlemek önemli. Lezyonun derinliği Wood ışığı dediğimiz özel bir alet yardımıyla belirleniyor. Tedavi, lezyonun derinliğine göre planlanıyor. Melazmada tam iyileşme oldukça zor. Özellikle koyu tenli hastalarda yaz aylarında tekrarlama oranları fazla. Melazma tedavisinde lazer; sık kullanılan bir yöntem olmakla birlikte, lazerin melazmayı arttırması ve lazer sonrasında oluşan kızarıklık ve tahrişin melazmayı daha da kötüleştirmesi mümkün olabiliyor. Çok radikal, aşırı tahriş, kabuklanma ve kızarıklık yapan yöntemlerden kaçınılması ve lazerler konusunda tecrübeli bir dermatoloji hekimi tarafından uygulanması doğru oluyor.

    Efelid (çil): Açık tenli kişilerde, erken çocukluk döneminde başlayan çiller, daha çok güneş gören yerlerde (yüz, el üzeri, omuzlar ) 1-3 mm çaplarında açık veya koyu kahverengi tonlarında oluyor. Yaz aylarında güneşin etkisi ile sayıları artarak koyulaşıyor. Kış aylarında ise soluyorlar. Q anahtarlı lazerler ile iki-üç seansta giderilebiliyorlar. Ancak tedaviye rağmen yaz aylarında tekrarlama olasılığı yüksek.

    Solar lentigo: Açık kahverengi-sarı renklerde birkaç milimetre boyutunda lekeler. Genellikle 40 yaş sonrası güneşe maruz kalan omuzlar, sırt, el üzeri gibi vücut alanlarında oluyor. İyi huylular; görüntünün hastaları rahatsız etmesi dışında sağlık açısından herhangi bir zararları yok. Fraksiyonel lazerler veya kriyoterapi ile kolayca giderilebiliyor.

    2- POSTİNFLAMATUAR HİPERPİGMENTASYON

    Cildin pek çok farklı nedenle (yara, yanık, lazer, sivilce..) tahriş olması ile oluşan hassasiyetten sonra iyileşme döneminde leke kalması. Özellikle koyu tenli kişilerde daha sık görülüyor.

    3- YAŞLANMAYA BAĞLI CİLTTE OLUŞAN LEKELER

    • Solar lentigo
    • Seboreik keratoz
    • Aktinik keratoz

    Solar lentigo: Yaşın ilerlemesi ile görülen en sık leke türü, halk arasında yaşlılık lekesi olarak adlandırılan lentigolar. Açık tenli kişilerde daha çok görülüyorlar. Ayrıca uzun yıllar sık güneşe maruz kalan kişilerde yaşlanınca bu tarz lekeler daha çok oluyor. Çoğu zaman yaşlı hastalarda ‘Ben güneşe çıkmıyorum ki bu lekeler güneşten olsun’ tarzında savunmalar duyuyoruz. Ancak yaşlılıkta oluşan güneş lekeleri zaten o yaşlardaki güneş maruziyetinden değil, gençlik, hatta erken çocukluk yıllarından beri güneşin derimizdeki DNA’larda hasar yapması bu hasarın yıllar içinde birikmesi sonucu oluşuyor. Bu etkiye güneşin kümülatif hasarı deniyor. Bu sebeple erken yaşlardan başlayan güneşten korunma, fraksiyonel lazerler veya sıvı nitrojen ile yakma (kriyoterapi) ile kolayca giderilebiliyor.

    Seboreik keratoz: Derinin iyi huylu, deri renginde veya kahverengi lekeleri. Deriden kabarık ve birkaç milimden birkaç santime kadar değişen boyutlarda oluyorlar. En sık yüz, saçlı deri ve gövdede görülüyor. Yıllar geçtikçe büyüme ve karnıbahar gibi düzensiz yüzeyi ile genişleme eğiliminde oluyorlar. Bazı kişilerde genetik olarak yatkınlıktan dolayı daha çok görülüyor. Tedavisinde lazerler, sıvı nitrojen ile yakma (kriyoterapi), koterizasyon (elektrik enerjisi ile yakma) gibi yöntemler kullanılıyor.

    Aktinik keratoz: Uzun süreli güneşe maruz kalma sonucu özellikle yüz bölgesi ve el üzerinde oluşan deri hücrelerindeki hasar. Deriden koyu renkte, hafif yüzeyden kabarık ve pütürlü yüzeyli lezyonlar. Bu lezyonların kansere dönüşme olasılığı olduğu için mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavisinde lazerler, sıvı nitrojen ile yakma (kriyoterapi), koterizasyon (elektrik enerjisi ile yakma) gibi yöntemlerden biri, hekim tarafından kullanılıyor.

    LEKE TEDAVİSİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER

    Leke tedavisinde hangi yöntemin kullanılacağı hastadan hastaya değişiyor. Uzm. Dr. Mehtap Kıdır, “Hatta bazı tedaviler lekeleri daha da arttırabiliyor, öncesinden daha kötü hale getirebiliyor” diye uyarıyor. Bu tip durumlarla karşılaşmamak için leke tedavileri alanında uzman dermatoloji hekimleri tarafından yapılmalı.

    Leke tedavisinde ilk ve en önemli basamağın, güneşten korunma olduğunu söyleyen Uzm Dr. Kıdır, şu şekilde devam ediyor: “Güneşten korunma için sadece güneşten koruyucu krem kullanımı yeterli değil. Ayrıca siperlikli şapka kullanımı, şemsiye altında oturma ve güneşin tepede olduğu saatlerde dışarı çıkmamak, solaryuma girmemek tedavinin temel taşlarından. Eğer bir hasta düzenli güneş kremi kullanmıyor veya güneşe fiziksel olarak maruziyetini kısıtlamıyorsa hiçbir tedavi yöntemi ve hiçbir hekim o hastanın lekelerini gideremez. Leke tedavisinde hekimin yaptığı uygulamalardan daha önemli bir nüans hastanın hekim tarafından verilen ev devam kremlerini özenle kullanması ve güneşten korunmanın tüm şartlarını yerine getirmesi. Leke tedavi süreci tek seferlik değil, tıpkı kronik bir hastalık gibi önerilere uyulmadığı zaman tekrarlayabiliyor ve zamanla daha da kötüleşebiliyor. Bu sebeple hasta ile hekim arasında güven, iletişim ve hastanın hekime kolay ulaşabilirliği önemli.” Uz. Dr. Kıdır, leke tedavisinde kullanılan yöntemleri yedi başlıkta topladı.

    1. MEZOTERAPİ

    Mezoterapi, derinin orta tabakasına ince uçlu iğnelerle cildin ihtiyacı olan maddeleri enjekte edilmesine deniliyor. Sadece leke tedavisinde değil, aynı zamanda cilt gençleştirme, cilt sıkılaştırma, zayıflama, gıdı eritme ve bazı cilt hastalıklarının tedavisinde de kullanılıyor. Leke tedavisinde ise bazı leke açıcı maddelerin (kojik asit, traneksamik asit, C vitamini, arbutin, niasinamid gibi) cilt altına düzenli aralıklarla ve belli seans sayılarında yapılması esasına dayanıyor. Leke açıcı bu maddelerin cilde krem olarak uygulanması ile karşılaştırınca direkt cilt altına uygulandığında daha etkili olduğu görülüyor. Leke mezoterapisi iki hafta ara ile minimum dört seans olacak şekilde planlanıyor.

    2. PRP (PLATELETTEN ZENGİN PLAZMA)

    PRP’de kişinin kendi kanı özel tüplere alınıyor, tüpler yüksek hızlarda santrifüj denen cihazlara konularak kandaki plazma kısmı hücrelerden ayrılıyor. Elde edilen plazma trombosit denilen ve aslında pıhtılaşmadan sorumlu hücrelerden zengin. Plazma minik iğneler yardımı ile cilt altına enjekte ediliyor ve trombositlerden salınan bir takım maddeler cilt dokusunda yenilenmeyi ve iyileşmeyi tetikliyor. Leke tedavisinde PRP uygulamaları iki hafta ara ile minimum dört seans olacak şekilde planlanmalı. Seans sayısı hastanın ihtiyacına göre arttırılabiliyor. PRP tedavisi sadece leke tedavisinde değil, aynı zamanda cilt sıkılaştırma, saç dökülmesi, kırışıklıkların giderilmesi, cilt çatlaklarının ve izlerinin giderilmesinde kullanıldığı gibi, diz eklem dejenerasyonunda diz içine, diş hekimliği hatta son yıllarda kadın doğumda bile bazı hastalıkların tedavilerinde de kullanılıyor.

    3. LEKE AÇICI KREMLER İLE TEDAVİ

    Leke tedavisinde hidrokinon, azeleik asit, meyan kökü ekstresi (Licorice), niasinamid, retinoidler, soya, askorbik asit, kojik asit, kortikosteroidler, arbutin, resveratrol, traneksamik asit, antioksidan bir madde olan flavanoid gibi etken maddelerin krem şeklinde, tek başlarına veya kombine olarak uygulanması ucuz ve en etkili tedavi seçeneği. Ancak krem tedavilerini en az altı ay süre ile ve düzenli kullanmak gerekiyor.

    4. KİMYASAL PEELİNGLER

    Alfa hidroksi asitlerden (AHA) ve beta hidroksi asitler (BHA), laktikasit, salisilik asit, triklorasetik asit ve jessner solusyonu kullanılabiliyor. Kimyasal peeling için uygun hasta seçimi ve işlem sonrası bakım çok önemli. Yüzeysel lekelerde kızarıklık, tahriş, yanma işlemin yan etkilerinden. Malesef bu yan etkiler sonrasında lekenin daha kötü hale gelmesi de söz konusu olabiliyor. Koyu renkli derisi olan kişilerde yan etkilerin görülme oranı daha fazla. Kimyasal peelingler dört-altı seans, iki-dört hafta aralarla uygulanabiliyor.

    5. ENZİM PEELİNG

    Leke tedavisinde kullanılan, yüze sürülen özel bir maske. Maske doktor tarafından uygulandıktan sonra hasta evine gidiyor ve yaklaşık 8-10 saat sonra yüzünü ılık su ile yıkıyor. Yüzde oluşan kızarıklık ve soyulmalar bir hafta kadar devam ederken sonrasında taze ve lekesiz bir cilde kavuşuluyor.

    6. LAZER VE IŞIK TEDAVİLERİ

    Q anahtarlı Nd: Yag lazerler, fraksiyonel lazerler, IPL (yoğun atımlı ışık), PDL (Pulse dye lazerler), picosaniye lazerler, Thulium lazer leke tedavisinde kullanılan lazer ve ışık sistemleri. Lazer tedavileri için en ideal zaman kış ayları. Çünkü lazer işleminden sonra ciltte hassasiyet oluşuyor. Bu esnada güneş maruziyeti olursa işlem sonrası öncesinden daha koyu lekeler bile olabiliyor. Leke tedavisinde hangi lazer sisteminin kullanılacağı konusunda kesin bir kılavuz yok. Uygulanacak lazer tipi seçilirken kısa iyileşme süresi, çevre dokuya daha az zarar verme, işlem sonrası tahrişe bağlı yeni leke oluşumunu tetiklememe gibi prensipler göz önünde bulunduruluyor. Leke tedavisinde en sık kullanılan lazer sistemi Q anahtarlı lazerler. Çünkü bu lazerler kısa süre içerisinde güçlü atımlar yaparak hedef doku olan melanositleri hızlı bir şekilde parçaladığı için melanosit çevresindeki normal dokuya ısı kaçışı çok az oluyor, böylece çevre dokular daha az zarar görürken, lazer işlemi sonrasında kızarıklık tahrişte daha az olmuş oluyor. Q anahtarlı lazerler ile tedavi genellikle iki-üç hafta ara ile dört-altı seans arasında yapılıyor.

    7. KOMBİNE TEDAVİLER

    Gelinen son noktada en iyi tedavi seçeneğinin kombinasyon tedavisi olduğu söylenebilir. Çünkü lekenin nedenleri çoğu zaman tek olmadığı gibi tedavisinde de tek yöntem yeterli olmayabiliyor. Leke tedavisi, tüm tedavi seçeneklerine hakim ve hangi durumda hangi kombinasyonu uygulaması gerektiği kararını verebilen bir dermatoloji hekimi tarafından yapılmalı.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz