Paul Dwyer’ın bir ayağı İngiltere’de. Tam on iki yıldır böyle yaşıyor. Yıllar önce, “EndiPol”olarak çıkardıkları türkçe albümle tanımıştık onu. Şimdi, kurduğu şirketle müzik sektörüne hizmet veriyor.
Yıllar önce Power FM'de bir röportaj yapmıştık Paul ve Andy ile. "EndiPol" adıyla,türkçe şarkılardan oluşan bir albüm çıkarmışlardı. Yarım türkçeleriyle sempatik bir izlenim bırakıyorlardı herkesin üzerinde. Aradan uzun zaman geçti. Türkiye'de olduklarını bile unutmuştum ki, "EndiPol"ün Pol 'üyle karşılaştık! Endi gitmişti ama Pol hala buradaydı.Paul Dwyer'la, Polat Renaissance'ın yanındaki Marmara Balık'ta buluştuk, yemek yedik, sohbet ettik, eski günleri andık. Müzik şirketi kurdu Paul Dwyer, o albümden sonra İngiltere'ye dönmüş. Bir süre ailesiyle birlikte oraya yaşamış.Belki eşinin türk olması, belki de İstanbul'a olan tutkusu, onu yine buraya getirmiş. Üstelk ailesiyle değil işiyle gücüyle…SMP yani Selina Music Productions'u kuran Dwer'ı aslında farkında olmasak da işleriyle tanıyoruz. Power Fm ve Power XL'in jingle'ları ona ait. Sonra bir de reklam jingle'ları var. Pınar Süt,Aycell, Panosonic, British Airways… Onun asıl amacı, şirketlerin kurum kimliğine uygun müzikler yaratmak."Müziğiniz kimliğinizi ele verir."derken, şirketlerin telefonda bekleme müziklerinin,markayla uyum içinde olmasının, arayanı keyiflendirmesinin ne kadar önemli olduğuna da değiniyor. Müzikten nefret edersiniz, telefonu çoktan kapatırsanız! Ya da sizin markanıza hiç uymayan bir müzik belki de müşteriyi kaçırmanıza neden olabilir. Paul Dwyer, şirketteki bu işlerin yanısıra, yeni bir albüm için çalışmalara da başladı. Bu albümle ilgili bilgiler ise şimdilik gizli.
Boğazına çok düşkün Biz şirketle ilgili sohbete dalmışken, yemeklerimiz de geliyor. Ne yediğimizi söylememe gerek var mı? Tabii ki balık ve balık dışındaki bütün deniz mahsülleri: karides, balık köftesi ve dil balığı. Paul yemek yemeği çok seviyor ve balık bunların başında geliyor. Bir yabancı olarak Türk mutfağını nasıl bılduğunu soruyorum,"çok iyi"diyor. Özellikle de taze sebzelere değinmeden geçemiyor. Paul sadece yemek değil, yemek yapmayı da çok seviyor. En iyi yaptığı yemeğin başında da "hamsi böreği" geliyor. Ben Karadeniz kökenli bir aileden gelmeme rağmen, bu konuda bir bilgi sahibi olmamaktan, doğrusu utandım. Neyse ki, bir gün "hamsi böreği" sözü almayı başardım da, işin sırrını öğrenme fırsatını yakaladım! |