Yazın bizleri sımsıkı saran güneş, sonbaharla birlikte sırtını dönmeye başlıyor. Bu da D vitamini depolarının azalmasına neden oluyor. Oysa güneşi görmeseniz de açık havada zaman geçirerek, ihtiyacınız olan D vitaminini alabileceğinizi unutmamanız gerekiyor.
Uzmanlar eksikliği halinde çocuklarda raşitizm, erişkinlerde ise osteomalazi gibi rahatsızlıklara neden olan D vitamininin önemini her fırsatta vurguluyor. Somon, ton, uskumru ve yağlı palamut, denizin D vitamini yönünden en zengin kaynaklarını oluşturuyor. Ayrıca karaciğer, yumurta sarısı ve süt ile güneşte yetişen mantar türlerinde de bol miktarda bulunuyor. Sağlıklı ve çeşitli beslenen kişiler günde yaklaşık 100-150 ünite D vitaminini gıdalardan alabiliyor. Ancak bir kısmı beslenmeyle karşılanan bu vitaminin önemli kısmı açık havada, güneşin etkisiyle vücuda giriyor. Hem de bunun için güneşi görmenize gerek kalmadan! Unutmayın ki, siz onu görmeseniz de o bulutların ardından size ulaşabiliyor.
Hayat kaynağı: Kalsiyum!
Kalsiyuma yalnızca kemiklerin ihtiyaç duyduğu düşünülüyor. Oysa kastan kana, damardan kalbe kadar vücudun tüm bölgeleri için bu mineral gerekiyor. Üstelik ömür boyu… Yeterli kalsiyum almamak kemiklerde bulunan depoların vücudun diğer bölümlerinin kullanımına açılmasına, bu da kemiklerin zayıflamasına neden oluyor. Güçlü kalp atımı, kan basıncı kontrolü, kasların hareketliliği, kanın pıhtılaşması ve sinirsel mesajların iletimi için de bu mineral önem taşıyor.
6-10 yaş arasında günlük 800-1200 mg, ergenlikte 1200-1500 mg, 65 yaşına dek ise ortalama 1000 mg kalsiyuma ihtiyaç duyuluyor. Az yağlı veya yağsız süt, yoğurt, peynir, hamsi ve sardalya gibi balıklar, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, kuru incir, kuru kayısı ile fındık başta olmak üzere tüm kuru meyveler, yağlı tohumlar, brokoli ve tofu kalsiyum bakımından zengin kaynaklar olarak biliniyor.
Krom depolarınızı doldurun, mutluluğa kavuşun
Tüm minerallerin vücutta farklı görevleri bulunuyor. Bir kişinin mineral seviyesinin yeterli olup olmadığı ise sağlığı açısından önem taşıyor. Vücudun kendi başına üretemediği ancak dışarıdan alarak pek çok hayati fonksiyonu yerine getirebildiği minerallerden biri de krom. Bu mineral en çok esmer pirinç, tam buğday unu, kepekli makarna gibi tam tahıllı ürünler ile bira mayası, siyah çay, kakao, bal, fındık, ceviz, peynir, et ve mantarda bulunuyor. Günlük olarak kadınların 25, erkeklerin de 35 mikrogram alması gereken krom; kan şekeri seviyesinin sabitlenmesi ile yağ yakımını sağlıyor, protein ve kolesterol sentezi yapıyor. Kas oluşumunu destekleyen bu mineral, osteoporozu önlemeye de yardımcı oluyor. Eksikliği halinde glikoz toleransı bozukluğu, anksiyete ve halsizlik gibi belirtilere yol açıyor. Ayrıca damar sertliği riskini de artırıyor. Kromun fazla alınması ise baş dönmesi ve deride döküntülere neden oluyor.
Seninle Dergisi Kasım 2012 Sayısı
