Diğer
    Ana SayfaPsikolojiDepresyondan kaçış var mı?

    Depresyondan kaçış var mı?

    -

    Depresyonun görülme sıklığı hayat şartlarının zorlaşmasıyla birlikte her geçen gün artıyor. Kadınlarda daha sık görülen hastalığın tedavisine ilişkin gelişmeleri Prof. Dr. Allan Young ile konuştuk.

    Londra Imperial College Psikiyatri Bölüm Başkanı ve Deneysel İlaç Bölümü Akıl Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Allan Young, depresyonun tedavisi ve yeni tedavi yöntemleri konusunda bilgi vermek üzere Türkiye’deydi. “Yapılan çalışmalara baktığımızda depresyon hastalarının yaklaşık yüzde 70’i tedaviye yanıt veriyor. Tedaviye yanıt vermeyen hastalarda ise bazı yeni nesil antipsikotik ilaçlar umut oldu” diyen Prof. Young, formsanté’nin sorularını yanıtladı.

    Depresyon dünyada hangi sıklıkla görülüyor? 

    Depresyon çok sık ve tüm dünyada hemen hemen aynı yaygınlıkta görülen bir hastalıktır. Tüm toplumlarda erkeklerde yüzde 4 ve kadınlarda yüzde 8 civarında depresyon vakalarına rastlıyoruz. Yaşam boyu riske bakacak olursak bu rakam erkeklerde yüzde 10, kadınlarda ise yüzde 20’ye kadar çıkıyor. Rakamlar, kadınlar üzerindeki yaygınlığının dünyanın her yerinde daha fazla olduğunu gösteriyor.

    Bir kişi depresyonda olduğunu nasıl anlar?

    - Advertisement -

    Majör (klinik) depresyon bir psikiyatrik hastalıktır ve hastalık sürecinde genel anlamda düşük duygu durumları yaşanıyor. Hepimiz kimi zaman sıkıntılı günler yaşayabiliriz. Duygu durumlarımızdaki bu tip değişikliklerle depresyon arasında fark var. Hastalar genellikle bunun farkında olmuyorlar, kendi duygu durum değişikliklerini kendileri anlamlandırmaya çalışıyorlar. Genele bakıldığında hastaların kendilerini yanlış anlamlandırdıkları görülüyor.

    Tedavi yöntemleri neler?

    Tedavideki en önemli yöntem ilaç tedavisi oluyor. Ancak her tedavi her hastada aynı sonucu vermeyebiliyor. Hekimlerin bu noktadaki en önemli görevlerinden biri, uygun ilaç seçimleri yaparak tedaviyi hastaların gereksinimleri doğrultusunda uygulamalarıdır.

    “Depresyonda; ilgi kaybı, konsantrasyon bozukluğu, iştahta düzensizlikler, sinirlilik ve uyku düzeninin bozulması gibi belirtiler gözleniyor. Bu semptomların en az iki hafta devamlılığı halinde depresyon tanısından söz edilebiliyor.”

    Her hasta aynı yanıtı veriyor mu?

    Hekimlerin tedaviyi ‘kişiye özel’ geliştirmesi hastalığın tedavisinde çok önemli bir nokta… Çünkü kullanılabilecek birçok farklı ilaç var. Tedaviyi her hastaya özel ve en uygun biçimde uygulamak gerekiyor. Tüm bunların doğru bir biçimde algılanması için elbette depresyon gibi hastalıklarda kamuoyunun bilgilendirilmesi çok gerekli.

    Yeni tedavi yöntemleri mevcut mu?

    Majör (klinik) depresyonun tedavisindeki birinci seçenek, antidepresanlardır. Yapılan çalışmalarda birkaç aşamada da olsa uygulanan antidepresan tedavisine yanıt oranlarının yüzde 60 – 70’lerde olduğunu görüyoruz. Yeni tedavi seçeneklerine ihtiyaç duyduğumuz safhalarda ise bazı yeni nesil antipsikotik ilaçların etkili olduğu ortaya çıktı. Majör depresyon hastalarında, şizofreni veya bipolar (çift kutuplu) bozukluk hastalıklarının tedavisinde kullanılan yeni nesil antipsikotik ilaçların bir kısmının antidepresan tedaviye eklendiğinde, bir kısmının da tek başına kullanıldığında etkili olduğunu gördük. Yani majör depresyon tedavisinde artık yeni seçenekler var diyebilirim.

    Formsanté Dergisi Mayıs 2011 sayısı

     



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz