Bacaklarda renkli damarların ortaya çıkmasıyla kendini gösteren varis, tıbbi sorunların belirtisi olmasının yanı sıra estetik olarak da kişiyi rahatsız ediyor. Gelişiminde genetik faktörler önemli rol oynasa da uzmanlar, egzersiz yapmanın bu sorunla mücadelede önemli olduğunu belirtiyor.
Derleyen: Ayşegül Uyanık Örnekal
Yaşasın, yaz geliyor! Üzerimizdeki kış yorgunluğunu ve ağırlığını atıp, sıcak havayla hafifleyeceğiz… İlk iş kalın kıyafetlerimizden kurtulacağız. Etekler, şortlar giyilecek ama ya varisler? Ah o renkli, ince damarlar…
Başta kadınlar olmak üzere herkeste ortaya çıkan, hem kozmetik hem de farklı sorunlara yol açan varis, bacak toplardamarlarındaki yapısal bozukluklara bağlı olarak gelişen kıvrımlaşmalar ve genişlemeler olarak tanımlanıyor. Bu hastalıkta, estetik kaygıların özellikle kadınların en büyük sorun olarak öne çıktığını belirten Acıbadem Fulya Hastanesi Kalp-Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cem Arıtürk, “Bunun yanı sıra bacaklarda ağrı, kramp, şişlik gibi hayat kalitesini düşüren şikayetler de oluşuyor. Eğer tedavide geç kalınırsa, ilerleyen dönemde bacaklarda iyileşmeyen yaralar oluşma ihtimali de yükselebiliyor” diyor.
Genetik geçiş etkili
Varis hastalığının nedenleri üç kategoride değerlendiriliyor. Bunlar; değiştirilemeyecek, görece değiştirilebilecek ve yaşam şekline bağlı faktörler olarak ayrılıyor. Değiştirilemeyecek faktörler arasında genetik ve ailesel etkenler öne çıkıyor. Bununla birlikte modern yaşam tarzı da varis oluşumundaki en önemli nedenler arasında yer alıyor. Sürekli ayakta durarak çalışmak ya da oturarak zaman geçirmek, hareketsizlik ve bazı mesleklerin getirileri olan birtakım şartlar varisin temel nedenini oluşturuyor. Bununla birlikte kişinin kontrol edebileceği birtakım faktörler de mevcut! Kadınların özellikle üreme çağında, gebelik döneminde bu hastalığın ilerlediği biliniyor. Doç. Dr. Arıtürk, hastalın ortaya çıktığı veya ilerlediği gebelik dönemlerinde yapılacak takiplerin, hastalar açısından ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilecek problemlerin kontrol altına alınabilmesi ve yavaşlatılabilmesi açısından önemli olduğuna dikkat çekiyor: “Şişmanlık, karın yağ miktarını arttırıp karın içi basıncı yükselttiği için önlenebilir en önemli faktörlerden biri. Kişi zayıfladığı zaman varis oluşumunu önemli ölçüde azaltabiliyor. Başka sağlık problemleri de varis oluşumunu doğrudan etkileyebiliyor. Bacaktaki veya karındaki toplardamarların seyri boyunca gelişebilecek dıştan basıya ait ya da damarların içerisindeki problemlerden ötürü oluşabilen tıkanıklıklar da varisi tetikleyen faktörler arasında yer alıyor.”
Deri rengi koyulaşabiliyor
Bacaklardaki kılcal ve daha büyük boyutlu damarlarda kirli görünümde belirginleşmeler olabiliyor. Varis hastalarında; bacakta dolgunluk hissi ve ağrı, kramp girmesi ve huzursuzluğa sık rastlanıyor. İlerleyen dönemde bacakların deri renginde koyulaşma ve yara açılması da görülebiliyor. Fiziki işaretler dışında özellikle kadınlarda estetik kaygılara neden olduğu için psikolojiyi de olumsuz etkileyebiliyor. Bunun haricindeki tüm belirtilerin fiziksel olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Arıtürk, varis rahatsızlığı açısından risk altında olan kişileri şöyle sıralıyor: “Özellikle sürekli ayakta ve oturarak çalışanlar, riskli meslek gruplarını oluşturuyor. Örneğin; plaza çalışanları, öğretmenler, doktorlar, pilotlar, hostesler ile uzun süre hareket etmeden çalışan herkes riskli grupta yer alıyor. Öte yandan genetik geçiş de önem taşıyor. Ailesinde varis olan birinin bu hastalığa yakalanma olasılığı yüzde 40-50 arasında değişirken, hem annesinde hem de babasında varis olan bir kişinin hayatı boyunca bu hastalığı deneyimleme olasılığı yüzde 70’e dek çıkabiliyor.”
Tedavi yaşam kalitesini bozmuyor
Her ne kadar hayat kalitesini bozan, kozmetik sorunlara yol açan bir sorun olsa da varis tedavi edilebilir bir hastalık! Yaklaşık 10 yıl öncesine kadar medikal ve cerrahi dışında farklı bir tedavi seçeneği bulunmasa da son dönemde tekniğin ve teknolojinin gelişimiyle birlikte ameliyatsız tedavilerin de gündeme geldiğine dikkat çelen Doç. Dr. Arıtürk, “Kateter aracılıklı (endovenöz) varis tedavisi olarak adlandırılan bu işlemler, termal (ısı oluşturan) ve non-termal (ısı oluşturmayan) olarak ikiye ayrılıyor. Termal yöntemlerin öncüsü olan lazerle varis tedavisi günümüzde yerini radyofrekans yöntemine bırakmış durumda. Non-termal yöntemler arasında ise köpük ve günümüzde oldukça popüler hale gelmeye başlamış yapıştırıcı ile varis tedavileri yer alıyor. Tüm işlemlerde bir iğne aracılığıyla damarın içine giriliyor. Yerleştirilen özel tel ve kateterler, sorunlu damarın içinden kasığa kadar ilerletiliyor. Sorunlu damar ile derindeki damarın birleşim yeri ultrasonla görüntülenerek, kullanılan kateterlerin yeri saptanıyor. Lazer ve radyofrekans tekniklerinde verilen enerjinin oluşturduğu ısının etkisiyle, köpük ve yapıştırıcı tekniklerinde ise damar içine enjekte edilen maddelerin mekanik etkileriyle damarlar kapanarak içinden kan geçmez hale geliyor. İşlemin ardından damardaki kateter ve teller çıkarılıyor. Böylece vücutta dışarıdan görülen bir iz kalmıyor” diyor.
Bu yöntemlerin tümünde bazı ortak noktalar var. Çok yüzeysel hatta lokal anesteziyle yapılabilen uygulamalar sonucu hastanede kalış süreleri kısalıyor. Herhangi bir komplikasyon çıkmaması halinde kişi işlemden dört-altı saat sonra taburcu olabiliyor. Dolayısıyla aynı gün ya da ertesinde günlük hayata dönüş sağlanabiliyor. Herhangi bir kesi olmadığından gerek ağrı gerekse enfeksiyon olasılığı da ortadan kalkıyor.
Hareket etmek önemli
Varis rahatsızlığıyla mücadele etmek için alınabilecek birtakım önlemler bulunuyor. Bunların başında hareketli bir yaşam tarzı önem taşıyor. Uzun süre hareketsiz kalmaktan kaçınmak gerekiyor. Beraberinde, özellikle kadınların uzun saatler boyu topuklu ayakkabı giymesi ile beli dar kıyafetler tercih etmesinin de varis sorununun ilerlemesine yol açacağına dikkat çeken Doç. Dr. Arıtürk, “Yürüyüş, koşu ve bisiklete binme gibi sporların varis oluşumuna karşı faydalı olduğunun unutulmaması gerekiyor” diyor.
En sık kadınlarda görülüyor
Söz konusu varis olduğunda bu rahatsızlığın kadınlarda, erkeklere oranla daha çok görüldüğünü söylemek mümkün! Özellikle gebeliğin varis hastalığını tetikleyen en önemli etkenlerden biri olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Cem Arıtürk, “Ancak hekime başvuru oranlarına bakıldığında estetik sorunlar öne çıkıyor” diyor.