Diğer
    Ana SayfaPozitifEnerjinizi mutluluğa dönüştürün

    Enerjinizi mutluluğa dönüştürün

    -

     

    01112014 poz02ÇİÇEK ÖZLERİ

    Çiçek özleri vücutta dolaşan enerji yollarında etkili oluyor. Bu tür bir iyileşmenin etkenleri, homeopatik formüllerdeki gibi belli bir çiçek ya da bitkinin “öz”ünü taşıyan sıvılar sayılıyor. Her çiçeğin belli bir duygudurumu için faydalı özellikler taşıdığı söyleniyor.

    Çiçek özlerinin tarihi binlerce yıl geriye gidebiliyor ama Batı’da modern anlamda kullanımının babası İngiliz Dr. Edward Bach… Bakteri bilimi, bağışıklık bilimi ve sonrasında homeopati dallarında uzmanlaşmış olan Bach, insan zihninin sağlıkta ve hastalığın iyileşme süreçlerinde merkezi rolü olduğunu savunuyordu.

    1900’lerin başlarında, 38 temel negatif zihin durumu ve her biri için çiçek esaslı bir şifa belirledi. Bach’ın özlerinin çoğu günümüzde de temin edilebiliyor. 

    - Advertisement -

    Melbourne’de yaşayan naturapati ve homeopati uzmanı Mark Wells, master tezinin bir bölümü olarak çiçek özlerini araştırdı. Wells, çiçek özlerinde “seçici bir duyarlılık” olduğunu yani eğer şifa sizin için uygun olansa tepki vereceğinizi, aksi halde hiçbir şey olmayacağını savunuyor. Tıpkı güzel bir müziğin bir kişiyi mutlu ederken, diğeri üzerinde hiç etkisi olmaması gibi…

    Çiçek özlerinin nasıl etki gösterdiğiyle ilgili kesin bir bilimsel açıklama bulunmuyor. Ama araştırmalar, özellikle kaygı ve gerginlik gibi durumlarda insan duygularını pozitif yönde etkileyebileceğini gösteriyor. Wells’e göre özler insanların “sanki içlerinde minik bir terapist ile çalışıyorlarmış gibi” fiziksel sağlıklarını etkileyebiliyor. 

    Değişim için çiçek özleri

    Çiçek özü seçerken, ya bir konuyu düşünün ya da hayatınızda neyin daha fazlasını istediğinizi kendinize sorun. Her özün açıklamalarını okuyun ve en uygun olanını seçin.

    Wells bu konuda kendi uygulamalarında da sıklıkla kullandığı iki özü öneriyor:

    Karaağaç: Yoğunluğa birebir olan bu öz, pek çok işe boğulacağınızı bildiğiniz ve zihnen hazır olmak istediğiniz dönemler için ideal bir seçim.

    Gürgen: Her sabaha pazartesi sabahıymış gibi uyandığınız, günü zorla sürdürdüğünüz dönemler için ideal.

     

    MEDİTASYON

    Meditasyon, 5 bin yıl önceye dayanan Hint öğretilerinden geliyor. Bilim dünyasının da dikkatini çeken bir enerji ilacı olarak meditasyonun kaygı seviyesini azalttığı, şefkat ve merhamet duygularını artırdığı, vücuda tansiyonu ve kolesterolü düşürmekten iyileşme hızını artırmaya dek pek çok yönde faydası olduğu kanıtlanmış durumda.

    Avustralya Doğal Terapiler Üniversitesi eski dekanı ve meditasyon hocası Lynda Kerr, faydalarının fizikselden de ötede olduğunu söylüyor: “Meditasyon yapmak size hayatınızı değiştirmekte, iç rahatlığa, ferahlık ve mutluluğa ulaşmakta yardımcı olabiliyor. Başkalarını da kendinizi de tanımanızı sağlayabiliyor ve hayatınızın tüm alanlarında derin ve olumlu bir etki yaratabiliyor.”

    Meditasyon yaptığınız zaman, beyin dalgalarınız gitgide yavaşlıyor ve çok daha sakin bir ruh haline ulaşmayı başarabiliyorsunuz. Kerr’e göre beyin dalgalarımız alfa frekansına indiği zaman en üretken halimize ulaşıyoruz. Çünkü tamamen uyanık olduğumuz halde bütünüyle ve tamamen sakinleşiyoruz. Meditasyonun zihin, beden ve ruhumuzun iyiliğine olumlu ve güçlü etkisi de buradan kaynaklanıyor. Kerr, öğrencilerinin tansiyon düşmesi, ağrı seviyesinde azalma gibi fizyolojik, endişe ve gerginliğin azalması, mutluluğun artması ve ilişkilerin gelişmesi gibi psikolojik pek çok sonuç bildirdiğini söylüyor. Zihinsel ve fiziksel aktivite ile sessiz tefekkür arasında bir denge kurduğumuzda dönüşümün de kendiliğinden oluştuğunu belirten Kerr, meditasyonun da bu dengeyi kurmadaki anahtar olduğunu ifade ediyor.

    Değişim için meditasyon

    Kerr başlamak için, her gün aynı saatte meditasyon yaparak, bunu günlük rutininizin bir parçası haline getirmenizi öneriyor. Yeni başlayanlar şu kolay ve etkili meditasyon tekniğini uygulayabilir: İnanç sisteminizin bir parçası olabilecek bir kelime seçin. “Sevgi” ya da “om” gibi… Her meditasyon seansında bu kelimeyi kullanın. Rahatça oturun, gözlerinizi kapayın ve dikkatinizi nefesinize odaklayın. Nefes verirken kelimenizi sessiz bir şekilde kendinize söyleyin. Birkaç dakika boyunca bunu tekrarlayın ve aklınıza başka düşünceler geldiğinde dikkatinizi tekrar nefesinize ve kelimenize yöneltmeye çalışın. Kendinizi fazla zorlamayın.

     

    MERİDYEN VURUŞ

    Meridyen vuruşu, akupunktur prensibiyle çalışıyor. Ama iğne batırmak yerine vücudunuzun içsel enerji yollarıyla bağlantılı noktalarına parmak uçlarıyla hafifçe vurmanız gerekiyor. Uygulayanlar, psikolojik ve duygusal bozuklukların yanı sıra fiziksel rahatsızlıklarda da iyileşme yarattığını savunuyor. Amerikalı psikolog Dr. Roger Callahan, akupunktur ve kinesiyoloji öğrencisi olduğu 1980’li yıllarda oluşturduğu bu konsepti “Düşünce Alanı Terapisi” olarak adlandırdı. Gary Craig ise bunu geliştirerek “Duygusal Özgürlük Teknikleri” (EFT) adını verdiği ve sekiz akupunktur noktasına vuruş ile hatırlatma cümleleri kullanımını birleştiren bir yöntem haline getirdi. Robert Smith de yöntemi NLP ile birleştirip, Daha Hızlı EFT (Faster Emotionally Focused Transformations) adında bir metot yarattı. Bu metotla bir duygudurumunun ardında yer alan hatırayı tespit edip, beş baskı noktasına vuruş uygulanarak, bu hatırayla bağlantılı acı veren duyguların dindirilmesi amaçlanıyor.

    Kuzey İrlanda’dan Nuala White’a göre ise vuruş vücudun tehdit algısına verdiği tepkiyle çalışıyor. Tehdit algıladığımızda ya da bize hafıza dosyalarımızda kayıtlı bir şey hatırlatıldığında, vücudumuz bilinçaltında depolanmış olan kavga et-kaç tepkisiyle cevap veriyor. Daha Hızlı EFT ve EFT, tehdide tepkimizi aktive ederek, bu saklı hatıralarımıza dokunmamızı sağlıyor. 

    Değişim için vuruş

    Daha Hızlı EFT’de beş meridyen noktası bulunuyor. Sistematik olarak vuruş yapacağınız noktalar ise gözlerin ortası, gözün yanı, gözün altı ve köprücük kemiğinin üstü. Daha sonra bileğinizi sıkacaksınız.

    White’a göre herkesin vücudu travmaya farklı tepki veriyor. İnsanların neden öyle düşündüklerini ya da öyle hissetmelerine neyin yol açtığını bilmelerine gerek yok. Tek sormaları gereken sorunun “Böyle hissettiğimi nereden biliyorum?” olması gerekiyor. Eninde sonunda o hatırayı bulacaksınız ve vücudunuzun tepki göstermeye başladığını hissettiğinizde de vuruşa başlayacaksınız.

    Örneğin örümcek fobiniz varsa, örümcekleri düşünmelisiniz. Vücudunuz tepki gösterdiği anda, mesela terlemeye başladığında vuruşa başlayın. White bunu, “Başka ne diyeceğinizi bilmeseniz bile ‘Terlemeyi bırakıyorum, bırakıyorum, bırakıyorum’ şeklinde tekrarlayın” diyor. Sonunda bileğinizi kavrayın, derin bir nefes alın, o nefesi verin ve “huzur” deyin. Bu ritüeli, hisler azalana kadar tekrarlayın.

     

    Pozitif Dergisi Sayı 7

     



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz