Estetik anlayışı doğallığı benimsediğinden bu yana, özellikle minimal girişimsel yaklaşım olarak adlandırılan ameliyat gerektirmeyen işlemlerin uygulanma sayısı her yıl hızla artıyor. Yeni yılda estetik dünyasının parlayan yıldızlarına bir bakalım dedik…
Altın, dolar nasıl çıkıp iniyorsa, estetik dünyasında uygulanan işlemler de yükselişte veya düşüşte olabiliyor. Özellikle 2010’dan bu yana doğal güzellik ön plana çıktığı için estetik uygulamalar da bu amaca yönelik şekilleniyor. René Clinic’ten Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Reha Yavuzer, 2015-2016 değerlendirmesi yaptı ve önümüzdeki yıllara damga vuracak uygulamalar hakkında ipuçları verdi.
ESTETİK DÜNYASIYLA İLGİLİ 2015-2016 DEĞERLENDİRMESİ YAPABİLİR MİSİNİZ?
Son beş yıl içerisinde ekonomik durgunluk her sektörü derinden etkilerken, estetik sektörü tüm dünyada ve her ülkede yükselişine devam ediyor. Yapılan çalışmalar 2020 yılı ile birlikte estetik cerrahinin tam bir patlama noktasına geleceği ve tüm dünyada 80 milyon kişinin estetik cerrahi operasyonu yaptıracağı şeklinde. Bu rakam 2010 yılı rakamlarının tam dört katı büyüklükte. Güzel olmak, güzel hissetmek, güzel görünmek yaşamımızın en doğal parçası halini aldı artık. Bir arkadaşımızın estetik cerrahi operasyonu geçirmiş olması daha sıradan oldu. Peki bu hızla artan estetik cerrahi girişimleri neler? Estetik ve plastik cerrahi uygulamalarını kabaca ikiye ayırmak mümkün. Ana kısım olan ameliyatlarda çeşitli kesiler yapılarak dokularda değişiklikler elde ediliyor, örneğin bir burun veya meme ameliyatı gibi. Ameliyatlarda da oldukça enteresan değişiklikler mevcut. Diğer kısmı ise minimal girişimsel yaklaşımlar veya ameliyat dışı yaklaşımlar diye adlandırdığımız yöntemler.
AMELİYATLARIN TERCİH EDİLMEMESİNİN SEBEBİ SİZCE NEDİR?
Hızlı yaşayan ve yaşanan bir dünyada yer alıyoruz. İyileşmeye vaktimiz yok, risk sevmiyoruz, sonuçları beklemek istemiyoruz. Bu motivasyon ile toplumun ameliyatlardan uzaklaşarak minimal invaziv olarak adlandırılan cerrahi dışı yöntemleri artan bir oranda tercih ettiğini görüyoruz. 1990’lı yılların başından itibaren ameliyat sayıları azalırken cerrahi dışı işlemler belirgin ivme kazandı.
2010 yılında toplam estetik girişimlerinin yüzde 34’ü cerrahi, yüzde 66’sı ise cerrahi dışı yöntemlerdi. 2016 için yapılan öngörülerde ise cerrahi işlemlerin daha da gerileyerek tüm işlemlerin yüzde 10’unu teşkil edeceği, öte yandan cerrahi dışı güzellik girişimlerinin yüzde 88’lere ulaşacağı tahmin ediliyor.
2000-2014 arasındaki 14 yıllık döneme bakıldığında: Estetik ameliyatlarda yüzde 12 azalma, cerrahi dışı uygulamalarda yüzde 154 artış görüldü.
GEÇEN YILIN EN ÇOK UYGULANAN TOP BEŞ İNVAZİV VE NON-INVAZIV İŞLERİ NEYDİ?
Dünyada en sık yapılan estetik ameliyatlara baktığımızda 2006 yılından beri her yıl en çok yapılan cerrahinin meme büyütme ameliyatı olduğunu görüyoruz. Artan obezite nedeniyle liposuction da en fazla başvurulan ameliyatların başında yer alıyor. Aşırı kilolu hastalarda yapılan mide ameliyatları sonrasında kilo veriminin artmasıyla son yıllarda karın, bacak ve kol germe ameliyatlarında da eskiye göre artış yaşandı.
Estetik yüz gençleştirme ameliyatları olan göz kapağı, yüz ve boyun germe ameliyat sayılarında ise artan cerrahi dışı yöntemlerin başarısı nedeniyle belirgin azalma izleniyor.
Amerikan Plastik Cerrahi Derneği’nin 2014 istatistiklerine baktığımızda o yıl Amerika’da 15,6 milyon estetik işlem yapıldığı görülüyor.
15,6 milyon: Toplam estetik ameliyat/girişim/uygulama
1,7 milyon: Estetik ameliyat
13,9 milyon: Minimal invaziv estetik girişim
2013 yılına göre ameliyatlarda yüzde 1 artış olurken, minimal invaziv işlemlerde yüzde 4 artış görüldü.
ERKEKLERDE DE BENZER Mİ SIRALAMA?
Erkeklerdeki estetik girişim talebi giderek artıyor. Artık erkekler dış görüntüleri konusunda çok daha dikkatli. Adeta bir uyanış gibi olan bu değişiklikle erkek hasta sayısında 2016’da belirgin bir artış bekleniyor. Türkiye’deki ameliyatlara bakıldığında erkek hastaların en sık burun ameliyatları için başvurduğu gözleniyor, bunu liposuction ve erkeklerde meme büyümesini tarifleyen jinekomasti operasyonları izliyor.
HANGİ NON-INVAZIV İŞLEMLER SON BEŞ YILDA EN ÇOK GELİŞİM GÖSTERDİ? BUNLARIN SONUÇ OLARAK CİLDİMİZDE NASIL YANSIMALARI OLUYOR?
Bence son 10 yıla botulinum toksin (botoks) damgasını vurdu. Çok yaygın estetik kullanımına ulaştı. Sayısız faydaları ile terleme, akne, migren tedavisi gibi kırışıklık dışı uygulamalarla da dikkati çekti. Sadece ABD’de 2014 yılında 6,7 milyon kişiye uygulanan botoksun tüm dünyada bir yıl içerisinde 40 milyondan fazla bireye uygulandığını tahmin ediyoruz. Kolay uygulaması, yüksek başarı oranı, güvenli olması, çok düşük komplikasyon oranları ile diğer cerrahi dışı yöntemleri açık ara geride bırakarak öne çıkıyor. Botoks sayesinde doğal ve ağrısız olarak alın ve göz çevresinde yaşlanma sürecini belirgin olarak yavaşlatabiliyoruz. Kaş kaldırma ameliyatlarını ise neredeyse unuttuk.
PRP VE FIBROBLAST UYGULAMALARI KONUSUNDA 2016’DA BİZİ NELER BEKLİYOR?
PRP ve fibroblast uygulamaları 2016’da da sıkça uygulanacak yöntemlere benziyor. PRP kandan ayrıştırılan büyüme faktörlerinin yüze verilmesiyle yapılan bir yöntem. Eski yıllara göre popülaritesi bir miktar azaldı. İlk çıktığı yıllarda çok daha başarılı olduğu düşünülen bu yöntemin tahmin edildiği kadar etkin olmadığını görüyoruz. Yüz gençleştirmede çok başarılı olmamakla beraber, saç güçlendirme ve yara iyileşmesini artırmak için ortopedik kemik ve eklem rahatsızlıklarında oldukça faydalı.
Fibroblast kültürleri ise giderek artan bir ilgi ve uygulama alanı buluyor. Teknolojisi geliştikçe fiyatlarının da düşmesini beklediğimiz bu uygulama böylelikle daha da sık başvurabildiğimiz bir yöntem olacak.
CİLDİ IŞILDATAN VE AYDINLATAN YENİ BİR TEKNOLOJİ VEYA YÖNTEMLE KARŞILAŞACAK MIYIZ?
Böyle bir teknoloji zaten var ve buna kolajen indüksiyon tedavisi diyoruz. Bu tedavi, orijinal ismiyle Forever Young cildi aydınlatmayı hedefliyor.
Yaşlanma ile kolajen kaybına uğradığımızı hepimiz biliyoruz. Amaç bu kaybettiğimiz kolajeni yerine koymak olunca yine imdadımıza teknoloji yetişiyor. Stanford Üniversitesi’nin uzun yıllardır üzerinde çalıştığı bir enerjinin bu işe yaradığı düşünülüyor. Geniş spektrumlu ışık veya BBL olarak bilinen bu uygulama 2016’da adından söz ettireceğe benziyor.
BBL NEDIR?
İşlemin Adı: Broadband Light
Türkçesi: Geniş spektrumlu ışık teknolojisi
KAÇ YILDIR TÜRKIYE’DE UYGULANIYOR?
BBL teknolojisi çok yeni bir teknoloji değil, ilk tohumları 1990’larda atıldı. Bilgi, beceri ve teknolojinin gelişmesiyle güncellendi. Eski nesil cihazlar Türkiye’de üç-dört yıldır kullanılıyordu. BBL teknolojisi günümüzde üçüncü jenerasyonuna ulaştı. Bu yeni nesiller ise Türkiye’ye henüz yeni giriş yapıyor.
NASIL ÇALIŞIYOR?
BBL’de değişik filtrelerle pek çok işlem gerçekleştirilebiliyor. Tercih edilen filtreye göre deri ve deri altında sıkılaşma, yüzdeki yaşlılık ve güneş lekelerinin giderilmesi, yüzdeki ve gövdedeki damar genişlemelerinin tedavisi (kırmızı-ince kılcal damarlar), istenmeyen tüylerin yok edilmesi, bacak-kalça-kol gibi gevşemeye daha yatkın bölge dokularının sıkılaştırılması. Tüm işlemleri ise cilt altında değişik derinlikteki farklı hücrelere çeşitli filtrelerden geçirilerek değişik bant aralıklarındaki ışığın ulaştırılması ile gerçekleştiriyor.
DİĞER YÖNTEMLERE ORANLA AVANTAJLARI NEDİR?
BBL teknolojisi sadece deri yüzeyini değiştirmekle kalmıyor. Deri üzerindeki renk düzensizliklerini azaltma, kolajen liflerde termal etki ile sıkılaşma ve protein sentezinde artış hedefleniyor.
İDEAL HEDEF KİTLESİ KİMLER? ÖZEL BİR YAŞ ARALIĞI VAR MI?
Kadın-erkek cinsiyet farkı gözetmeksizin derideki gevşekliğin giderilmesi, yüzde yaşlılık belirtileri ve lekelerin ortadan kaldırılmasında alternatif tedavilerle kıyaslandığında oldukça başarılı bir yöntem. Her yaş grubu hastaya uygulanabiliyor. Daha gençlerde amaç yıpranma ve yaşlanmayı azaltmakken; orta yaş ve ileri yaşlarda var olan sarkıklığın giderilmesi, lekelerin ortadan kaldırılması ana başvuru nedenleri. Leke tedavisinde, ince varislerde, akne tedavisinde, cilt altı sıkılaşma amacıyla, vücuttaki sarkıklıkların giderilmesinde tercih edilebiliyor.
NE KADAR SÜRÜYOR?
Seans sayıları sıklıkla iki-dört olarak belirleniyor. Kullanılacak enerji düzeyine ve amaca yönelik olarak 10 ile 30 dakika arasında sürüyor. İşlem sırasında hafif bir sıcaklık hissi meydana geliyor. İşlem sonrasında ise yarım saat kadar süren bir kızarıklık oluyor.
SONUÇLARI NE KADAR ZAMANDA ORTAYA ÇIKIYOR?
BBL işleminin sonuçları, uygulamanın hemen ardından izlenebiliyor ancak tam etkinin ortaya çıkması için kolajen stimulasyonu ve üretiminin tamamlanması gerekiyor; iki-üç aylık süreye denk geliyor.
NE KADAR SÜRE DAYANIYOR?
Seanslar tamamlandıktan sonra sonucun korunması ve gelişmesi için en erken bir yıl sonra uygulama öneriliyor. BBL teknolojisi lazerden farklı olarak deri yüzeyinde hasar yaratmıyor, bu nedenle hem uygulama ağrısız olurken hem de sonuçlar ultraviyoleden etkilenmiyor. Dört mevsim yapılabilen BBL sonrasında standart bir bakım ve güneşten korunma yeterli.
GÜNÜMÜZDEKİ GENETİK GENÇLEŞME YÖNTEMLERİNDEN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Genetik gençleşme çok yeni bir kavram ve Stanford Üniversitesi tarafından ortaya atıldı. Yaşlanma ile birlikte genlerimizde kodlanmış olan kolajen üretimimizde bir azalma meydana geliyor. BBL teknolojisinin düzenli kullanılması genlerimizde kodlanmış olan ve yaşlanma ile hız kaybeden protein ve kolajen sentezimizi tekrar gençlik yıllarımızdaki durumuna döndürmeyi hedefliyor. Yapılan genetik analizler ve çalışmalar genin ifadesinde bir düzelme, buna bağlı olarak da kolajen yapısında eskiye dönüş olduğunu gösteriyor.
GÖZ KAPAĞI CERRAHİSİ DE ZORLUĞUNDAN DOLAYI GELİŞIME AÇIK KABUL EDİLİYOR, BU ALANDA KADINLARI HANGİ UYGULAMALAR CEZBEDECEK?
Göz kapağı cerrahisi hala vazgeçemediğimiz ve cerrahi dışı yöntemlerin çözüm bulamadığı bir alan. Bu nedenle klasik cerrahi üst göz kapağı deri fazlalığında tek yöntem. Alt göz kapağı torbaları ve ince kırışıklıklarında ise yüzeyel lazer uygulamaları ameliyatın yerini tutmasa da en azından ameliyata kadar olan süreyi uzatabiliyor. Göz altı dolguları, botoks ve lazer uygulamaları gözlerimizin güzelliğini ortaya koyan kolay yöntemler. Ameliyatlar ise bu yöntemler yetersiz kaldığında imdada yetişiyor.
KADINLARIN EN BÜYÜK SORUNLARINDAN YAĞ FAZLALIĞI, VÜCUT ŞEKİLLENDIRME ALANINDA EN ÇOK HANGİ YÖNTEMLER TERCİH EDİLECEK?
Tüm dünyada kilo artışı görülüyor. Daha çok yemek yiyoruz ve daha az hareket ediyoruz. Bu da bölgesel yağlanmada belirgin artış olarak bize dönüyor. Ameliyatlara baktığımızda lazer ve ultrason kullanımlı liposuction’lar tüm dünyada giderek daha fazla kullanılıyor. Bu yöntemler sadece yağları eritmekle kalmıyor, aynı zamanda deride sıkılaşma da sağlıyor.
Ameliyat dışı yöntemlerde ise enerji, soğuk uygulamalar ve dışarıdan uygulama ile bölgesel yaşlardan kurtulmak mümkün oluyor. Bu uygulamalar seanslar halinde yapılıyor ve sonuçları aylar içerisinde ortaya çıkıyor. Anestezi gerektirmeden ve günlük yaşantıyı bozmadan uygulanan bu yöntemler de giderek daha fazla tercih ediliyor.
Formsanté 2016 – Ocak sayısı
Deran Çetinsaraç