Diğer
    Ana SayfaGüzellikGenç ve güzel yaşlanmanın 7 yolu

    Genç ve güzel yaşlanmanın 7 yolu

    -

    Ebedi gençlik imkansız olsa da yaşlanmayı mümkün olduğunca geciktirmek elinizde… Yaşamınızda yapacağınız birkaç değişiklikle hem sağlığınızı koruyabilir hem de geç ve güzel yaşlanabilirsiniz. İşin sırrı sayfalarımızda gizli…

    Bir sene içinde, örneğin her doğum gününüzde hücrelerinizin yüzde 90ının kendini yenilediğini düşünün… Bunu sağlamak aslında sandığınız kadar zor değil! Özel Hay Polikliniğinden estetik medikal hekimi ve beslenme danışmanı Dr. Alp Mamak, geç ve güzel yaşlanmak için uyulması gereken 7 kuralı anlattı.

     

    Uykunun değerini bilin!

    - Advertisement -

    Vücudumuz günün ilk saatlerinden gece yarısına dek norepinefrin adlı toksini salgılıyor. Ancak biyolojik saatimiz 23.30u gösterdiğinde uyumamız gerekiyor. Çünkü o andan itibaren vücudumuzda gün boyu salgılanan norepinefrin yavaşça temizlenmeye başlıyor. 00.00-02.00 arası hormonlar yükseliyor ve temizlik yapılıyor. Uykunun ilk dört saatinde yapılan bu yenilenme sırasında IGF 1 (insüline benzeyen gençlik faktörü) ve melatonin de salgılanıyor. İnsüline benzediği için metabolizmanın hızlanmasını sağlayan IGF 1, gençlik faktörü özelliği sayesinde kişinin yaşıtlarından daha genç kalmasına yardımcı oluyor. Uykuda salınan en önemli hormon olan melatonin ise uykunun düzenleyici, cilt destekleyici, metabolizma hızlandırıcı, savunma sistemi güçlendirici, hücre yenileyici ve cilt destekleyici özelliklerini ortaya çıkarıyor. Bu şartların sağlanamadığı durumda, örneğin 00.30da yatıp, 01.00de uykuya dalmamız halinde salgılanabilecek hormon miktarı yüzde 20ye düşüyor. Bu da ertesi sabah vücudumuzun stres ve çok daha fazla kortizon salgılayarak güne başlamasına neden oluyor. Ayrıca stres faktörü nedeniyle yağlanma artıyor, erken yaşlanma kendini gösteriyor, melatonin az olduğu için savunma sistemi düşüyor, IGF 1 daha az olduğu için de daha kolay kilo alınıyor. Tüm bunları bildikten sonra sizi güzel bir uykudan kim alıkoyabilir?

     

    22082013 guzellik4Hayatın kaynağı: Su

    Başınız ağrıyor, deriniz kuruyor ve kabızlık sorunu yaşıyorsanız, anlayın ki vücudunuz susuz kalmış. Bu gibi durumlarda yalnız suyla değil, bitki çaylarıyla da vücudunuza sıvı takviye etmeniz gerekiyor. Hiç kimse bir besini bir kilodan fazla tüketemese de, günlük su tüketimi ortalama 2.5 kiloyu buluyor. Kadınların yüzde 55i, erkeklerin de yüzde 60ını oluşturan su yaşamın esas kaynağı. Kötü huylu hücrelerin yapısı daha asitli oluyor. Bu nedenle vücudumuzun asit düzeyini azaltıp, alkaliye çevirerek bedenimiz için doğru bir şey yapabiliriz. Bunun için içeceklerimizi alkaliye çevirmek iyi bir başlangıç olabilir. İçtiğimiz suya limon sıkarak alkali olmasını sağlayabiliriz. Ayrıca kadınlar için adaçayı, erkekler için yeşil çay ya da bunları tüketemiyorsanız, yalnızca sıcak su içmek bile alkali dengesi sağlamaya yeterli oluyor. Midenin alkali dengesini sağlamak içinse, büyük ana öğünlerde sıvı almamak gerekiyor. Bu sayede midenin aşırı şişip asit üretmesi de engelleniyor.

     

    Çok iyi bir toksin temizleyici olan suyu, susamadan içmeyi alışkanlık edinin.

     



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz