Glütensiz beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmenin püf noktaları neler?
Glütensiz beslenme, tanı aldıktan sonra yaşam tarzınızı birebir etkiliyor. Ama bu almanız gereken hayati bir karar. Çünkü zamanla alışacağınız bu tarz, sağlıklı olmanızı ve hayata tutunmanızı sağlıyor. Buna değmez mi? Bence değer. Çünkü hep söylediğimiz bir şey var: Çölyak teşhise kadar bir hastalık ama teşhisten sonra bir yaşam tarzı.
Her şeyden önce sağlıklı ve kaliteli besleniyorsunuz. Birtakım zorluklarını diyetin başlangıcında yaşıyorsunuz ama artık ülkemizde “glütensiz beslenmeyle” ilgili büyük kolaylıklar ve çeşitlilikler var. Çünkü bizler Çölyakla Yaşam Derneği olarak yıllardır yaptığımız gönüllü çalışmalarla ülkemizde kamuoyunun büyük bölümünü bilgilendirmeyi başarabildik. Elbette daha yapmamız gereken çok şey var. Toplum bilincini artırmaya devam etmeli, glütensiz beslenmenin önemini özellikle çocuk ve genç yaştaki çölyaklılara benimsetmeliyiz. Burada üretici firmalara da çok iş düşüyor. Özellikle gıda paketlerinin üzerine “glüten içerir” ya da “glüten içermez” ibaresini içeriğine uygun olarak koymaları biz çölyaklı kişiler açısından çok önemli.
Bu hastaların psikolojik desteğe ihtiyacı oluyor mu?
Aslında hayır. Ama bazı ergenlik çağındaki genç çölyaklıların bu diyeti reddetme arzuları oluyor maalesef. Bu gibi durumlar için geçici süre psikolojik destek alanlar var. Bunun dışında çok da destek gerektiren bir durum yok. Dernekler özellikle bu konularda çok destek veriyor. Çünkü dernekte birçok çölyaklı kişinin birbiriyle yaptığı paylaşımlar, sosyal aktiviteler yalnız olmadıklarını hissettiriyor.
Glüten, çölyak hastası olmayan kişiler için de olumsuzluklar taşıyor mu?
Hayır ancak fazla glüten de yararlı değil. Glüten proteini bazı mineralleri içermesi açısından faydalıdır. Yine de özellikle en çok barındığı buğday proteini ve beyaz un fazla önerilmiyor.
Glütensiz beslenmenin çölyak hastası olmayanlara bir faydası var mı?
Glütensiz beslenmenin önemli bir parçası olan glütensiz un, bir karışım unudur. Yani pirinç ve mısır nişastalarıyla elde ediliyor. Çölyaklı kişiler bu unların vitamin katkılarıyla birlikte olanlarını tüketmek zorunda. Ancak fazla nişasta tüketmeden yani sadece sebze, meyve ve et tüketerek yapılan “glütensiz beslenme” tabii ki çok faydalı… Hatta dünyada bu diyeti uygulayan ve çölyaklı olmayan birçok insan var. Ancak glütensiz beslenirken glütensiz undan yapılan, bolca yağlı ve nişastalı besinlerin fazlası yararlı değil. Zira herkesin bildiği gibi nişastanın fazlasının şeker açısından vücuda zararı var. Özellikle biz çölyaklıların çok kullandığı beyaz pirinç yerine kepekli pirinç kullanmalarını öneriyorum.