Diğer
    Ana SayfaHaberGüzel bir cilt aslında ne demek?

    Güzel bir cilt aslında ne demek?

    -

    Güzel bir cilt aslında ne demek? Bu makalede Formsante Haziran 2022 sayısından bu sorunun yanıtına bakıyoruz. Hazırsanız başlayalım…

    Hazırlayan: Deran Çetinsaraç

    Genç bir cilde sahip olma isteği aslında size dayatılan bir kavram. Tek bir fabrikadan çıkmışcasına oluşturulmaya çalışılan kalıplar ve filtreler gerçeklikten giderek uzaklaşıyor. Gelin doğal yaş almanın ve güzel bir cildin ne anlama geldiğini uzmanından dinleyin.

    Güzellik dünyası öyle büyük bir endüstri ki vaatler, hayaller, kalıplar kolayca size dayatılıyor. Hele de sosyal medyayla birlikte herkesin Barbie bebek olma yarışı güzellik kavramının bozulmasına yol açıyor. Oysa ki cildinize bakmanız kendinize yapacağınız en büyük yatırımlardan. Peki bunu doğal bir şekilde nasıl yapabilirsiniz? Doğallık denilince akla gelen ilk isimlerden Dermatoloji Uzmanı ve Seniha.com Kurucusu Dr. Sadiye Kuş’un kapısını çaldık. Gerçekten hangi yaşta neye ihtiyacınız olabileceğini, temiz içeriğe sahip olmayan kozmetiklerin hormonlarınızı nasıl bozabileceğini ve herkesin merakla beklediği kolajen üretimini canlandıran yeni bir yöntemin ayrıntılarını Dr. Kuş’un ağzından dinledik.

    - Advertisement -

    GÜZEL CİLT NE DEMEK?

    Güzel bir cilt ne anlama geliyor?
    Güzel bir cilt, sağlıklı bir cilt demek benim için. Sağlıklı bir cilt; nemi yerinde, pürüzsüz, parlak, dış etkenlere dayanıklı, konturları düzenli, elastikiyeti ve sıkılığı yerinde olmalı. Güzelliğin gençlikle özdeş olmaktan çıkarılması gerektiğine inanıyorum. “Koruyucu” ve “düzeltici” uygulamalarla kişilerin bulundukları yaş grubunda sağlıklı ve canlı bir cilde sahip olmaları mümkün.

    Cildimizde en çok ne zaman bozulmalar görülüyor?
    Doğal yaş alma sürecinde, cildimizde yaş gruplarına göre değişiklikler yaşarız.

    • 25-35 yaş arası: Tek tük kaz ayakları ve ağız kenarlarında ince çizgiler olabilir. Temel neden her 10 yılda bir ciltteki kolajenin yüzde 10’unu kaybediyor olmamız.
    • 35-45 yaş arası: Cilt altı yağ dokusu yer çekimi ile kaymaya, kemik yapılar değişmeye başlıyor. Yüz yavaş yavaş şeklini kaybediyor, nazolabyal oluk ve marionet çizgileri belirginleşiyor. Göz kapaklarında ve cildin genelinde bir sıkılık kaybı başlıyor. Hücre döngüsü de yavaşladığından cildin parlaklığı azalıyor.
    • 45-55 yaş arası: Sahadaki yeni oyuncu menopoz. Hormonlardaki değişimle beraber cilt daha kuru, ince, kırışmaya daha eğilimli bir hale geliyor, kolajen kaybı hızlanıyor, gevşeme ve sarkma artıyor. Lekeler başlıyor.
    • 55 yaş üstü: Kemik yapılardaki değişiklik arttığından kaşlar ve göz kapakları düşmeye başlıyor, lekeler artıyor.

    Kadınların en çok estetik müdahaleye ihtiyaç duyduğu yaş genellikle kaç oluyor?
    Profesyonel destek arayışı 30-55 yaş aralığında yoğunlaşıyor. Doğru yaşta, doğru cilde ve doğru sıklıkta yapılan uygulamalar ve doğru beslenme “doğal güzelliğin” her yaşta korunmasını sağlıyor ve güzelliği gençlikle özdeş olmaktan çıkarıp sürdürülebilirliğini mümkün hale getiriyor. 25-35 yaş arasında daha çok cildi korumaya önem verilmeli. Güneşten korunmayı bu yaşlarda alışkanlık haline getirip, cilt yapısına uygun bir güneş koruyucuyu düzenli olarak her gün kullanmalı ve gün içinde iki-üç defa tekrarlamalı. Antioksidan özellikte serum ya da kremleri cildi serbest radikallerden korumak için kullanmaya başlanmalı. Eğer mimik çizgileri erkenden kendini göstermeye başlamışsa, yerleşmelerine izin vermeden botulinum toksin uygulamalarına başlanması düşünülebilir. 30’lu yaşlardan itibaren botoks ve dolgu uygulamaları ile cilt kalitesini artırmak için cildi uyaracak ve besleyecek yöntemlere de başlanabilir.

    Aynada mutsuz olunmasına sebep olan faktörlerde ilk üç sırada ne alıyor?
    Mimik çizgilerinin belirginleşmeye başlaması, yorgun yüz ifadesi ve çene hattının bozulması.

    Cildimizde kolajen eksildiği zaman bunun dıştan görüntüsünü nasıl anlıyoruz?
    Cilt sıkılığını ve elastikiyetini kaybediyor. Buna bağlı olarak yüzün şekli ve hatları bozulmaya başlıyor. Örneğin oval bir yüz kareleşmeye, kare bir yüz trapezoide dönmeye başlıyor.

    Kolajen kaybının giderilmesi için estetik dokunuş olarak neler yapılabilir?
    Cilt kalitesini artırmak için cildi uyaracak ve besleyecek yöntemlerden faydalanıyoruz. Cildi “uyarma” amaçlı uygulamalar arasında başlıcaları; lazerler, BBL (geniş band ışık tedavisi) ve iğneli radyofrekans gibi enerji bazlı yöntemler. Cildi besleyici uygulamalar arasında ise; hyalüronik asit, vitaminler, aminoasitler içeren nem aşıları, gençlik aşıları, mineral dolgu sayılabilir.

    Son dönemde Sculptra yöntemi çok konuşuluyor. Bu yöntem ülkemize ne zaman gelecek? Diğer enjeksiyonlardan farkı nedir? Neden bu kadar ilgi çekiyor?
    Sculptra poly-l-lactic acid içeren bir biostimülatör. Cildin yapısını yenileme ve kolajen üretimini stimüle etmeye yardımcı oluyor. Cildin doğal sıkılığını geri kazandırmayı hedefliyor. 2023 yılı içinde gelmesi bekleniyor. Diğer enjektabl yöntemlerden ayrıştıran yenileyici ve yapılandırıcı özelliğinin gücü.

    Dr. Sadiye Kuş’un cilde gençlik ve ışıltı katan ilk üç uygulaması nedir diye sorsak bunlar neler olurdu?
    Toksin uygulamaları, hyalüronik asit dolgu ve cilt kalitesini artıran Paris ışıltısı ile mineral dolgu gibi uygulamalar.

    Güzel bir cilt için temiz ürünler kullanmanın önemi var mı?
    “Clean Beuaty” yani “temiz güzellik” kavramının yılmaz bir savunucusuyum. Kozmetiklerin içinde bulunabilecek çeşit çeşit kimyasal maddeler var. Güzel kokması için kullanılan sentetik parfümlerden, nemlendiricinin yüzümüzde yapış yapış his bırakmaması ya da temizleyici ürünü duruladıktan sonra cildinizde bıraktığı hissin iyi olması için pek çok kimyasal madde kullanılıyor. Bunların bir kısmı organik cilt bakım ürünlerinde kullanımına izin verilen ürünler, bir kısmı ise hormon bozucu, kanserojen, irritan etkileri olabilen kimyasallar. Hormon bozucu, alerjen ya da kanserojen etkileri olabilecek bazı sentetik kimyasalları içeren cilt ve saç bakım ürünleri kullanmak yerine doğal içerikli ürünlere yöneldiğimizde toksik maddelerin hem bedenimizde birikmelerinin hem de doğayı kirletmelerinin önüne geçiyoruz.

    KREMİ YÜZÜMÜZE SÜRDÜĞÜMÜZDE SANKİ VÜCUDUMUZA ALMIYORMUŞ GİBİ HİSSEDİYORUZ, OYSA Kİ DURUM TAM TERSİ DEĞİL Mİ? KULLANDIĞIMIZ KREMLER ENDOKRİN SİSTEMİMİZE ETKİ EDEBİLİYOR MU?

    • Kişisel bakım ürünleri içinde bulunan bazı sentetik kimyasallar vücudumuzda doğal hormonal dengeyi bozabilecek etkiler (erken ergenliğe girme, metabolik sorunlar, obezite, diyabet gibi) gösterebiliyor. Bakım ürünlerinin içinde bulunan bu zararlı kimyasal maddelere “hormon bozucu” (endokrin bozucu) adı veriliyor. Hormon bozucu maddeler hormonlarımızın dengesini farklı şekillerde etkileyebiliyor:
    • Hormonlarımızı taklit ederek: Böylece vücudumuzu kendileri bizim doğal hormonlarımızmış gibi kandırabiliyorlar.
    • Hormonlarımızı bloke ederek: Doğal işleyişlerini aksatabiliyorlar.
    • Kanımızdaki doğal hormon seviyesini artırarak ya da azaltarak: Doğal hormonlarımızın vücudumuzda yapımlarına, yıkımlarına ve depolanmalarına etki ediyorlar.
    • Vücudumuzun farklı hormonlara duyarlılığını değiştirerek.

    Özetle, vücudumuza herhangi bir şekilde temas eden her ürünü sorgulamalı ve mümkün olduğunca doğal alternatifleri tercih etmeliyiz.

    İLGİLİ İÇERİKLER



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz