Kadınlar hamilelik boyunca birçok farklı deneyimi bir arada yaşıyor. Gerek fiziksel gerekse hormonal olarak ciddi bir değişime uğranılan bu dönem minik bir bebeğin dünyaya gelmesi ile sonlansa da kimi zaman etkileri bitmiyor. Başta hormonal olmak üzere birçok sistemik hastalık kadınların peşini bırakmıyor.
Anneler için gebelik dönemi ne kadar hassas ve önemliyse doğum sonrası da bir o kadar önem taşıyor. Doğum yapan kadınlar, yapmamış olanlara göre daha sağlıklı oluyorlar. Ancak ortalama 34-36 hafta süren gebeliğin ardından yaşanan lohusalık döneminde bazı sağlık sorunları görülebiliyor. Öte yandan hamilelik döneminde kadınların vücudunda meydana gelen fiziksel, hormonal ve biyolojik değişiklikler annenin beden ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabiliyor.
EMBOLİ RİSKİNE DİKKAT!
Bazı kadınlar, hamileliği sırasında düşük tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Bu tip durumlarda ise uzun süreli yatak istirahati öneriliyor. Ancak doğum öncesini ve bazen doğum sonrasını hareketsizce yatarak geçiren kadınlarda sıklıkla derin ven trombozu ve buna bağlı ani pıhtı atması (emboli) görülüyor. Bu riski taşıyan annelerin doğum sonrası düzenli doktor kontrolüne girmesi ve böyle bir riskle karşılaşmaması için gerekli tedavilerin yapılması öneriliyor.
Erken tanı konabiliyor
Hamilelik döneminde anne adayları hem kendi vücutları hem de bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak için fazlaca hormon salgılıyor. Bebeğin dünyaya gelmesiyle birlikte ise anne vücudunda yeni duruma adaptasyon süreci başlıyor. Elab Laboratuvarlar Grubu Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Aytaç Keskineğe, bu sürecin sonunda kadınlarda görülebilecek sorunları şu sözlerle anlatıyor: “Hamilelik sonrası özellikle tiroit bezi fonksiyon bozuklukları, kalıcı diyabet, derin ven trombozu, kardiyolojik problemler ve depresyon oldukça sık görülüyor. Anne adayının bu problemlere karşı önceden önlem alması ya da bunların kendisinde gelişip gelişmeyeceğini anlaması ise mümkün. Burada, hamilelik döneminde ortaya çıkan bazı belirtiler ve hastalıkların saptanması büyük önem taşıyor.”
Doğum kiloları diyabete yol açıyor
Doğum sonrası çoğu kadının estetik kaygılarla korkulu rüyası haline gelen fazla kilolar aslında sağlık açısından da risk oluşturuyor. Hızlı ve çokça kilo alan annelerde hamilelik sonrasında diyabet gelişmesi riski artıyor. Dr. Keskineğe, özellikle hamileliğin 26. haftasında yapılan şeker taraması testi yüksek çıkan, bebeği kilolu olan annelerin doğum sonrası mutlaka açlık kan şekeri ve ortalama şeker (HbA1c) ölçümlerini yaptırarak bir uzmanla görüşmesinin önerildiğini belirterek, “Bu testlerin sonucuna göre gerekli görülen hallerde şeker yükleme testleri de yapılıyor. Doğum yapan kadınlarda tiroit bezi fonksiyonlarında bozukluk da görülebiliyor. Tiroit bezi hızlı veya yavaş çalışabiliyor, bu da kişide birtakım belirtilerle kendini gösteriyor. Tiroit fonksiyonları yavaşlayan kadınlarda genel uyku hali, yorgunluk, kilo verememe, saçlarda dökülme ve benzeri bulgular görülürken, bu fonksiyonları hızlananlarda sinirlilik hali, terleme, saçlarda incelme, çarpıntı gibi bulgular gözleniyor. Hatta bu durum dışarıdan sadece hafif bir depresyon gibi algılansa da altta yatan neden tiroit bezi fonksiyon bozukluğu olabiliyor. Oysa bu sorun kolaylıkla saptanabiliyor. Günün herhangi bir saatinde, bir laboratuvarda TSH, T3, f-T4 değerleri test edilerek, tiroit bezi fonksiyonları hakkında genel bilgi sahibi olunabiliyor. Elde edilen sonuçlara göre, ihtiyaç duyulursa daha ayrıntılı tetkikler de yapılabiliyor” diyor.
✎ Ayşegül Uyanık ÖRNEKAL
Formsante Dergisi Ekim 2012 Sayısı