Diğer
    Ana SayfaBeslenme & DiyetHastalıklara karşı beslenme kalkanı oluşturun

    Hastalıklara karşı beslenme kalkanı oluşturun

    -

    Kış hastalıkları nedeniyle yolunuz doktora düşmeden önlem almanın tam zamanı! Doğal ecza deposu besinlerle, hem kendinizin hem de toplumun sağlığını korumak için bu önerilere kulak verin..

    Hazırlayan: Ayşegül Uyanık Örnekal

    Havaların soğumasıyla birlikte hastalık sezonu da açıldı! Sağlık sorunlarıyla uğraşmak istemeyenler ise çareyi vitamin takviyelerinde arıyor. Kolay hasta olan kişilerden sıkça duyduğumuz “Benim bağışıklık sistemim düşük” sözünün gerçeklik payı olduğunu da belirtmek gerekiyor. Peki, bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin yollarını biliyor musunuz? VM Medical Park Kocaeli Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Lütfiye Derya İnal, her mutfakta kolayca bulunabilen şifa deposu besinleri ve faydalarını Formsanté okurları için sıraladı…

    KEFİR VE EV YOĞURDU:

    Bu ikili adeta doğal probiyotikler! Günümüzde vücudun ikinci beyni olarak kabul edilen bağırsaklardaki iyi bakterilerin çoğaltılması gerekiyor. Böylece dışarıdan vücuda giren zararlı mikroorganizmalara karşı savunma kalkanı oluşabiliyor. Dışarıdan probiyotik takviyesi almak yerine, bu ihtiyacı doğal yollardan gidermek daha doğru ve ekonomik oluyor.

    SARIMSAK:

    Halk arasında doğal antibiyotik olarak adlandırılan sarımsak; içerdiği çinko, B1 ve C vitaminiyle bağışıklığın güçlenmesine yardımcı oluyor. Ancak esas etkiyi “allisin” adlı madde sağlıyor. Sarımsağın kendine has tat ve kokusundan sorumlu olan bu madde, sarımsak ezildiğinde veya küçük parçalar halinde kesildiğinde oluşuyor. Dolayısıyla bütün olarak tüketmek yerine, ezilerek veya küçük küçük doğranarak kısa süre içinde tüketilmesi öneriliyor. Ayrıca yemeklerle beraber dakikalarca pişirilmemesi de önem taşıyor.

    - Advertisement -

    SU:

    Toksinlerin vücuttan uzaklaştırılması için olmazsa olmazların başında gelen su, soğuk havalarda pek de akla gelmiyor. Oysa susamakla belirti veren vücudun kışın da suya ihtiyacı oluyor. Yeterli miktarda su içmek için susamayı beklememek önem taşıyor. Bu nedenle çay, kahve, çorba gibi sıvı gıdalar dışında günde 2-3 litre kadar su içmek gerekiyor.

    TURUNÇGİLLER:

    Portakal, mandalina, greyfurt ve limon, yüksek miktarda C vitamini içeriyor. Ancak C vitamini depolanmadığından, bu meyveleri her gün tüketmek gerekiyor. Taze sıkılmış meyve suyu, kahvaltıların vazgeçilmez bir parçası olsa da hem yüksek kalorili hem de posasız olduğundan beklenen etkiyi veremiyor. Bu nedenle ara öğünlerde meyvelerin bir porsiyon olarak, posasıyla birlikte tüketilmesi önem taşıyor.

    ZERDEÇAL:

    Zencefilgiller ailesinin bir üyesi olan zerdeçalın ana maddesi “curcumin”; hem antioksidan hem de iltihap önleyici özellik gösteriyor. Piyasada bulunan curcumin içerikli takviyeleri almak yerine, doğal yani baharat şeklindeki formunu tüketmek gerekiyor.

    NAR:

    İçerdiği polifenollerle güçlü bir antioksidan olan nar, bol miktarda C vitamini, demir, potasyum ve B1 vitamini bulunduruyor. Orta boy bir narın yarısı, bir porsiyon meyveye eş değer olduğundan sınırlı tüketilmesi gerekiyor.

    BALIK:

    Protein açısından iyi bir alternatif olması dışında yoğun çinko, Omega-3 ve selenyum içermesi nedeniyle bağışıklığı güçlendirici etkisi bulunuyor. Etkin bir Omega-3 sağlayabilmek için haftanın bir-iki günü balık yemek gerekiyor. Ancak kızartma olarak değil; fırında, ızgarada veya buğulama şeklinde tüketilmesi önem taşıyor. Tercih edilecek olan balığın da deniz balığı olması gerekiyor. Çünkü çiftlik balıkları Omega-3’ten fakir oluyor.

    ZENCEFİL:

    İçerdiği “gingerol” ile antioksidan ve iltihap önleyici etki gösteriyor. Kişiyi özellikle solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyup, tedavi etmeye yardımcı oluyor. Zencefil; aynı zamanda hastalık durumunda kişinin terlemesini tetikleyerek, toksinlerin daha hızlı bir şekilde vücuttan uzaklaştırılmasını sağlıyor. Toz, yağ veya taze olarak tüketilebilse de en uygunu tazesi oluyor.

    KURUYEMİŞLER:

    Bağışıklık sisteminin güçlenebilmesi için ceviz, fındık ve bademin kavrulmuş olarak değil, çiğ tüketilmesi gerekiyor. Çünkü çiğ kuruyemişler; doymamış yağ asidi, E vitamini ve çinkodan zengin oluyor. Ayrıca yüksek kalorileri nedeniyle porsiyonların bir avucu geçmemesi önem taşıyor.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz