Şeker, bağışıklık sistemini yıkıyor
Nasıl mı? Bağışıklık sistemimizde mikroplara karşı savaşan akyuvarlar bulunuyor ve bunlar gelen mikrobu içlerine alıp öldürüyor. Akyuvarların içinde ise güçlü bir antioksidan olan C vitamini bulunması gerekiyor. Ancak şekerin formülü ile C vitaminin formülü birbirine çok yakın ve kanda şeker yükseldiği zaman akyuvarlar içlerine şekeri alıyor ve C vitamininin akyuvarlar içine girişi engelleniyor. Sonuç olarak da bağışıklık sistemi yıkılıyor. Bu gerçek şöyle bir çelişkiyi de ortaya çıkarıyor; yüksek oranda C vitamini almak için kocaman bardaklarda içtiğimiz meyve sularının yüzde 90’ı şekerden oluşuyor ve bu yolla alınan C vitamini az önce açıkladığımız sebepten dolayı bir işe yaramıyor. Sadece bir Türk kahvesi fincanı dolusu meyve suyundaki C vitamini aslında bir insana 24 saat boyunca yetiyor. Vücut fazla alınan C vitaminini birkaç saat sonra idrarla atıyor. Üstelik C vitamini için illa ki şekerli bir meyve ya da meyve suyu tüketmek de gerekmiyor. Tüm kış sebzeleri C vitamini içeriyor ve amaç C vitamini almaksa bunların kavrulmadan, çiğ olarak salatalarda tüketilmesi gerekiyor.
Zararlı olan et değil, yanlış pişirme yöntemi
Etteki protein de sağlıklı beslenme açısından doğal ve yoğun bir protein kaynağını oluşturuyor. Ancak her gıdada olduğu gibi etin de nasıl pişirildiği önem taşıyor. Prof. Dr. Karatay, “Eti yağda kızartmak, mangalda yakarak pişirmek tehlikeli ancak Türk usulü tencere yemeklerinde etin her türlüsü kullanılabilir. Balığın da her türlüsünü öneriyorum ancak mısır ununa bulanıp yağda kızartılan balığın trans yağ nedeniyle kanserojen olduğunu unutmamak gerekiyor” diyor.
Ha-re-ket e-de-ce-ğiz!
Prof. Dr. Canan Karatay, tıpkı bu başlıkta olduğu gibi hecelerin üstüne basarak ısrarla söylüyor; güçlü bir bağışıklık sisteminin en önemli kurallarından biri de günlük hayatın içinde egzersizi yerleştirmek… Tüm hastalarına günde en az 20 dakika yürüme tavsiyesinde bulunduğunu belirten Prof. Dr. Karatay, “Spor kulüplerine üye olmanız gerekmiyor. Hava nasıl olursa olsun, her gün 20 dakika çıkıp yürüyün. Varsa çocuklarınızı da yanınıza alın ve onları da her gün yürümeye, hareket etmeye ve soğuğa alıştırın” diyor.
Tatlı krizi gelince…
Ne yazık ki bu cümlenin devamı “Hemen bir porsiyon tatlı yiyin” olmayacak. Çünkü aslında tatlı krizi, sağlıklı ve doygun bir öğün yenmediği zaman ortaya çıkıyor. Prof. Dr. Canan Karatay, “Dilimizde dört tane tat alma duyusu var; tatlı, acı, tuzlu, ekşi… Tatlı reseptörü en güçlüsü olduğu için şeker yediğimiz zaman diğer tat alma duyularını köreltiyor ve bizi bağımlı hale getiriyor. Bugün tüm fabrikasyon ürünlerde früktoz kullanılıyor ve bağımlılık yaratılıyor” diyor. Devamı diğer sayfada
