Her hastalığın temelinde trans yağlar var
Tüm hastalıkların başlamasının temelinde trans yağların bulunduğunu belirten Prof. Dr. Canan Karatay, “Karaciğer ve pankreas yağlanmasının sebebi trans yağlardır” diyor. Doğal olmayan, dayanıklı kılınmış ve bu özellikleri ile kanserojen olan bu yağlar fabrikasyon olarak üretilmiş tüm gıdaların içinde bulunuyor. Trans yağlar vücuda girdiklerinde her türlü hücresel ve kimyasal bozuklukları başlatan serbest oksijen radikallerinin artmasına neden oluyor. Aynı zamanda hücre zarlarında gerekli ve temel yağ olan Omega 3 yağ asitlerinin yerini işgal ediyorlar. Bunun sonucu olarak da trans yağlar bağışıklık sistemini zayıflatıp her çeşit mikrobik hastalığın kolaylıkla oluşmasına neden oluyor.
D vitamini; Doğa’nın D’si
Prof. Dr. Canan Karatay, büyük şehirlerdeki hava kirliliği nedeniyle güneş ışınlarının bize adeta buzlu bir camın ardından geldiğini söylüyor. Buna bir de yaz aylarında yüksek koruma faktörlü güneş kremleri eklendiği için güneş ülkesi olan Türkiye’de hem kadınların hem de erkeklerin D vitamini düzeyi olması gerekenin, yani 70 ng/ml’nin altında kalıyor. Oysa ki ultraviyole ışınları deride bağışıklık sisteminin vazgeçilmezi olan D vitaminini üretiyor. Prof. Dr. Karatay, herkesin D vitamini düzeyini her yıl ölçtürmesi ve eksik olan D vitamininin dışarıdan takviye edilmesi gerektiğini belirtiyor ve ekliyor; “Güneş girmeyen eve doktor girer sözü bu nedenle asırlardan beri söylenegelmiştir.”
Kışın da günde 2 litre sıvı
“Kışın su içmek hiç aklıma gelmiyor” cümlesini kuranlardan biriyseniz, yanlış yoldasınız demektir. Çünkü 7’den 70’e herkesin günde en az iki litre sıvı ve tercihen su tüketmesi gerekiyor. Prof. Dr. Karatay, gün içinde tüketilen kahve ve çaya kesinlikle şeker ve tatlandırıcı eklenmemesi gerektiğini belirtiyor ve ekliyor; “Vücudumuz fabrikasyon üretilmiş tatlandırıcıları kullanmaya programlanmamıştır.”
Doğru beslenince üç öğün yeter
“Günde kaç öğün yemeliyiz?” sorusuna Prof. Dr. Canan Karatay, İbn-i Sina’nın şu sözü ile karşılık veriyor; “Bir insana iki öğün yeterlidir, üçüncü öğün hastalıktır.” Günümüz koşullarında günde üç öğünün uygun olduğunu ve bu beslenme aralığı ile vücudun kendi sisteminin çalışmasına ve hormonlarının düzelmesine zaman tanındığını belirten Prof. Dr. Karatay, “Mesele sık sık yemek değil, ana öğünlerde sağlıklı ve doğal gıdalar yemektir. Dolgun protein, sağlıklı yağ ve karbonhidratları, doyuncaya kadar yerseniz hiç acıkmazsınız. Ancak boş karbonhidrat ve boş kalori yani toksik gıdaları vücudunuza sokarsanız sık sık acıkırsınız. Sık sık beslenmek de bu semptomu yani sıkıntınızı o an için düzeltir ancak sık acıkmanızın nedenini ortadan kaldırmaz” diyor.
Sağlıklı karbonhidratlar elimizin altında
Tüm meyveler, sebzeler ve kabuklu kuru yemişler sağlıklı karbonhidrat içeriyor. Örneğin 100 gr. yani bir ince belli çay bardağı dolusu fıstıkta doğal ve sağlıklı 600 gr. karbonhidrat bulunuyor. Fındık, fıstık, ceviz, badem gibi kabuklu yemişlerde ayrıca birçok vitamin, mineral ve vücudun temel ihtiyaçlarından olan sağlıklı yağlar bulunuyor. Hızla öğütülerek hazırlanmış unlar ve bunlarla hazırlanan fırında pişmiş tüm ürünler ise tehlikeli karbonhidratları oluşturuyor ve bu gıdalar boş kalori alımına neden oluyor. Prof. Dr. Canan Karatay, mercimek, kuru fasulye ve barbunya gibi kurubaklagillerin tahıllarla karıştırılmaması gerektiğini belirtiyor. Kışın özellikle tercih edilen kuru fasulyenin, az işlem gördüğü ve pişmediği için sağlıklı bir seçenek olan pastırma ile pişirilebileceğini belirten Prof. Dr. Karatay, yanında ise kesinlikle pilav tüketilmemesi gerektiğini söylüyor. Nohut, bezelye gibi seçenekler ise nişastalı olduğu için kontrollü yenilmesi gerekiyor. Devamı diğer sayfada
