Biz kadınlar güzellik tutkumuza küçük yaşta ayna karşısında başlarız ve bu tutkumuzdan bir daha hiç vazgeçmeyiz. İster 20 yaşında olalım ister 50; biz hep güzel kalmalıyız. Peki hangi yaşta ne kadar güzel kalabiliriz? İşte bu önemli sorunun cevabı!
Neştersiz müdahaleler
Yıllar geçtikçe cildimizde yavaş yavaş beliren kırışıklıklarla ilk karşılaştığımız dehşet anı zamanla yerini alışkanlığa bırakırken erken yapılan müdahaleler ileriki yaşlarda mutsuz olmamıza engel oluyor. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Taştan, “Cilt bakımına ne kadar erken yaşlarda başlanırsa ileriki yaşlarda o kadar az estetik müdahale gerekiyor. Cilt yapısı kişinin genetik yapısına göre de değişiyor. Ailesindeki cilt tipi kesinlikle kişiye de yansıyor. Fakat ne olursa olsun ergenlikten itibaren cilt bakımına başlanmalı” diyor.
20’Lİ YAŞLAR
20’li yaşlardan sonra fiziksel yaşlanma başlıyor. Bu yaşlarda ilk olarak cilt temizliği ön planda olmalı. Cilt temizliğindeki amaç gözeneklerin içinin temizlenip etraftaki kolajenin artırılmasının sağlanması. Böylece cilt sıkılaşıyor. 20’li yaşlarda cilt bakımında basınçlı su ile temizlik yapabilen yöntemler kullanılabiliyor. Bu tür bakımları 3 ayda bir yaptırmak gerekiyor. Cilt yağlıysa daha çok yağı azaltıcı ve engelleyici ürünlerin kullanılması gerekiyor. Yağlı ciltler nemlendirici kullanırken kesinlikle su bazlı ürünleri tercih etmeli. Çünkü yağ bazlı ürünler sivilceleri arttırabiliyor.
Yağlı ciltte çizgileri görmek daha zor olsa da bu cilt tipi de daha çabuk sarkıyor. Kuru ciltler ise daha çabuk kırışıyor. Kuru cilt yapısına sahip olanların ciltlerini düzenli olarak nemlendirmesi gerekiyor. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Taştan kuru cilde sahip olanların nemi ciltlerine hapsetmeleri için cildi ıslatıp nemlendirmeleri gerektiğini belirtiyor ve “Cildi nemlendirmeden önce cilde sıkılan termal sular kullanılabilir. Çünkü kuru cilde sürülen kremler kendi kendilerini emdiremiyor, bu nedenle de nemlendiriciyi suya hapsetmek gerekiyor. Islak cilde nemlendirici sürmek, çok sıcak duş almamak, banyodan çıkar çıkmaz nemlendirici ve güneş koruyucu sürmek; yüz, boyun, sırt ve elleri kremlemek gerekiyor” diyor.
20’li yaşlardan sonra göz çevresine de dikkat edilmeli. Göz çevresi ince olduğu için yaşlanmayı en hızlı gösteren bölge oluyor. Nemlendirmek ve güneş için cilt koruyucu kullanmak çok önemli.
30’LU YAŞLAR
Mezoterapi
30’lu yaşlarda genelde burun ve ağız köşelerinde kırışıklıklar belirmeye başlıyor. Bu bölgelerde yer çekiminden dolayı çökme oluşuyor. Cildi esnek tutan kolajen ve elastin yapıları azalmaya başlarken cildin rengi de giderek sararıyor. Kolajen azalmaya başlayınca cilt aşağıya doğru kaymaya başlıyor. Yüzdeki yağ miktarı azalırken cilt incelmeye başlıyor. Kılcal damarlarda ve lekelerde artış oluyor. 30’lu yaşlarda hücreler de biraz daha azalıyor. Bu yaşlarda uygulanan yöntemlerden biri mezoterapi oluyor. Mezoterapide çeşitli vitamin ve mineralleri içeren bir kokteyl, cilde iğne ile veriliyor ve deri altına direkt etki yapıyor. Mezoterapi vücudun her yerine uygulanabiliyor. Cilde canlılık, parlaklık ve nem vermeyi amaçlıyor. Metabolizmayı düzenleyici özellikleri bulunuyor. Mezoterapiye takviye olarak cildin yaşlanmasını yavaşlatmak için dışarıdan selenyum, manganez gibi antioksidanlar da alınabiliyor.
Peeling
30’lu yaşlarda peeling de önem taşıyor. Haftada en az bir defa peeling yaptırmak gerekiyor. Evde yapılabileceği gibi profesyonel peeling de yaptırılabiliyor. 35 yaşından itibaren ise anti-aging içeren kremler kullanılmalı. A, E ve C vitaminlerinden zengin olan kremleri tercih etmek gerekli. Hacim kaybı yaşanan ağız, burun köşelerine doğal dolgu maddeleri uygulamak gerekebiliyor.
Botoks
Botoks da bu dönemde uygulanan yöntemler arasında yer alıyor. Mimiklerin, kaşın, göz kenarı, alnın hareket ettiği yerlere uygulanıyor. Son yıllarda botoks boyun bölgesine de yapılabiliyor. Çünkü boyun kasları yüzü aşağıya doğru çekiyor.
PRP
PRP ise cildi yenileme olarak kullanılabiliyor. Kişinin kendi kanından alınan hücrelerin tekrar cilde enjekte edilmesiyle uygulanan bu yöntem de cilt gençleştirmede etkili olan uygulamalar arasında yer alıyor.
40’LI YAŞLAR
Radyofrekans ve lazer
40’lı yaşlara doğru da ciltteki sarkmalar ön plana çıkıyor. Ciltteki esneme yer çekiminin etkisiyle aşağıya doğru iniyor. Bu durumda cildin kolajen üreten hücrelerini uyararak cildin yeniden canlanmasını sağlamak gerekiyor. Burada radyofrekans ve lazer sistemleri devreye giriyor. Radyofrekans yöntemlerindeki amaç ciltteki mevcut kolajenin yapısını bozmak oluyor. Yaklaşık 45-60 derece arasında ısıtılan cildin kolajeni bozuluyor ve vücut kolajenin bozulmasını hasar olarak algılıyor. Cildin sıkılaşması ise yeni kolajen üretimi ile sağlanabiliyor.
Lazer tedavileri de bu dönemde devreye giriyor. Cildi soyarak cilde buhar veriliyor ve cildin yeni oluşumu sağlanıyor. Lazer tedavilerinde cildin iyileşme süresi 4-5 günü bulabiliyor.
Devamı diğer sayfada