İstanbul’un az ötesinde… Küçük, ama sevimli bir sahil kasabası. Şile’nin komşusu Ağva. Lezzetli balıkları, upuzun kumsalı, yeşil doğasıyla, gelenlere huzur dağıtıyor. dalgaların sesini dinleyerek geçireceğiniz bir iki gün, bütün enerjinizi değiştirecek…
İstanbul her ne kadar yoğun, karmaşık, gürültülü bir şehir olsa da hemen yanı başındaki sahil kasabalarıyla, küçük kaçamaklara, nefes almalara imkan veriyor. Şehir hayatının yoruculuğunu üzerinizden atmak istiyorsanız, özellikle haftasonlarını değerlendirmek için bu küçük kasabaları tek tek keşfetmenizi tavsiye ederiz. İstanbul dışında yaşayanlara önerimiz ise, İstanbul'a geldiklerinde iki günlerini bu yeni keşiflere ayırmaları… Akçakase'yi atlamayın Şile'den, Ağva'ya doğru yol alırken, kendinizi yemyeşil doğaya bırakın, arabanızın camlarını açın ve temiz havayı içinize çekin. İstanbul bir saat ötenizde ama siz mis gibi kokuları içinize çekiyorsunuz, bunun keyfini çıkarın. Ağva yolu üzerinde, direksiyonumuzu, Akçakese Köyü'ne kırıyoruz. Woodyville tabelaları dikkatimizi çekiyor. Ahşap tabelaları western bir hava estiğini hemen belli ediyor. Tesise ulaştığınızda yanılmadığımız anlıyoruz. Woodyville, Akçakese yolu üzerindeki alternatifleriniden sadece bir tanesi. Sırtınızı yemyeşil ağaçlara dönünce, karşınıza upuzun kumsal, tertemiz bir deniz çıkıyor. Woodyville, bungolav ve ağaç evlerden oluşmuş bir tatil köyü. Daha çok Antalya'daki Olympos'u andırıyor. Üstelik, İstanbul'a sadece 60 kilometre uzaklıkta! Sahilde yürürken ya da ata binerken, aslında denize girmek için çok da uzaklara gitmeniz gerekmediğini farkedeceksiniz. Woddyville'deki evlerin en büyük özelliği, başta da belirttiğim gibi doğaya uyumlu ağaç evlerden oluşması. Ahşap merdivenlerden tırmanıpi kendinizi ağacın yaprakları arasındaki küçük odaya bırakıyorsunuz. Buraya girmesi yasak olan tek şey ise teknoloji! Cep telefonsuz, televizyonsuz, sadece kuş seslerini dinleyerek ya da kedileri okşayarak geçirebileceğiniz huzur dolu bir iki gün… Kendinizi yeniden doğmuş gibi hissedeceğinize şimdiden eminim. Temiz hava bol gıda Akçakese'yi geride bırakıp, Ağva'ya doğru devam ederken, karşınıza çıkan minik köylerde durup, köylülerle sohbet edebilir, döndüğünüzde aklınıza güzel fotoğraflar kalması için manzarayı doyasıya seyredebilirsiniz. Hem yaz hem de bahar tatilleri için ideal bir yer Ağva. Yazın denizden bolca yararlanırken, özellikle sonbahar aylarında, sararmış yaprakların çıtırsını dinleyerek yürüyüş yapabilirsiniz. Bir çeşit meditasyon yani. Özellikle dere kenarındaki restoranlar öğle yemekleri için iyi bir mola yeri. Lezzetli restoranlar öğle yemekleri için iyi bir mola yeri. Lezzetli balıklar, bir kadeh içki ve rengi yeşile çalan su… Havanın güzel olduğu zamanlar, dere üzerinde, kanoya binenler, denizbisikletiyle mini geziler yapanlara rastlayabilirsiniz. Size tavsiyemiz, güzel havadan faydalanıp, motor kiralamanız ve denize doğru yol almanız… Dinginlik, yeşilin maviye döndüğü o yerde!
Burası Norveç mi? Evet, Ağva sahillerinin en ilginç görüntüsü sizi bekliyor. Denizde dimdik inen kayalar, küçük fiyordlar oluşturmuş. Bir anda karşınıza çıkan bu beklenmedik görüntü, kendinizi Norveç sahillerinde gibi hissetmenize neden olabilir, sakın şaşırmayın.irili ufaklı kayaların arasına giren deniz, küçük göletler, mağaralar, adacıklar oluşturmuş. Bir zamanlar Ceneviz ve Venediklilerin kolonisi olan Ağva'nın 2.5 kilometreye yakın kumsalı, gün batımı, sıkıntımızı bir anda aldı. Kıyılardaki bu girintili çıkıntılı hareketlilik, bugün hala zaman rüzgarın da etkisiyle değişime uğruyor. Yıllardır yerini koruyan 'Gelin Kayası' ise, bütün bu değişimlere meydan okuyor. Denizdennbakıldığında beyaz duvaklı bir gelini andırdığı için 'gelin kayası' adı verilen bu kayanın karadan görüntüsü daha farklı. Baktığınız açıya göre şekil değiştirip hayal gücünüzü canlandıran kıyılar, sanki bir kaleydoskop gibi…- Advertisement -
|