Mutsuzsak onların yüzünden, mutluysak onların sayesinde…
Her şeyi dönüp dolaşıp erkeklere bağlamak yerine dönüp kendi özümüze bakmanın zamanı geldi galiba…
Aslında doğanın da işaret ettiği üzere her şey kadınların elinde… Yeter ki ekolojimize ihanet etmeyelim.
Aylık konu toplantımızda temmuz ayında ilişki başlığı altında işleyeceğimiz konu ‘Kadınların sık tekrarladığı ilişki hataları’ idi. Kendimizi daha iyi tanımak, hangi hataları neden yaptığımızı anlamak için nelerden şikayetçi olduklarını bir de çevremizdeki erkek arkadaşlarımıza sorduk… Biraz da keyifle saydılar; her şeye karışmak, çok konuşmak, şüphecilik, kıskançlık, evlenme merakı, her şeyi kontrol etme takıntısı… İstanbul Psikiyatri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Ayşegül Denizci’nin kapısı çalana kadar da çok daha hafif ve eğlenceli bir yazı konusuydu aklımızdaki… Ancak sohbet öyle bir seyir izledi ki aslında erkeklerin ağız birliği etmişçesine sıraladıkları hataların temeline, yani kadının kendi ekolojisini inkar etme gerçeğine kadar uzandık.
Biz kadınların en temel sorunu nedir?
Modernleşme süreci içerisinde kadın ve erkek arasındaki cinsel ayrımcılık her ne kadar dengeye doğru gidiyorsa, kadının sosyal hayata, iş hayatına aktif katılımıyla kişisel gelişimi ile ailenin dışındaki dünyayı kavrayışı artıyor ve erkek egemen olan alanlarda kadınların egemenliği artıyorsa da sorun devam ediyor. Kültürel olarak yetiştirilişten itibaren kadın cinselliği sürekli bastırıldığından, erkek cinselliği sürekli yükseltildiğinden büyük bir asimilasyon yaşanıyor ve ne kadın ne de erkek bunu bir türlü aşamıyor, buluşma olmuyor. İlişkilerin çatırdamasındaki en temel neden bu…
Evliliğin insan doğasına aykırı olduğu doğru mu?
Buna asla inanmıyorum. Evlilik denilen şey hukuksal mekanizma değildir. Hukuk yapalım diye mi imza atıyoruz? Hukuk ancak boşanırken aklımıza geliyor. Biz güzel hayallerle, dışardaki can pazarına karşı dayanışma için birliktelik oluşturuyoruz. Ancak çok ekolojik olan bir şeye ihanet ettiğimiz için evlilikler yıkılıyor.
Kadınlar bu çatırdamayı hangi yaşlardan itibaren yaşamaya başlıyor?
18-24 yaş arasındaki kızlar bunları henüz fark etmemiş oluyor. Onların peşinde her yaştan erkek koşuyor ve eğer çok tutucu bir ailede yetişmiyorlarsa bu ayrımın farkına varmıyorlar. Ortalama 25 yaşlarında evleniliyor (her ne kadar dünyada çocuk gelinler sıralamasında ilk sıralarda yer alsak da biz davranış bilimciler 25 yaşından önce evlenmenin sağlıklı olmadığını düşünüyoruz) ve cinsellik de evlenme ile birlikte akredite oluyor. Ancak günümüzde her iki evlilikten biri ilk beş yıl içinde boşanmayla sonuçlanıyor. İlişki için değil, özgürleşmek için evlenen kadın bu yükü üzerinden atıyor.
Devamı diğer sayfada