Ironman yarışında birlikte mücadele ederek, izleyenlere ilham olan Sera ve Ruso Yakimoviç ile bu maceraya ortak oluyoruz.
Formsante Şubat – Mart 2025 sayısından
Derleyen: Selen Tanyeri
Fotoğraflar: Sera&Ruso Yakivomiç Arşivi
“Ironman”… İsmiyle bile “Ben buradayım!” diyen bir yarış. Ama ne yarış! Sadece bir spor etkinliği değil, adeta insanın sınırlarını zorladığı bir hayat testi. Ironman’i şöyle düşünebilirsiniz: “Biraz spor yapmalıyım” dediğiniz ama içinde yüzme, bisiklet ve koşunun olduğu devasa bir meydan okuma… Abartıyorum diye düşünmeyin çünkü içinde maraton olan bir yarıştan bahsediyorum; daha ne olabilir ki! Ironman üç aşamadan oluşuyor. İlk aşamada yüzüyorsunuz, ardından uzun bir bisiklet yolculuğu sizi bekliyor ve bisikleti kenara bırakıp, “Eh, biraz koşayım bari” dedikten sonra hop, maraton seni bekliyor. Yaklaşık 226 kilometrelik bir yolculuk! İçinizde uyanan “Yapabilirim” diyen o ses sayesinde “Finish” çizgisini görebilirsiniz.
Sonuç olarak, Ironman bir spordan çok daha fazlası. Kendine meydan okuma, limitlerini aşma ve biraz da eğlenceli bir çılgınlık. Biz de bu yolculuğu sayısız başarılar kazanmış, Ironman kürsüsünde görmeye alışık olduğumuz Sera Sayar Yakimoviç ve Ruso Yakimoviç çiftinden dinliyoruz. Böylesine zorlu bir yarışa çift olarak hazırlanmak hakkında tüm merak ettiklerimizi sorduk. Tüm içtenlikleriyle cevap veren Yakimoviç çiftine “yıldız takım” diyebilir miyiz? Hayran kalmamak elde değil. “Bunu nasıl yapıyorlar?” dedikten sonra, belki bir gün “Ben de Ironman’e katılıyorum!” diyebilirsiniz.
Triatlon ve Ironman macerasına birlikte başlamanız nasıl oldu? Kendi hikayenizi anlatır mısınız?
Sera Sayar Yakimoviç: Ben spora ailemin yönlendirmesiyle altı yaşında başladım. Daha sonra okul takımına girdim, haftanın yedi günü, 10-12 antrenman yaptığım bir düzenim vardı okul ile birlikte. Ardından da milli takıma girdim, sırt üstü branşında Türkiye rekoru kırdım. Bu kadar rekabetçi yarışırken üniversite sınavı sebebiyle hepsini bırakmak zorunda kaldım. İyi ki de bırakmışım çünkü odak noktamı değiştirdiğimde hayalimdeki okulu kazandım ve Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun oldum. Okul sürecinde üniversite yüzme takımına girdim ama sadece yüzmek artık beni heyecanlandırmamaya başlamıştı. Ben de maratoncu bir ailenin kızı olarak koşuya heves ettim. Başta çok zorlandım, yapamamak moralimi bozdu ama gelişimi görmek bir yandan da çok motive etti. Böylelikle koşu yarışlarına katılmaya başladım. Kendimi gördüm, yeniden kürsülere çıkmak hoşuma gitti, her koşuda kendi en iyimi yapmak daha da sarılmamı sağladı. Koşuda da fena olmadığımı gören babam bana ve kendisine bir yol bisikleti alarak, “Gel birlikte triatlon diye bir spor var, onun yarışlarına katılalım” dedi. Ben triatlona babam sayesinde başladım, iyi ki de başlamışım çünkü çok sevdim. Olimpik mesafe triatlon yarışlarından sonra çıtayı biraz daha yükselterek, Ironman yarışına katılmaya karar verdim. Dünyada çok eskiden beri var olan bu yarış, 2015 yılında ilk defa Türkiye’de yapılacaktı ve ben ona hazırlanmaya başladım. Tam bu süreçte koşu etkinliklerinden birinde Ruso ile tanıştım ve onun da Ironman için hazırlık yaptığını öğrendim. Aslında birlikte zaman geçirmeye başlamamız Ironman’e hazırlığımız sayesinde oldu ve bu süreçte birlikte olmaktan çok keyif aldık. İki sene içinde de evlendik zaten.
Ruso Yakimoviç: Ben de Enka’da 24 sene su topu oynarken sahilde koşmaya başladım. Koşu gruplarında Sera ile tanıştık. Ardından Antalya’da ilk kez düzenlenen Ironman 70.3 maceramıza beraber hazırlanırken birlikteliğimiz başlamış oldu.
Bugüne kadar kaç Ironman ve Ironman 70.3’e katıldınız?
Sera Sayar Yakimoviç: Artık saymayı unuttuk diyebilirim. 20’den fazla Ironman 70.3, beş tane de Ironman yarışı bitirdim. Bunların ikisi Ironman Dünya Şampiyonası, altısı da Ironman 70.3 Dünya Şampiyonası’ydı.
Ruso Yakimoviç: 19 tane Ironman 70.3, dokuz tane de tam Ironman yaptım bu zamana kadar. 2015 yılından itibaren dört yıl boyunca yarı mesafe yapıp kendimi hazırladım ve ilk Ironman’i 2019 yılında yaptım. Hazırlık yarışları olmadan Ironman yarışına katılmayı doğru bulmuyorum.
İlk Ironman yolculuğunuzda evli miydiniz?
Sera Sayar Yakimoviç: 2015 yılında ilk hazırlık aşamasında tanıştık, 2016’da nişanlandık, 2017’de de evlendik; her yıl kademe kademe…
Yarışa tek hazırlanmak ile çift olarak hazırlanmak arasında fark nedir?
Sera Sayar Yakimoviç: Ironman’e tek başına hazırlanmak daha içe dönük bir disiplin ve özveri gerektirirken, çift olarak hazırlanmak paylaşım, destek ve ortak hedeflerle dolu bir yolculuk sunuyor. Biz de Ruso ile bu süreci hem eğlenerek hem de birbirimizi motive ederek geçiriyoruz. Bu da yalnızca fiziksel değil, duygusal olarak da bizi daha güçlü kılıyor.
Ruso Yakimoviç: Tek hazırlanmak ile çift hazırlanmak arasında uçurum var. Ama çift derken, iki kişinin kompetitif olduğu bir dünya çok daha rahat. Bir kişi diğerine öğretiyorsa biraz daha zor ama ondan sonra yine en azından anlayış faktörü var. Yani iki kişinin spor yapması çok büyük bir avantaj diyeyim. Aslında ikimiz birbirimizi ittiriyoruz her zaman. Mutlaka bir motivasyon kaynağı oluyor. Beraber üç-dört saat antrenman yapabiliyor olmak güzel. Elbette tek hazırlanmanın da artıları ve eksileri var. Ama yalnızken daha çok motivasyona ihtiyaç duyulabilir.
Birbirinizi desteklemek için farklı yarışlara mı giriyorsunuz?
Sera Sayar Yakimoviç: Başlarda öyle yapmaya gayret ediyorduk çünkü birbirimizi anlayan birinin yarış anında destekçi olması hem çok değerli hem de çok stratejik olabiliyor. Yarışta hangi sıradayız, rakiplerin durumu ne, nereye kadar çıkabilirim gibi soruların cevabını bizim kadar bu sporun içinde olmayan biri kolay veremiyor. O anki psikolojiyi iyi bilip, birbirimizi yüzünden tanıdığımız için birimizin yanda destekçi olması büyük motivasyon oluyor. Ayrıca yarışmak başlı başına stresli bir iş; her ne kadar bunu yansıtmasak da! O yüzden birimizin alttan alması yarışmayınca daha kolay oluyor. Son zamanlarda ayrı ayrı yerlere gitmenin maliyetinden dolayı aynı yarışta yarışmayı tercih ediyoruz tabii ki. Biraz alıştık bu duruma da!
Antrenmanlarınızı planlarken hangi bölümde beraber olmayı tercih ediyorsunuz?
Sera Sayar Yakimoviç: Eğer bisikletleri evde yapmıyorsak, dışarıda beraber sürmeyi tercih ediyoruz çünkü Türkiye’de yalnız bisiklet sürmek biraz tehlikeli olabiliyor. Ayrıca bisiklet teknik bir spor. Bir sorun olursa Ruso’nun yardım edeceğini bilmek iç rahatlatıcı. Onun dışında en çok motivasyon ihtiyacı havuzda oluyor. Aynı yerde tek başına git-gel setler yapmak, kendini zorlayabilmek, soğuk havalarda bile o suya atlayabilmek yalnızken kolay değil. O yüzden birlikte hatta ayarlayabilirsek birkaç yüzücü arkadaşımızla gitmeyi tercih ediyoruz.
Bu zorlu ve uzun soluklu hazırlık dönemine mental olarak nasıl hazırlanıyorsunuz?
Sera Sayar Yakimoviç: Ironman gibi bir yarışın, fiziksel olduğu kadar mental bir mücadele olduğunu da kabul etmek gerekiyor. Bu nedenle hazırlık sürecimde zihinsel dayanıklılığı geliştirmek en az antrenmanlar kadar önem taşıyor. Ben kendime net ve ulaşılabilir hedefler koyuyorum. Hedef olmadan bu işi yürütmek mümkün değil. Sadece yarışı bitirmek değil, belirli bir zamanı hedeflemek ya da belirli bir sıralamada olmak gibi… Bu hedefler süreç boyunca odaklanmamı sağlıyor ve her antrenmanda beni motive ediyor. Bunun dışında antrenmanlarda yarış sırasında karşılaşabileceğim zorlukları simüle ediyorum. Yorgunluğa rağmen devam etmek, hava koşulları ya da beklenmedik durumlarla mücadele etmek gibi durumları, antrenmanda yaşayarak ve zihnimde canlandırarak hazırlanıyorum. Yarış anında hiçbir şeyin beni şüpheye düşürmesine izin vermiyorum. Her zorlu antrenmanda ya da motivasyonumun düştüğü bir günde dahi bu işe neden başladığımı kendime hatırlatıyorum. Bu, sadece bir yarış değil; kendimi aşmak, ilham vermek ve tutkularımı yaşamak demek.
Ruso Yakimoviç: Bir dünya şampiyonasına slot alma yani katılma hakkı almak beni motive eder. Kürsüye çıkma, ilk üç ya da ilk 10 hedefleri oldu. Son yıllarda üst sıralara çıktıkça bunu bırakmak istemiyorum. Dünya şampiyonasına katılma hakkı almak ya da çok iyi rakiplerimle aynı yarışa girmek, Türkiye’den birçok kişinin seni izlediğini bilmek, vitrinde olduğunu düşünmek, örnek biri olma duygusu benim motivasyonum diyebilirim.
Beslenme programınızı nasıl düzenliyorsunuz?
Sera Sayar Yakimoviç: Bu durum, hazırlığın hangi aşamasında olduğumuza göre biraz değişiyor. Yüklenme dönemindeysek ve uzun, sert antrenmanlarımız varsa o haftanın programının çıkabilmesi için öğünlerimize mutlaka kaliteli karbonhidrat ve ara öğünler ekliyoruz. Ama eğer base dönemindeysek ve daha düşük yoğunlukta antrenmanlar varsa karbonhidratı azaltıp, protein ağırlıklı besleniyoruz. Yani kısacası vücut ne yakıyor ve neye ihtiyaç duyuyorsa, bunu bildiğimiz ve zaten gözlemlediğimiz için dengeyi buna göre ayarlıyoruz. Ve tabii ki yemekleri ben hazırlıyorum.
Ruso Yakimoviç: Programımızı Sera düzenliyor genelde çünkü ben yemek yapmayı bilmiyorum. O yüzden evde her zaman sağlıklı yemekler Sera’dan geçiyor. Ben tabii ki az yemeye çalışıyorum. Bir dönem diyetisyenle çalıştım ama artık kendimi tanıdığım için programımı kendim oluşturuyorum. Vücudumun nasıl şekle gireceğini ve nasıl şekilden çıkacağını biliyorum. Supplement’ler, yeterli seviyede karbonhidrat, sodyum, magnezyum gibi detaylara hakimim… Elbette kontrol amaçlı düzenli kan sayımı da yaptırıyorum.
2025 programında hangi yarışlar hedefleriniz arasında yer alıyor?
Sera Sayar Yakimoviç: Sakatlıktan yeni çıktığım bir dönem olduğu için keskin bir hedef koymak kolay olmuyor. Çünkü vücudu biraz dinleyerek hareket etmek gerekiyor. Yine de eylül-ekim ayına bir hedef olsun diye bir Ironman yarışı ekledim çünkü motivasyon için şart.
Ruso Yakimoviç: İki tane uzun mesafe yarışım var; biri haziranda, diğeri de eylülde. Ekim ayında bir hazırlık süreciyle beraber yine kasım ayında Ironman 70.3’ün Dünya Şampiyonası var.
Ironman nedir?
Sporcuların dayanıklılık ve atletizm yeteneklerini sergilediği bir yarış türü. Bir Ironman yarışı genellikle 3.86 kilometrelik yüzme etabı, 180.25 kilometrelik bisiklet parkuru ve son olarak da 42.2 kilometrelik maraton koşusundan oluşuyor. Bu üç disiplini tamamlayan sporcular, Ironman olarak kabul ediliyor. Sporcuların tüm yarış boyunca hem fiziksel hem de zihinsel olarak büyük bir dayanıklılık göstermek zorunda oldukları bu parkur, farklı ülkeler ve şehirlerde gerçekleşiyor. Fiziksel kuvvetin yanında uzun süren eğitim, disiplin ve motivasyon gerektiren triatlonun en zorlu ve prestijli yarışı olduğunu belirtelim.