Diğer
    Ana SayfaPozitifİstanbul’da bir Budist: Dharmachari Vajracaksu

    İstanbul’da bir Budist: Dharmachari Vajracaksu

    -

     

    14112013 budist3Budist olmanın kuralları neler?

    Budizm’de “ilk başlangıç”ta, ödül ya da ceza veren bir güç yok. Ana noktalar özgürlük ve egoyu aşmak… Gerçekten detaylı bir konu ve kendi içinde birçok değişik kola ayrılmış. Kurallar yerine evrensel ilkeler var. 1990’da Londra Budist Merkezi’nde ahlaki ilke oluşturma grubu kurulurken, bu çalışmaya beni de çağırdılar. Kitaplar okuyup, Budist ilkeler hakkında konuşuyorduk. İlkelere adeta aşık oldum, birlikte çalıştığım kişi de teşvik edici, harika bir insandı. Sonunda Budist olmaya karar verdim.

     

     

    - Advertisement -

    İstanbul’a gelmeye nasıl karar verdiniz?

    2001’de Galler’de altı aylık inzivaya çekildim. Türkçe’de böyle kullanmıyorsunuz ama bir İngiliz olarak ben söyleyebilirim, yaşadıklarım olumlu olarak hayatımı altüst etti.

    Hayatımdaki en mutlu, en zengin ve en şükran dolu günleri bu inziva sırasında yaşadım. Başta inzivayı dört ay olarak belirlemiştim ancak borçlanıp iki ay daha uzatmaya karar verdim. Bu arada bir rüya gördüm; ismimi veren kişi bana ve grubumuza “Bu akşam 10 sene sonra hayatımızda ne başarmayı istediğimiz hakkında konuşacağız” diyordu. Tam o anda uyandım. İnziva sırasında meditasyon haricinde de kendinle derin temas kurabiliyorsun. İlk cevap, “Daha iyi arkadaş olman gerekiyor” olarak geldi. İkinci cevap bir mesajdı: “İstanbul’a git!” Ben bunu duymak istemedim, Londra’da hayatım çok rahattı, arkadaşlarım oradaydı. O gün başım ağrımaya başladı, git gide kötüleşiyordu. Sonunda bıktım ve biraz da kızgınlıkla kendime dönüp, “Bırak beni, gideyim” dedim. Böylece İstanbul’a gelme kararını vermiş oldum. Esasında meditasyon ve Budist öğretileri paylaşmak için böyle bir hedefim vardı. İnzivayı bitirdim, İngilizce öğretmenliği yaparak borçlarımı ödedim. 23 Ağustos 2003’te de İstanbul’a geldim.

     

    İnziva nedir? Neler yapılır?

    Tamamen hayattan geri adım atıyorsun. Televizyon, gazete, radyo, bilgisayar yok. Sadece sen varsın, meditasyon var, doğa var. Tamamen tek başımaydım; kitap okudum, yürüyüş yaptım, dans ettim. Galler’deki inzivada bir ormanın kenarındaydım, 25-30 metre ileride bir ev vardı. Orada yaşayan kadın yemeklerimi yapıyordu. Hazır olunca kapının önüne bırakıp, zili çalıyordu. Dünyayla olan tek bağlantımdı, bazen ona not yazıyordum, o da cevap veriyordu. Ara sıra ormanda birileriyle karşılaşıp, konuşuyordum. Yüzde 98 yalnızdım ama benim için çok anlamlı geçti.

     

    İstanbul’da hayat nasıldı?

    İlk zamanlar zordu, işim ve evim yoktu, birkaç tane tanıdığım vardı. Şansıma çok iyi insanlardı, bana yardımcı oldular. İki hafta içinde iş buldum ancak beş sene boyunca meditasyon dersi vermek konusunda çok zorlandım. Meditasyon çok yaygın değildi, ben de İngilizce ders vermeye başladım. Türkçe’yi ve Türkler’i anlamak benim için çok zordu.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz