Medikal Onkoloji Uzmanı
Dr. Teoman Yanmaz
Medical Park Bahçelievler
Hastanesi Kanserden korkmuyorum ama artık daha çok düşünüyorum
“Kanser riskli olması dışında, herhangi bir hastalıktan farklı değil! Ancak hastayı tedavi ederken daha disiplinli davranmak ve ayrıntılı düşünmek gerekiyor. Kanserle ilgili genel görüşlerin; hastalığın tedavisindeki yeni gelişmelerle birlikte, önümüzdeki 5-10 yıl içinde belirgin şekilde değişeceğini düşünüyorum. Bu hastalıktan herhangi bir insandan daha fazla korkmuyorum. Ama her gün aynı olguları gördükçe daha fazla düşünüyorum. Korunmak için özel bir önlem almasam da sigara ve alkolü az miktarda kullanıyorum, kilo almamaya çalışıyorum. Tek eksiğim, spor yapmak için zaman ayırmak! Ailemde kanser vakalarına yoğun olarak rastlanıyor. Annem hem kolon hem de meme kanseriydi. Anne tarafından ikinci derece akrabalarım arasında da birçok meme kanseri hastası var. Bunun dışında ikinci derece akrabalarımda lösemi ve akciğer kanseri vakaları görülüyor. Bu hastalık nedeniyle birçok yakınımı kaybettim. Öte yandan yaşadıklarımın, hastalar ve hasta yakınlarıyla empati kurmama katkı sağladığını düşünüyorum.
Tarama testleri yaptırmayı planlıyorum
Kolon kanseri açısından ailesel risk taşıyorum. Ailenizdeki en genç kolon kanseri vakasından 10 yıl önce kolonoskopi yaptırmak gerekiyor. Ayrıca ailesinde kolon kanseri olsun olmasın herkesin 50 yaşından itibaren kolonoskopi yaptırması önem taşıyor. Ben de bu yıl tarama amaçlı kolonoskopi yaptırmayı planlıyorum. Ama yaş ve cinsiyet itibarıyla henüz başka bir test yaptırmam gerekmiyor. Medyada bu tür haberlerin sunumunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
Tıbbi Onkoloji Uzmanı
Prof. Dr. Başak Oyan Uluç
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi
Kanserden korkmamak ama önlem almak gerekiyor
“Kansere diğer hastalıklardan farklı yaklaşmıyorum. Toplumda kanser kelimesinin telaffuz edilmesi dahi insanları korkutsa da günümüzde hastaların yüzde 50’sinden fazlası tanı sonrası sağlıklarına kavuşabiliyor. Bu oran birçok kanser dışı hastalıktan daha yüksek seyrediyor. Hastalıkla mücadelede, öncelikle kanserden korkmamak ve önlem almak gerekiyor. Bu iki şekilde yapılabiliyor: Riski azaltıcı yöntemler uygulamak ve erken tanı tetkiklerini önerilen şekilde yaptırmak. Kanser türlerinin yüzde 80’i kişinin hayat tarzı, alışkanlıkları ve çevresel etkenlerden kaynaklandığı için önlenebiliyor. Bu durumda çevresel etkenlerden kaçınmak ve hayat tarzını değiştirmek gerekiyor. Bunlar, yapılması zor şeyler değil. Öncelikle sigara içmemek, ideal kiloyu korumak, spor yapmak (buna günlük 30 dakikalık yürüyüş dahil), Hepatit B ve rahim ağzı kanserine karşı aşı yaptırmak, Akdeniz tipi beslenmek, aşırı tuz kullanımı ve karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden kaçınmak gibi önlemler almak gerekiyor. Kanser tanısı sonrası şifa şansının erken tanı ile arttığı biliniyor.
Korunmak için yaşamımı düzenliyorum
Kanser elbette kimsenin almak istemeyeceği bir tanı ama beyin felci, böbrek veya kalp yetmezliği de daha az korkutucu hastalıklar değil. Önemli olan elinizden gelen önlemleri almak! Kanserden korunmak için ideal kilomu korumaya ve mümkün olduğunca spor yapmaya çalışıyorum. Tuzlu gıdalardan ve işlenmiş et ürünlerinden uzak duruyorum. Hiç sigara içmedim, içenlere de bırakmalarını öneriyorum. Bunların dışında günümüzde standart olarak önerilen erken tanı amaçlı taramaları yaptırıyorum ve yakın çevreme de aynısını öneriyorum. Kansere karşı uyguladığım rutin tarama ile kontroller ulusal ve uluslararası kılavuzlarda önerilenlerle örtüşüyor. Meme kanserine karşı 20 yaşından sonra her ay kendi kendine muayene, 20-40 yaş arası iki yılda bir doktor muayenesi, 40 yaşından sonra ise yıllık doktor muayenesi ile mamografi öneriyorum. Kolon (bağırsak) kanseri için 50 yaş sonrası 10 yıl aralıklarla kolonoskopi, rahim ağzı kanseri için düzenli jinekolojik muayene ve smear testi, prostat kanseri açısından tarama isteyen hastalara da kanda PSA bakılmasını tavsiye ediyorum. Önerdiğim bu testleri kendim için de yaptırıyorum. Medyada çıkan haberler farkındalık yaratılması ve kanser algısının değişmesi açısından olumlu olabiliyor. Fakat önemli olan, bu haberler yapılırken konunun uzmanı doktorlardan görüş alınması! Aksi takdirde yanlış bilgiler, korku ve endişeye veya hastalarda gereksiz umuda neden olabiliyor. Uzman olmayan kişilerce yapılan, yararı kanıtlanmamış tedavi yöntemleri ya da besin takviyesi önerileri, hastaların tedavilerini olumsuz yönde etkileyebildiği gibi, hasta ve ailesinin ekonomik olarak sarsılmasına da yol açıyor.”
✎ Ayşegül Uyanık ÖRNEKAL
Formsanté Dergisi Aralık 2012 Sayısı