Kemoterapi döneminde bazı kozmetik uygulamalardan yararlanmak ve diğer yandan da cinselliğe kapıları kapatmamak moral açısından destekleyici oluyor.
Meme kanserinin tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçlarının saç ve kaş dökücü etkisinin yanı sıra cinsel yaşamda görülen olumsuz değişiklikler kadınları yıpratıyor. Oysa kadınların kemoterapi sürecini güzel ve bakımlı geçirmesi alınabilecek bazı önlemler ve uygulanabilecek bazı yöntemlerle mümkün… Memorial Ataşehir Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümü’nden Uzman Dr. Betül Öztürk, meme kanseri hastalarına sağlık ve güzellik önerilerinde bulundu.
Akıllı ilaçlar artık saç dökmüyor!
Kemoterapi alan hastalarda saç dökülmesi, hastalık nedeniyle değil, ilaç kaynaklı ortaya çıkıyor. Kemoterapi tamamlandıktan yaklaşık 10 gün sonra; saç, kaş ve kirpikler daha gür ve özellikleri farklı olarak yeniden çıkmaya başlıyor. Son yıllarda, hedefe yönelik tedavilerde kullanılan akıllı ilaçlar ise saç ve kaş dökülmesini engelleyebiliyor. Saç dökülmelerini azaltmak için; jöle, saç spreyi, sıkı tokalar, bigudi ve kurutma makinesi kullanmaktan kaçınmanız öneriliyor.
Kendi saçınızdan peruk yapılıyor
Kemoterapi nedeniyle saç dökülmesi sorunu yaşayan kişiler, saç derisi ile birebir uyumlu oluşturulan peruklar kullanabiliyor. Uzun saça sahip olanlar kemoterapiye başlamadan önce saçlarını kestirip, kendi saçlarından peruk yaptırabiliyor. Hastanın yeni çıkan saçlarında yaşa da bağlı olarak daha çok beyaz tel de olabiliyor. Hastaların kemoterapi tedavisi sonrası saçlarını boyamalarında herhangi bir sakınca bulunmuyor ancak organik boyaların ya da kınanın tercih edilmesi gerekiyor. Dökülen kaş ve kirpikler de saçlar gibi ilacın vücuttan atılmaya başlanması ile zamanla eskisi gibi çıkabiliyor. Ayrıca kirpik ektirme ya da dövme ile kaş yaptırılabiliyor. Kozmetik ve bakım kremlerinde ise kokusuz ve aromasız olanları kullanmak mide bulantısı şikayetlerini önleyebiliyor.
Fazla detaycı olmayın
Göz altı morlukları ya da çökmeleri kanser hastalığı nedeniyle değil, tedavinin yan etkisi olarak ortaya çıkıyor ve tedavi süreci bitince tamamen ortadan kalkıyor. İlaçların yan etkisi, bol su içimi ile vücuttan atılabiliyor. Hastalar kendilerini aynada çok inceledikleri için yüz ifadelerinde ya da bakışlarında değişiklikler olduğunu düşünebiliyorlar. Oysaki bunlar tamamen kişinin kendi psikolojisinden kaynaklanıyor. Ayrıca ciltte oluşan morluklar ve toplu iğne başı kadar olan kanamaların, pudra gibi kapatıcılarla kapatılmaması gerekiyor çünkü bu durum, tedavi süreci ve kan sayımları ile ilgili sorun olduğuna işaret ediyor ve hastanın bu durumu hemen doktoru ile paylaşması gerekiyor.
Cinsellik kanserle mücadeleyi kolaylaştırıyor
Bu dönemde hasta olan ya da olmayan eşin isteksizliği, çiftlerin cinsel hayatını olumsuz etkileyebiliyor. Bu isteksizliğin en önemli nedenini, hasta olan tarafın fiziksel çekiciliğinin yok olduğu düşüncesi oluşturuyor. Hasta olmayan eş ise, bulaşma ya da eşine zarar verme gerekçesi ile cinsel yaşamdan uzaklaşabiliyor. Özellikle meme kanseri olan kadınlar, memesinde ortaya çıkan bu hastalığın cinsel objeye zarar verdiğini düşünerek cinsellikten uzaklaşabiliyor. Eş tarafından beğenilmeme duyguları yaşanabiliyor. Ancak cinsel ilişki, tedavi sürecinde hastaya moral veriyor. Hasta, kemoterapi tedavisinden 2-3 gün sonra cinsel ilişkiye girebiliyor.
Formsante Dergisi Ekim 2011 Sayısı