Kışla birlikte soğuk algınlığı, nezle, grip gibi hastalıklara yakalanmak kaçınılmaz oluyor. Önlem almak, hastalandıktan sonra tedavi olmaya çalışmaktan çok daha basit ve masrafsız. İşin sırrı bağışıklık sistemimizi güçlendirmekte. Bu yazı “Nasıl?” diye soranlar için..
Güzel şeyler hep çabuk geçer ya, çok sevdiğim güneşli ve sıcacık günler de geride kaldı artık. Önümüz kış! Pek çok arkadaşım ve meslektaşım nezle, grip, soğuk algınlığı derken, yorgan döşek serildi bile. Ben ise o soğuk kış günlerini genellikle hastalanmadan ya da gribe yakalandım diyelim, yatağa bağlı kalmadan ayakta geçiriyorum. Kışı enerjik ve sağlıklı geçirmemi ise bağışıklık sistemimin güçlü olmasına borçluyum. Neler mi yapıyorum savunma mekanizmamı güçlendirmek için?
Aslında basit ama etkili yöntemleri düzenli olarak uygulamaya özen gösteriyorum. Örneğin, hafta sonları fırsat buldukça saunada ter atıyorum. Dikkat ettiğim bir başka nokta da, bol bol hareket etmek. "Nerde hareket, orda sağlık" düşüncesinden yola çıkarak, her fırsatta yürümeyi ve dans etmeyi alışkanlık haline getirdim yıllardır. Ayrıca, işlerim ve sosyal yaşantım ne kadar yoğun olursa olsun, her gün 6-8 saat uyumaya özen gösteriyorum. En önemlisi de, soframdan C vitamininden zengin besinleri, fincanımdan ise yeşil çayı asla eksik etmiyorum! İşte kış mevsimini enerjik ve sağlıklı geçirmek isteyenlere, bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin püf noktaları!
Vitaminler sofranızda
Kış gelince genellikle ağır yiyeceklere yöneliyoruz. Oysa, kışın ihtiyacımız olan şey, biraz daha fazla enerji, vitamin ve mineral. Bunları da hamur işlerinden ve tatlılardan sağlamaya hiç gerek yok aslında. Yapmamız gereken şey, sebze ve meyve tüketimini artırmak, özellikle karnabahar, brokoli ve lahana gibi sebzelere daha fazla yer vermek. Artık hepimizin bildiği gibi, C vitamini bakterilere karşı savaşan savunma hücrelerine nüfuz ediyor ve vücudu zararlı maddeler karşı koruyor. Aynı zamanda zihinsel gerginliği ve yorgunluğu gidermekte de faydalı. Limon, portakal, greyfurt, kivi, brokoli gibi sebze ve meyveler C vitamini yönünden oldukça zengin besinler arasında yer alıyor. C vitamini gibi A vitamini de hastalıklara karşı daha dirençli olmanızı sağlıyor. Peki, yeterince E vitamini aldığınıza inanıyor musunuz? Yapılan araştırmalar, E vitamininin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyon risklerini ciddi oranda düşürdüğünü ispatlıyor. Fındık, yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllar E vitamininden zenginler. Ancak şu noktaya dikkat edin: E vitamini takviyesi alıp almamaya kendiniz karar vermemeli, mutlaka bir doktora başvurmalısınız.
Spor yapın, ama ölçülü olun!
Bağışıklık sisteminizi güçlendirmeniz için aktif olmalısınız. Bilinçli ve düzenli spora kış mevsiminde de devam edecesiniz. Üstelik, bu araştırmanın sonuçlarına bakınca hareket etmemeniz mümkün değil: Kolombiya'daki Güney Carolina Üniversitesi'nde, ortalama 48 yaşındaki 641 kişi arasında yapılan bir araştırmaya göre, daha aktif ve hareketli olanlar, grip ve soğuk algınlığı gibi kış hastalıklarına neredeyse hiç yakalanmamışlar. Özellikle temiz havada yapılan merdiven inip -çıkma, tenis, bisiklete binmek ve yüzmek gibi aktiviteler kış mevsimi boyunca sizi hastalıklara karşı koruyor. Dolayısıyla haftanın 2 günü en az 30 dakikanızı spora ayırmanızda yarar var. Ancak ağır sporların vücudunuzu savunmasız bıraktıklarını da aklınızdan çıkarmayın.
İdeal kilonuzu koruyun
Bağışıklık sisteminizin gelişmesi ve güçlü olması için yeterli ve dengeli beslenmeniz gerekiyor. Doğru beslenmenin en önemli göstergelerinden biri de, hiç kuşkusuz ki kilonuzun boya göre orantılı olması. İdeal kilonuzda olup olmadığınızı anlamanın en pratik yolu, vücut kitle indeksinizi bulmaktan geçiyor. Vücut Kitle İndeksi, vücut ağırlığının (kg), boyun karesine (m2) bölünmesiyle elde ediliyor. Örneğin vücut ağırlığınız 70 kilo, boyunuz ise 1.60 ise, VKİ hesaplaması 70/(1.60X1.60)= 27.34 kg/m şeklinde olmalı. 18.5 – 24.9 kg arasındaysanız normal, 25 – 29.9 kg arasındaysanız kilolu sayılırsınız. Bu durumda fazla kilolarınızdan doktor kontrolünde, bilinçli bir diyet ve egzersiz yardımıyla vermeniz gerekiyor.
Saunada ter atın
Adeta iliklerinize kadar işleyen sıcaklıkta, sizi tir tir titreten o dondurucu soğuklardan kurtulmanın keyfini yaşamaya ne dersiniz? Öyleyse, artık haftanın iki gününü kendinize ayırın ve saunaya gitmenin ayrıcalığını yaşayın. Araştırmalara göre düzenli olarak saunaya giden kişiler, soğuk algınlığından daha az yakınıyorlar. Uzmanlar, saunanın vücut ısısını yükselttiğini ve bunun sonucunda yüksek ateşi engellediğini belirtiyor. Öyle ki, bağışıklık sisteminiz yüksek ateşle savaşmak için hemen aktif hale geliyor. Ayrıca, vücudunuzun toksik maddelerden arınması sayesinde bağışıklık sisteminiz de yeniden eski gücüne kavuşuyor. Saunada terledikten sonra sıcak-soğuk değişimli banyoyu da ihmal etmeyin. Ancak, akut enfeksiyon, yüksek tansiyon, kalp-dolaşım hastalıkları ve varis gibi önemli rahatsızlıklarınız varsa, saunaya girmeyin. Sauna sonrasında dayanabildiğiniz derecedeki soğuklukta duş alın ve iyice kurulanın. Çünkü duş almadığınız sürede terlemeniz devam edebilir ve hastalanmanıza yol açabilir.