Kış aylarının vazgeçilmezi kiviyi soyarak faydalarının büyük kısmını çöpe attığınızı biliyor muydunuz?
Tamam, tüylü kısmını tüketin demiyoruz ancak kivideki yararlı içeriklerin pek çoğu kabuğun hemen altındaki ince katmanda bulunuyor. Bu ince katman aslında yenilebilir ve bu kısımda günlük lif ihtiyacınızın üç katı bulunuyor. Dolayısıyla yapmanız gereken kiviyi suyun altında iyice yıkamak ve soymadan havlu peçeteyle iyice ovalamak.
Soğuğa karşı kalkan
Uzmanlar soğuk algınlığı ve griple savaşın en güçlü silahının elleri yıkamak olduğunu söylüyor. Ancak halihazırda soğuk algınlığı kaptıysanız tabağınıza biraz daha fazla probiyotik eklemelisiniz. Probiyotikler, grip veya soğuk algınlığının süresini kısaltıyor, üstelik burun akıntısı gibi semptomları daha az görmenize yardımcı oluyor. Yoğurdun içerisinde potasyum, fosfor, riboflavin, iyot, çinko, A, E ve B12 vitamini bulunuyor.
Protein ağız kokusu yapar mı?
Beslenme şekli, ağız kokusuna sebep olabiliyor. Bu durum yüksek protein içerikli; kırmızı et, balık, peynir ve süt ürünleri gibi gıdalarla bakterilerin etkileşmeleri sonucunda oluşuyor. Bilim adamlarının yaptığı yeni bir çalışmada EGCG olarak bilinen antioksidan türünün fizyolojik tipte olan ağız kokusunu giderdiği saptandı. Protein ağırlıklı besleniyorsanız bu antioksidan türünü içeren yeşil çayı ağız kokusunu önlemek için bol bol tüketebilirsiniz.
30 saniye
Yapılan bir araştırmaya göre canınız abur cubur çektiğinde 30 saniye kuralını uyguladığınız zaman bu isteğinize karşı koyabiliyorsunuz. Yani biri size bir dilim frambuazlı pasta veya patatesli börek ikram ettiğinde 30 saniye boyunca parmak uçlarınızla elmacık kemiğinin olduğu bölgeye hafifçe vurabilirsiniz (göz altı kremi sürer gibi patpatlamak suretiyle). Bu sürenin sonunda canınızın abur cubur çekmediğini farkedeceksiniz. Denemeye değer, değil mi?
Formsanté Dergisi Şubat 2015 sayısı