Tüm dünyada deneysel çalışmalarına hızla devam edilen kök hücre uygulamaları tıpta çığır açacağa benziyor. Peki, bu uygulamalar önümüzdeki 10 yılda hangi aşamaya gelecek? Kök hücre şu an tedavisi mümkün olmayan hangi hastalıklara çare sunabilecek? İşte bu soruların yanıtları.
| |
FUNDA ÇATAR
Dünyada büyük bir yankı uyandıran kök hücre çalışmaları ve uygulamaları, son yıllarda hem bilim insanlarını, hem de hastaları en fazla heyecanlandıran konulardan biri. Önümüzdeki süreçte elde edilmesi planlanan sonuçların ardından kök hücre ile tedavi yöntemleri belki de bulunduğumuz yüzyılda 'tıp alanındaki en büyük buluş' olarak nitelendirilecek. Ancak uzmanlar basın yayın organlarında çıkan haberlerin aksine, bu cümleyi söylemek için henüz çok erken olduğuna dikkat çekiyorlar. Çünkü günümüzde medyada kesin bir tedavi metodu gibi sunulan kök hücre çalışmaları aslında henüz deney veya klinik araştırma safhasındalar. Bilim insanları kök hücreyle ilgili yoğun araştırmalara devam ederken, bir yandan da edindikleri bilgileri paylaşmak için belirli aralıklarla toplantılar düzenliyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği tarafından düzenlenen ve yurtiçi ile yurt dışından çok sayıda bilim insanının katıldığı 1'inci Ulusal Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Kongresi'nde de kök hücre tedavisiyle ilgili son gelişmeler ele alındı. Biz de kongreye katıldık ve uzmanlara günümüzde hematolojik kanserlerin tedavisinde kullanılan kök hücrenin önümüzdeki 10 yıl içinde başka hangi hastalıklara çare olabileceğini sorduk.
Kalp krizinin oluşturduğu hasarlar önlenebilecek
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı'nda görevli öğretim üyesi Doç. Dr. A. Rüçhan Akar, kalp ve damar hastalıklarının günümüzde bir numaralı ölüm nedeni olduğuna dikkat çekti. Uzmanlar, 2020 yılında dünyada 25 milyon kalp ve damar hastalığına bağlı ölüm gerçekleşeceğini öngörüyorlar. Kalp krizi sonrası gelişen hasarın en aza indirilmesi için ilaç tedavileri ve anjioplasti gibi tedavi yöntemleri ile pek çok yaşam kurtarılmaya devam ediyor. Koroner bypass ameliyatları da hem hayat kurtarıyor, hem de yaşam kalitesini artırıyor. Ancak kalp krizi sonrası kalp fonksiyonları bozulan hastalarda yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilendiği gibi yaşam süreleri de önemli ölçüde kısalıyor. Bu nedenle kök hücre araştırmaları kalp krizinde ve farklı nedenlerle gelişen kalp yetmezliklerinde yoğun bir şekilde sürüyor.
Diğer yandan 65 yaş üzerindeki her 5 kişiden birinin, uzuvları ilgilendiren atar damar hastası olduğu ve bu kişilerde 5 yıllık yaşam şansının yüzde 55-60 düzeylerinde olduğu belirtiliyor. Doç. Dr. Rüçhan Akar, bahsedilen kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili kök hücre araştırmalarının en önemli basamağının halen temel bilimlerle ortak olarak gerçekleştirilen araştırmalar olduğunu belirtiyor. Bu çalışmalarda farklı kök hücrelerin davranışının farklı sinyallerle nasıl değiştiği, hücrelerin onarımına nasıl katıldığı, hastalıklı organda nasıl işlevler gördüğü araştırılıyor. Halen hangi tip kök hücrenin hangi hastalıkta daha faydalı olacağı, hangi yoldan kalp gibi hedef organlara ulaştırılması gerektiği, insanda uygulandığında hedef organda bu hücreleri nasıl bir sonuç beklediği bilinmiyor. Bu hücreleri daha iyi tanımaya yönelik olarak hayvanlar ve bitkiler üzerinde yoğun çalışmalar devam ederken, insanlar üzerindeki klinik çalışmalar da sürüyor. Ülkemizde de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi dışında pek çok bilim insanı da araştırmalarını yoğun olarak sürdürüyor.
Örneğin İzmir Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr Mustafa Özbaran ve ekibi, İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yılmaz Nişancı ve ekibi, bu konuda Türkiye'de pek çok ilke imza atmış durumdalar. Kalp ve damar hastalıkları üzerine yürütülen kök hücre çalışmalarında önümüzdeki 10 yıl içinde kalp krizinin oluşturduğu hasarları önlemek gibi çok önemli gelişmeler kaydedileceği tahmin ediliyor.
Haberin devamı 2009 Nisan sayımızda…