Makyajla uyumak, tırnaklarını yemek, ayakta atıştırmak gibi herkesin aslında zararlı olduğunu bildiği alışkanlıkları vardır. Bazı alışkanlıklarımız çok inatçı olsa da bazılarından küçük bir çabayla kurtulmak mümkün.
Felaket haberleri bağımlısısın
Dünyanın dört bir yanından kötü haberler akarken kendinizi bu haberlerle ilgili her ayrıntıyı okurken bulabilirsiniz. Bunun için kullanılan yeni bir kelime bile var; “doomscrolling”. Felaket kaydırması, felaket sörfü olarak çevirebileceğimiz bu kelime 2020 yılında pandeminin en şiddetli günlerinde ortaya çıktı.
Doomscrolling, bir kişinin sosyal medya ve haber sitelerinde aktif olarak üzücü içerikler araması olarak tanımlanıyor. Uzmanlar arkasında yatan sebebin, kişinin etrafındaki tehlikelerden kendini korumak için ihtiyacı olduğunu düşündüğü bilgilere erişme çabası olduğunu söylüyor. Çünkü beynimiz tehdit olarak algıladığımız şeyler hakkında bilgi aramak üzere programlanmış.
Ancak çevrimiçi ortamda olumsuz ve kaygı uyandıran içeriklerde gezinerek uzun süre bu olumsuzluklara maruz kalmak tam da tahmin ettiğiniz gibi oldukça sağlıksız.
Sürekli olarak rahatsız edici haberler almak bir endişe döngüsünü başlatabiliyor. Zaten yeterince stres altındayken bu ruh halimizi iyice kötüleştirebilir, umutsuzluğa yol açabilir ve nihayetinde uykumuzu da etkileyebilir. Uyku eksikliği, kaygıyı daha da yoğunlaştırabilir ve birbirini tetikleyen genel sağlığımızı etkileyen bir döngünün içine sıkışabiliriz.
Düzeltme
İlk akla gelen çözüm kaydırmayı bırakmak elbette ancak bu hem en basit hem de en zorlu yol. Öncelikle bu alışkanlığın bir sorun olduğunu bilmek, sizin böyle bir alışkanlığınız olduğunu kabul etmek çözüme ulaşma noktasında en önemli adım olarak kabul ediliyor.
Uzmanlar, felaket sörfü yaptığınızda ekranı kapatıp bir dakikanızı nasıl hissettiğinizi gözden geçirmeye ayırın diyor; bu bilgiler işinize yaradı mı, bu bilgiye sahip olmak sizi daha güçlü mü hissettiriyor yoksa daha endişeli ve umutsuz musunuz?
Bu alışkanlığın önüne geçmeye yardımcı olabilecek bir diğer yol çevrimiçi geçirilen süreyi kısıtlamak. Haber akışınızı kontrol ederken günün belirli bir saatini seçmek, uygulamaları açmadan önce bir zamanlayıcı ayarlamak ve sosyal medyayı sınırlayan bir uygulama kullanmak size yardımcı olabilir.
Bir konuyla ilgili, örneğin doğal afet ya da hayvan hakları ihlalleri gibi derin endişe ve üzüntü duyuyorsanız belki de daha aktif olmak, kontrolü ele almak işe yarayabilir. Örneğin felaketten etkilenen insanlara ya da hayvanlara yardım eden gruplara katılabilirsiniz.
Son olarak takip ettiğiniz kişiler konusunda seçici olun. Bilgilendirici, ilham verici olmayan, size bir şey katmayan hesapları takibi bırakarak temizliğe başlayabilirsiniz.
İdrarını tutuyorsun
Mesanenizden gelen sinyalleri yok sayıp tuvalete gitmeyi ertelemeyi bir alışkanlık haline getirdiyseniz, umumi tuvalete gitmekten hoşlanmadığınız, sık sık yolculuk yapmak zorunda olduğunuz ya da başınızı kaşıyacak vaktiniz olmadığı için sürekli idrarınızı tutuyorsanız size söyleyeceklerimiz var.
İdrarı uzun süreler tutmak mesanede bekleyen idrarın bakteri üretmesine ve nihayetinde idrar yolu enfeksiyonlarına neden olabiliyor. İdrarı boşaltmak istilacı mikropları dışarı doğru püskürtüp enfeksiyon riskini azaltırken idrarı içeride tutmak bakterilerin idrar yoluna girmesine neden oluyor. Bu yüzden seksten sonra tuvalete çıkma tavsiyesi bir efsane değil. İlişki sırasında bazı bakterilerin üretraya girmesi idrar yolu enfeksiyonuna neden olabiliyor. Cinsel ilişkiden sonra işemekse idrar yolu enfeksiyonuna yakalanma riskini sınırlayabiliyor. Çünkü idrar bakterileri uzaklaştırıyor ve idrar yolunun dışında tutuyor.
İdrar yolu enfeksiyonları tedavi edilmediğinde böbreklere doğru ilerleyebiliyor. Çok sık idrar tutmak zamanla mesane kaslarını zorlayıp zayıflatabiliyor. Bu da kasların idrarı boşaltmak için yeterli gücü üretememesine neden oluyor. Sonuç olarak tuvalete gittiğinizde idrarı tamamen boşaltmakta zorlanıyorsunuz ve bir kısır döngüye giriyorsunuz; daha fazla idrar kalıntısı daha fazla enfeksiyon… Zayıflayan mesane kasları idrar yapmada güçlüğün yanı sıra idrar kaçırma gibi problemlere de yol açıyor.
Düzeltme
Tüm bu idrar yolu enfeksiyonları, mesane kaslarının zayıflaması sonucu oluşabilecek sağlık sorunlarını önleme noktasında yapılacak şey oldukça basit; geldiğinde gidin! Vücudunuzun ihtiyacı olduğunda boşaltmak toksinlerle dolu idrarı içeride tutmaktan iyidir. Eğer umumi tuvaletlerle ilgili sorun yaşıyorsanız yanınıza dezenfekte edici mendil alabilirsiniz, tek kullanımlık klozet örtüsü taşıyabilirsiniz.
Televizyon karşısında uyuyorsun
Televizyon bazen yetişkinler için masal görevi görebiliyor, bir dizinin tekrarını izlerken günün yorgunluğu ile kolayca uykuya dalınabiliyor. Bu sizin için başka türlü uyuyamadığınız bir alışkanlığa dönüştüyse önlem alın, çünkü televizyon karşısında uyuyakalmak aslında zararsız değil.
Televizyondan gelen ses ve ışık beynimizin olması gerekenden daha fazla tetikte tutabilir, derin uykuyu bozabilir ve önerilen yedi, sekiz saat uykuyu almamızın önüne geçebilir. Ayrıca televizyondan yayılan mavi ışığın sirkadiyen ritmi bozmak, uykuyu destekleyen bir hormon olan melatonin üretimini yavaşlatmak, uyku kalitesini ve süresini kısaltmak gibi yan etkileri olduğu gösteriliyor.
Düzeltme
Birçok uyku uzmanı yatmadan birkaç saat önce mavi ışık kaynaklarının kapatılmasını öneriyor. Yani aslında ideal olan yorganın altına girmeden çok daha önce televizyon izlemeyi bırakıp kitap okumaya, sakinleştirici müzikler dinlemeye ya da başka hobileriniz varsa onlara yönelmek. Ancak bu mümkün değilse, alışkanlığınızdan kurtulmak pek de kolay değilse televizyon izlemek yerine podcast dinlemek bir alternatif olabilir. Zamanlayıcı ayarlayarak yatağınızda ilginizi çeken bir konuyu dinlerken uykuya dalabilirsiniz.
Ayakta yemek yiyorsun
Eğer oturmaya vaktiniz yoksa yemeği de aceleye getireceksiniz demektir. Bu da sindirim sistemi için hiç de iyi bir alışkanlık değil. Lokmaları hızla yutmak yemek borusunda spazmlara ve keyfinizi kaçıracak mide ekşimesine neden olabilir. Bu durumlarda mideniz işlevini yerine getirmekte zorlanır.
Düzeltme
Oturarak yemek yemek için zaman yaratın. Ancak bunu yaparken televizyonun karşısında yemek yemek gibi bir yanlışa düşmeyin. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, televizyon karşısında yemeyi alışkanlık haline getirenlerin ortalamanın 137 kalori üzerinde aldıkları ortaya çıkmış.
Gereksiz yere büyük tampon kullanıyorsun
Büyük boy tampon kullanıyorsunuz, çünkü daha uzun süre dayanacaklarını, böylelikle durmadan değiştirmek zorunda kalmayacağınızı düşünüyorsunuz… Ancak büyük boy, maksimum emici tamponları kanamanın az olduğu günlerde ya da “ya kanamam olursa” diye kullandığınızda bu vajinanızın doğal dengesinin bozulmasına neden olur. Doğal dengesi bozulan vajinanın enfeksiyon riski artar.
Düzeltme
Adet kanamanızın az olduğu ilk ve son günlerde tampon yerine hijyenik ped kullanın. Adet kanamanız için yeterli olacak en küçük boy tamponu seçin. Her üç saatte bir mutlaka tamponunuzu değiştirin. Uzmanlar geceleri de tampon yerine ped kullanmayı salık veriyor. Ayrıca tamponu yerleştirmeden önce ve sonra ellerinizi sabun ile iyice yıkayın. Araştırmalar, yanlış tampon kullanımının “toksik şok sendromu” adı verilen ve ölümcül olabilen bir bakteriyel enfeksiyona yol açabildiğini ortaya koyuyor. (Her ne kadar ender görülen bir durum olsa da siz yine de güvenli olan yoldan şaşmayın ve tamponu kuralına göre kullanın.)
Yanlış ayakkabı giyiyorsun
Spor ayakkabılarını sadece nasıl göründüklerine, rengine ya da bu günlerde ne kadar moda olduğuna göre seçiyorsan bir kez daha düşün. Yapılan spora uygun seçilmiş bir çift spor ayakkabı, hem ayakların biyomekaniğini koruyucu hem de performansı artırıcı özellikler taşır. Farklı sporlar için farklı ayakkabıların üretilmiş olmasının nedeni ayağı, yapılan hareketlerin gerektirdiği en doğal hale sokmak.
Bu yüzden yanlış ayakkabı seçimi sizi spor sırasında yaralanmalara açık hale getirebilir. Örneğin kuvvet antrenmanı sırasında yüksek yastıklama özelliğine sahip koşu ayakkabıları giymek squat, lunge yaparken ya da ağırlık kaldırırken yere sağlam, sabit bir şekilde basmanızı engelleyebilir. Ya da pilometri gibi yüksek darbeli egzersizler sırasında minimalist bir ayakkabı giymek darbeyi emecek yastıklı bir taban olmadığından ayaklarda ve bacaklarda yaralanmalara davetiye çıkarabilir.
Düzeltme
Ayakkabılarınızın yaptığınız aktivite ile uyumlu olduğundan emin olun. Genel olarak konuşursak güç gerektiren aktiviteler için sağlam, tabanı düz bir ayakkabı; koşu gibi aktivitelerde ise iyi bir yastıklamaya sahip ayakkabıları seçin. Ayakkabı seçiminde hangi spora uygun olduğu kadar ayaklarınıza tam oturması da önem taşıyor. Çok bol bir ayakkabı yeterince stabilite sağlamayabilir, bu da bir hareket sırasında kaymanıza ve nihayetinde yaralanmanıza neden olabilir. Çok sıkı bir ayakkabı ise hareket sırasında ayaklarınızı sıkıştırabilir, atlayıp zıplarken ağrıdan kurtulmak için fark etmeden hareketi kompanse etmek için vücudunuzda başka bir yere yüklenirsiniz. Bu da yine yaralanmalara, ağrılara neden olabilir.
Doğru ayakkabılarla buluşmak için; ayak yapınızı bilin. Ayak kavisi hem basış şeklinizi etkiler hem de ayak ve bacaklarınızda oluşabilecek sıkıntıları belirler. Doğru ayakkabı bu potansiyel sıkıntıları ortadan kaldırabilir. Bir diğer nokta da ayak basışı tipiniz (pronasyon). Genel olarak ağır içe basma (yüksek pronasyon), normal içe basma (pronasyon) ve dışa basma (süpinasyon) olarak üç farklı tip bulunuyor. Uzun zamandır kullandığınız ayakkabının altından nasıl bir basışınız olduğunu bulabilirsiniz.
Doğru soruları sorup sizi anlayabilecek satış danışmanlarının bulunduğu, konusunda uzmanlaşmış yerlerden alışveriş yapın.
Formsante Şubat-Mart 2025 sayısından
Hazırlayan: Aytaç Özkardaş Gozzi