Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserini Prof. Dr. Mustafa Iraz ile birlikte yakından inceledik. Meme kanserinin belirtileri nelerdir? Meme kanseri çeşitleri nelerdir? Meme kanserinde kaç tedavi yöntemi vardır? Meme kanserinde fitoterapi uygulaması nedir?
Meme kanseri tedavisinde bitkisel kökenli destek ürünlerinin kullanımı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Mustafa Iraz, fitoterapinin insan tabiatına en uygun tedavi seçeneği olduğunu ve aynı zamanda fitoterapinin modern tıpta kullanılan ilaçların da kökenini oluşturduğunu belirtti.
Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserlerinin modern tıbbi yaklaşım olarak bilinen cerrahi, kemoterapi, hormon tedavisi ve radyoterapi gibi yöntemlerle birlikte ve/veya gerektiğinde tek başına fitoterapinin de rahatlıkla ve güvenle kullanılabileceğini belirten Prof. Dr. Mustafa Iraz, meme kanseri ve destek tedavileri hakkında bilgiler paylaştı.
MEME KANSERİNİN BELİRTİLERİ
- Memede yumru veya hassasiyet
- Cilt tahrişi ve çukurlaşma
- Meme başında akıntı veya ağrı
- Kabuklanma
- Ülserleşme
- Çekilme
Meme kanserinin en erken belirtisi, kişinin kendisi veya doktor tarafından hissedilmeden önce bir mamografide ortaya çıkan bir anormalliktir. Meme kanseri fiziksel belirtilerin ve semptomlar oluşturacak kadar büyüdüğünde: memede yumru veya hassasiyet; cilt tahrişi veya çukurlaşma; ve meme başında akıntı ve/veya ağrı, kabuklanma, ülserleşme tarzı yara veya çekilme görülebilir. Meme kanserinde ağrı olabilir ancak ilginç olarak genellikle meme kanserinin ilk belirtisi değildir. Memelerde ağrı genellikle iyi huylu kanser dışı durumlardan kaynaklanır.
Mamografi, özellikle erken teşhis aracı olarak değerlidir, çünkü fiziksel semptomlar gelişmeden önce meme kanserini erken bir aşamada tanımlayabilir. Çalışmalar erken teşhisin hayat kurtardığını ve tedavi seçeneklerini artırdığını göstermiştir. Meme kanserine bağlı ölümlerdeki azalma, büyük ölçüde tarama mamografisi ve farkındalık eğitiminin düzenli kullanımına bağlanmıştır. Uzmanlar 40 yaş ve üstü kadınların kendi kendilerini ayda bir muayene etmesini isterken, yılda bir de doktor muayenesi ve mamografi taramasını yaptırmasını önermektedir. Ailesinde meme kanseri öyküsü bulunanların bu taramalara yirmi yaşından itibaren başlamaları önerilmektedir.
Tümör veya kitlelerin boyutu ve yeri; cilt değişiklikleri (inflamasyon, ülserasyon, çukurlaşma, uydu nodülleri, eritem [kızarıklık)), tümörün deri veya göğüs kaslarına yapışıklığı, karşı meme tutulumu, akıntı, ele gelen koltuk altı ve boyun bölgesi lenf bezleri incelenmelidir.
Mamografi meme kanserinde tek başına yeterli bir değerlendirme sağlamaz. Kesin tanı için tüm şüpheli kitlelerden biyopsi yapılmalıdır.
MEME KANSERİ ÇEŞİTLERİ
Meme kanseri çeşitleri şunlardır:
- İnvaziv duktal karsinom
- İnflamatuar meme kanseri
- Medüller karsinom
- Müsinöz karsinom
- Meme ucunun Paget hastalığı
- Tubüler karsinom
- Sarkomlar ve lenfomalar
Meme kanserinin yüzde doksanı, süt salgılayan bezi ve süt kanallarının epitel hücrelerinden kaynaklanan adenokarsinomlardır. Bu geniş kategori içinde büyük bir çeşitlilik vardır. Meme kanserlerinde yaklaşık 30 farklı adenokarsinom alt tipi vardır. En yaygın meme kanseri alt türü, süt bezi kanalından köken alan invaziv duktal karsinom’dur. Süt kanalından başlayıp tedavi edilmezse meme dokusu ve tüm vücuda yayılabilir.
Meme loblarında veya lobüllerde başlayan kansere lobüler karsinom denir ve her iki memede de bulunması daha olasıdır.
Daha aza görülen meme kanseri türleri: İnflamatuar meme kanseri, Medüller karsinom, Müsinöz karsinom, Meme ucunun Paget hastalığı (süt kanallarından kaynaklanır ve meme uçlarının veya areola derisine yayılır), Tubüler karsinom, sarkomlar ve lenfomalar gibi alt tiplerdir.
MEME KANSERİ TEDAVİSİ
Güncel tıbbi yaklaşımda, meme kanserinin cerrahi tedavisi tümör küçük olduğunda ve metastaz yapmadan önce tercih edilir. İleri aşamalarda hastanın durumuna göre meme kanseri tedavisi, tümörün ameliyatla çıkarılması veya radyasyon tedavisi ile tümörün tahrip edilmesi ile başlar. Cerrahiye sıklıkla bir tür adjuvan (yardımcı) tedavi eşlik eder – radyoterapi, kemoterapi, hormonal terapi, immünoterapi ve diğer terapiler.
KEMOTERAPİ
Kemoterapi temel olarak medikal onkologlar tarafından uygulanan kimyasal ilaçlarla yapılan tedavilerdir. Faydaları yanında bir çok zararlı etkilerinde bulunmaktadır… Kemoterapi belirli rejimler (birkaç ilacın birlikte uygulanması) ve kürler (belirli aralıklarla yapılan uygulamalar) halinde uygulanır.
HORMONAL TERAPİ
Hormonal tedavi, meme kanserinin büyümesini, yayılmasını veya tekrarlanmasını önlemek için kullanılır. Tümör dokusu örneği üzerinde yapılan bir patoloji testi, kanserin östrojen ve progesteron reseptörlerinin olup olmadığını ortaya koyar. Östrojen reseptörleri varsa, östrojen-reseptör pozitif; değilse östrojen negatif olduğu söylenir. Aynı şey progesteron reseptörleri için de geçerlidir.
Bir tümörün östrojen pozitif veya progesteron pozitif olduğu söylenirse, tümörün büyümesi için hastanın bu hormonlarına bağlı olduğu anlamına gelir. Hormon pozitif olan hastaların tedavisinde bu hormonların reseptörlerini bloke eden ilaçlar kullanılır.
İMMÜNOTERAPİ
Vücudun bağışıklık sistemi, kanser de dahil olmak üzere çeşitli hastalıklara karşı doğal bir savunmadır. Ayrıca vücudu enfeksiyonlara ve kanser tedavisinin diğer yan etkilerine karşı da korur. Güçlü bir bağışıklık sistemi sağlıklı hücreler ve kanser hücreleri arasındaki farkı tespit eder. Bağışıklık sistemi immünoterapiler ile güçlendirilebilir ve geliştirilebilir. Bu tedaviler vücudun enfeksiyonlar ve kanserle savaşma yeteneğini onarmak, uyarmak veya arttırmak için tasarlanmıştır.
MEME KANSERİNDE FİTOTERAPİ UYGULAMASI
Fitoterapi modern tıpta kullanılan birçok ilacın kökenini oluşturmaktadır. Bitkiler içindeki bazı aktif antikanser özellikli bileşikler insanlarda kanser hücrelerinin ölümünü hızlandırmaktadır. Diğer yandan bitkiler içindeki bazı maddeler insanda bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücreleri ile mücadeleyi güçlendirmektedir. Bu aktif maddelerin çoğu bitkilerden saf olarak izole edildiklerinde beklenen etkiyi gösteremezken yan etkileri de ciddi oranda artmaktadır. Çünkü, saflaştırma ile bitkilerin sahip olduğu adjuvan (yardımcı) materyaller de uzaklaştırılmaktadır. Adjuvanların ortamdan uzaklaşması bitkiler içindeki antikanser aktif maddelerin etkinliğini azaltmaktadır.
Meme kanserinin tedavisinde de kullanılabilecek bir çok fitoterapi ürünü mevcuttur. Bu ürünleri eğitimli kişiler tarafından uygun şekilde seçilerek kullanılmaları durumunda yan etkileri yok denecek kadar azdır. Bitkilerin gelişi güzel kullanılmaları durumunda ise hastalara zarar verme potansiyelleri vardır.
Birçok kanser türünde olduğu gibi meme kanserinde de mevcut tıbbi tedavilerin başarı oranı düşüktür. Bu nedenle meme kanseri bayanlarda hem en sık görülen hem de en sık ölüme neden olan kanserler arasındadır.
Prof. Dr. Mustafa Iraz bütün dünyada kemoterapiye olan güvenin azaldığını ve hastaların farklı tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyduklarını belirtmektedir. Prof. Dr. Mustafa Iraz takip ettiği meme kanserli hastalarda fitoterapi katkısıyla tamamen iyileşen veya ilerlemesi duran birçok hastanın olduğunu belirtmektedir. Ayrıca, fitoterapi alan hastalarda herhangi bir yan etki oluşmadığı gibi birlikte kullanılmaları durumunda kemoterapinin yan etkilerinin de azaldığını söylemektedir.
Prof. Dr. Mustafa Iraz kanser gelişmesinde ve tedavisinde eser element ihtiyacının önemli rol oynadığını ama modern tıbbın bu detayları gözden kaçırdığını ifade etmektedir. “Kanser hücrelerinin olgunlaşamamasının temel nedeni eser element eksikliği olabilir” diyen Dr. Iraz kanser hastalarında bazı kritik eser elementlerin mutlaka karşılanması gerektiğini söylemektedir.
Prof. Dr. Iraz, her kanser hastasının fitoterapi seçeneğinin denemesinin faydasına olacağını belirtmektedir.
MEME KANSERİNDE YAYILIM (metastaz) ALANLARI
Lenfatik Yayılma: aynı taraf koltuk altı lenf bezleri dışında köprücük kemiğinin üstüne ve boyun bölgesi lenf düğümlerine, karşı meme bölgesi ve karşı koltuk altı lenf bezlerine sık yayılım göstermektedir.
Kan damarları aracılığıyla en sık kemik, karaciğer, beyin ve akciğerlere metastaz yapmaktadır.
TÜMÖR BELİRTEÇLERİ (markırları)
Meme kanseri tarama, tanı ve takibinde kullanılan bir çok tümör markırı vardır. Biyopsi örneklerinde östrojen ve progesteron reseptörlerinin varlığının gösterilmesi hormon tedavisi ve yapılabilecek cerrahi tedaviler açısından önemlidir. Kan testlerinde ise çoğunlukla Ca 15-3 ve CEA (Karsinoembriyonik Antijen) takibi yapılmaktadır. Kandaki markırların yüksek seviyeleri iyileşmemiş veya tekrarlayan metastatik karsinomu gösterir. Aynı zamanda bu markırların takibi hastanın tedaviye olumlu cevap verip vermediğini anlamak için de önemlidir.
MEME KANSERİNİN GÖRÜLME SIKLIĞI
Meme kanserinin görülme sıklığı ülkelere ve beslenme alışkanlıklarına göre değişmektedir. Japonya’da meme kanseri sıklığı düşük iken Amerika Birleşik Devletleri’nde çok daha yüksektir. Amerika’da kadınlardaki her üç kanser tanısından biri meme kanseridir. Dolayısıyla ABD’de kadınlarda en sık görülen kanser türü meme kanseridir. Türkiye’de de durum benzerdir.
Meme kanseri az da olsa erkeklerde de görülebilir
Meme kanserinin görülme sıklığı 40 yaşından sonra artar. Saldırgan meme kanserlerinin %80’i 50 yaşın üzerindeki kadınlarda görülür. Meme kanserinde erken dönemde konulan tanıların artması temel olarak mamografi taramalarının artmasıdır. Bu durum erken tanı ve fitoterapiyle birlikte tedavi edilebilme ihtimalini de artırmaktadır. Meme kanserinin fitoterapi ile birlikte yapılan başarılı tedavileri kadınlarda en sık görülen kanser türü olmasına rağmen ölüm oranlarını azaltmaktadır. Bu olumlu gelişmede fitoterapinin güvenli tedavi seçeneği sunuyor olmasının da katkısı vardır.
MEME KANSERİNDE TEDAVİ NASIL PLANLANIYOR?
RİSK FAKTÖRLERİ
Meme kanserlerinin çoğu östrojen ve progesteron gibi cinsiyet hormonlarına bağımlıdır ve kadının hayatındaki bazı üreme sistemi değişiklikleriyle ilişkilendirilmesidir. Bu nedenle, meme kanserleri menapoz, gebelik ve emzirme ile yakından ilişkilidir.
Tüm meme kanserlerinin yaklaşık% 5-10’unun genetik yatkınlıkla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Nüfusun küçük bir yüzdesinde bulunan BRCA1 ve BRCA2 genetik duyarlılığını tanımlamak için moleküler testler mevcuttur. Bu nedenle ailesinde meme kanseri olan bayanların erken tanı amacıyla gerekli taramaları yaptırmaları tedavi başarısını artıracaktır.
Meme kanseri riski yaşla birlikte artar. Yaşam boyu risk yaklaşık 8’de 1’dir. Yani her 8 kadından biri ömrünün bir bölümünde meme kanseri ile karşılaşmaktadır. 50 yaşından sonra risk önemli ölçüde artar. Ailesinde meme kanseri öyküsü olan ve biyopsi ile doğrulanmış atipik hiperplazi, artmış meme yoğunluğu, uzun bir adet öyküsü olan kadınlarda risk daha yüksektir. Erken yaşta başlayan ve ileri yaşlara kadar devam eden adetler, menopozdan sonra aşırı kilo, hiç çocuk sahibi olmayan veya geç çocuğu olanlar, alkollü içecekler tüketen, oral kontraseptif kullananlarda meme kanseri riski artmaktadır.
Meme kanserinin diyet ile ilişkisi kesin olarak belirlenmemesine rağmen, özellikle doymuş yağlardan zengin beslenme ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Güçlü fiziksel aktivite ve sağlıklı bir vücut ağırlığının korunması meme kanseri riskini azaltmaktadır. Bilimsel veriler östrojen reseptör blokörü tamoksifenin meme kanseri riskini azalttığını göstermektedir. Tamoksifen ayrıca hormon duyarlı meme kanserlerinin tedavisinde de kullanılmaktadır.
Bayanlarda besinlerle birlikte alının mineral ve eser elementlerin yetersiz alınmasının da meme kanseri ile ilişkili olduğunu düşündüren bilimsel veriler mevcuttur. Meme kanserinden korunmak için özellikle demir, magnezyum, çinko, selenyum, iyot, krom, bakır gibi elementlerin yeterince alınması önemlidir.
MEME KANSERİNE KARŞI HAREKETE GEÇMEK İÇİN 8 ÖNERİ *
Meme kanserli hastalarda bitkisel tedaviler cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavileri ile birlikte kullanılabilir mi?
Prof. Dr. Iraz fitoterapinin modern tıbbi yöntemlerle birlikte güvenle kullanılabileceğini belirtti. Ancak bu uygulamanın eğitimli kişiler tarafından yapılması gerektiği uyarısını da yaptı. Çünkü, gelişi güzel fitoterapi uygulamasının fayda yerine zarar da verebileceğini bildirdi.
Meme kanserli hastalarda fitoterapi ve diğer destek tedavileri ne zaman başlanmalıdır?
Fitoterapi gibi destek tedavileri kanserin bütün evrelerinde kullanılabilir. Ne kadar erken başlanırsa fayda da o kadar iyi olacaktır. Hatta fitoterapi ürünleri risk grubundaki bayanlarda kanser tanısı almadan da kullanılabilir.
Evre 4 meme kanserli hastalar fitoterapi alabilirler mi?
Evre 4 olup fitoterapi ile iyileşen hastalarımız var. Bu nedenle her kanser hastası fitoterapi seçeneğini denemelidir.