Kanser olduğunu öğrenen insan hemen ölüp kurtulmak mı, yoksa savaşmak mı ister? Meme kanserinin üstesinden inanç ve azimleri sayesinde gelmiş iki hasta “önce hayata bağlanmalı ve direnmeyi öğrenmeli” diyor. Bu görüşü doktorlar da destekliyor ve önemli bir şeyin de altını çiziyor “hastalığı erken teşhis etmek ve doğru tedaviyi uygulamak”
| |
Bu sözler iki çocuk annesi, 38 yaşındaki Birgün Kaya'ya ait. Meme kanserine yakalandığını öğrendiğinde kendini yaşamla ölüm arasında sıkışıp kalmış gibi hissettiğini söylüyor Kaya. Bu tür hikayeleri hep başkalarından dinlediğimiz için mi, yoksa kendimize konduramadığımızdan mı, hep hastalıklar bizim başımıza gelmeyecek zannederiz. Yanılırız oysa. Ansızın hiç istemediğimiz bir gerçekle karşılaşınca da aynı soruyu sorarız: "Neden ben?"
Birgün Kaya, memesindeki kitleyi kendi fark etmiş. Bakın bu süreci nasıl anlatıyor genç kadın: "İki gece üst üste yüzükoyun yatarken sağ mememde ağrı hissettim. Mememi kontrol ettiğimde kitleyi fark ettim ve hemen bir genel cerrahi uzmanına başvurdum. Doktor muayene sonrasında benden mamografi ile ultrason çektirmemi istedi. Görüntüleme merkezindeki bir yetkiliye sonuçları sorduğumda, "Bu konuda yorum yapamam ama sizin yerinizde olsam eve gitmem, hemen bir hastaneye başvururdum" dedi. İşte bu sözler üzerine kötü bir şey olduğunu anladım…"
| |
HER YIL İÇİN BİR KİTAP…
"… Bahar daha yeni vurmuştu mayısın dallarına… / Gün daha yeni avuçlarımı ısıtıyordu…/ Daha yeşile alışamamıştım… Ve sıcaklığına günün…/ Ben seni beklemiyordum.. / Öyle güzel günler gelecekti ki / Kar, yağmur ve bahar/ Hani dallara kiraz bastı derler ya / Bana bahar basacaktı / Sen nereden çıktın? / Ben seni beklemiyordum… Bir mayıs sabahı yazıldı bu dizeler. Uğur Alpözen Yenseni bir yandan da terlerini siliyordu bu şiiri yazarken. Arabanın içindeydi. Az sonra hayat arkadaşı kontağı çalıştıracak ve yine hastanenin yolu tutulacaktı. Aslında güneşin sıcaklığını kucaklamak istediği bu gün, doktorlar kucaklayacaklardı onu… Çünkü Uğur Alpözen Yenseni meme kanseriydi. Başvurduğu doktorlardan birine göre sadece 7-8 yıl ömrü kalmıştı. İçinden geçenleri kağıda dökünce de birbirinden güzel şiirler yazmaya başladı. Direndi ölüme. "Öleceksin" diyenlere inat, yaşadığı her yıl için bir kitap yazıyor şimdi…
Sorsalar "ev hanımıyım" diyordu. Evde değildi aslında. O hayatın tam içindeydi: "Ben düzenli olarak spor yapan çok aktif biriydim. Hayır kurumlarında, derneklerde çalışıyordum, yazıyordum, çiziyordum. Öyle bir an geldi ki artık sabahları kalktığım zaman mutsuz uyanmaya başlamıştım. O kadar spor yapan, kilometrelerce yürüyen ben evden 200 metre uzaklaştığımda bitap düşüyordum. Bu sıkıntılarımı doktorlara anlattığımda, bana menopoza girdiğimi söylüyorlardı…