Diğer
    Ana SayfaBeslenme & DiyetMetabolizmanızı kışa hazırlayın

    Metabolizmanızı kışa hazırlayın

    -

    Kışa adım adım yaklaşırken hem fit olmak hem de havalar soğurken hastalıklarla uğraşmamak için dengeli beslenmeden vazgeçmememiz gerekiyor.

     

     

     

    - Advertisement -

     

     

     

    Sağlıklı beslenmeyi çoğunlukla kilo vermek ile özdeşleştirdiğimiz için yaz ayları aslında çoğumuz için bahar ile kış arasında bir geçiş dönemi oluyor. Baharda kendimizi iyice sıkıyor ve yaza ideal ya da ideale yakın kilolarla giriyoruz. Yaz geldiğinde ise bazen gevşiyoruz, bazen kontrollü davranıyoruz ve ardından sonbahar geliyor. İşte o zaman işler biraz değişiyor çünkü havalar serinledikçe ve günler kısaldıkça kendimizi her anlamda bırakıveriyoruz. Özel Avusturya Sen Jorj Hastanesi’nden Diyetisyen Sema Mamak ile metabolizmamızı nasıl ele alacağımızı, hem kilo verip hem nasıl sağlıklı kalacağımızı konuştuk.

    Dyt. Sema Mamak, mevsim değişiklikleri deyince vücudumuzdaki en büyük etkinin bağışıklık sistemi üzerinden olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: “Mevsim geçişi yazdan kışa geçilen dönem ise bu daha çok önem taşıyor. Yazın sebze ve meyve çeşitliliği sayesinde farkına varmadan bol vitamin ve mineral alıyoruz. Vücut, çoğu depolanmayan vitaminlerin gerekli miktarını kullanıyor, fazlasını ise atıyor. Güneşi daha fazla görmemiz ve havanın da sıcak olması sayesinde bağışıklık sistemimiz de yazın iyi gidiyor. Ancak kışa doğru güneşin alçalması, havanın serinlemesi ve besinlerin değişmesi sonucunda bağışıklık sistemi zayıflıyor. Özellikle çocuklar, hamileler ve yaşlılarda bunun etkisi daha hızlı görülüyor. İşte bu aşamada öncelikle vitamin ve minerallerin üzerinde durmak gerekiyor.” Dyt. Mamak, yazın bol su içmeye daha çok istekliyken kışın bundan da vazgeçildiğini ve hareketin de azaldığının altını çiziyor.

     

    Ne yapmalıyız? 

    Sonbaharla birlikte gribal enfeksiyonlarda artış olması nedeniyle öncelikle bağışıklık sisteminin dostu vitamin ve minerallerin üzerinde durmak gerekiyor. A Vitamini için başta havuç olmak üzere turuncu gıdalar, C Vitamini için de turunçgiller ve koyu yeşil yapraklı sebzeleri her gün üç-beş porsiyon tüketmek öneriliyor. D vitamini için sonbahar ve kış aylarında da güneş yüzünü gösterdiğinde mutlaka en az 10-15 dakika güneşlenmek önem taşıyor. Kışın su tüketiminin ve egzersizin azalması özellikle kadınların derdi olan kabızlığı tetikliyor. Bunun için de lif ve probiyotik içeriği yüksek olan besinleri tüketmek gerekiyor. Kışın su tüketiminin azalmasına izin vermemek ve günlük tüketimi takip etmek de yapılması gerekenler arasında… Hava serinledikçe kahve ve çay içmeye yönelsek de bunları günlük su miktarına katmamak, su içmek için susamayı beklememek gerekiyor.

    Kışa doğru sebze seçenekleri azalsa da var olan seçenekler aslında bu aylarda ihtiyacımız olan her türlü vitamin ve minerali barındırıyor, ancak Dyt. Sema Mamak bunların pişirme şeklinin çok önemli olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Sebzelerin kızartılmasını ya da kuruturcasına fırınlanmasını önermiyoruz. Vitamin ve mineral kaybını önlemek için nasıl pişirdiğiniz kadar kullandığınız yağdan bıçağa, tahtadan metale her şey çok önemli. Koyu yapraklı sebzeler metalle temas ettiği, çok küçük parçalar halinde doğrandığı, çok fazla piştiği ya da suda haşlandığı zaman değerini kaybediyor. Dolapta uzun süre bekleyen koyu yeşiller, burada da vitamin kaybediyor. Bu nedenle elle parçalanmaları, çiğ ya da az pişirilerek hızlı tüketilmeleri gerekiyor.”

     

    Kefir mucize gibi

    İçerisinde çok fazla probiyotik bakteri bulunuyor ve bunlar sadece sindirim sistemini hızlandırmakla kalmıyor, tokluk hissi veriyor, kan şekerini dengeliyor, bağırsak kanserini önleyici etki yapıyor. Tatlandırıcı ve aroma kullanılan kefirler yerine evde üretilen kefirin içine taze meyve katabilir ve kefiri bir ara öğün yapabilirsiniz.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz