Diğer
    Ana SayfaPsikolojiModern çağın teknolojik köleliği: Phubbing nedir, neden olur?

    Modern çağın teknolojik köleliği: Phubbing nedir, neden olur?

    -

    Evde, okulda, metroda, sinemada, alışverişte ya da yemekte… Yüzüne ekran ışığı yansıyanların sayısının ne kadar arttığını görmek için başınızı telefonunuzdan bir anlığına kaldırmanız yeterli. Hem bu sayede yanınızdakilerle sohbet etme şansınız da olabilir.

    Dile kolay, 10 yıl önce günceli kaçırma korkusu yani FOMO (Fear of Missing Out) konusunu hazırlarken, işlerin buraya geleceğini tahmin edemezdim. Çünkü o dönemde sosyal medya bugünkü gibi hayatımızın vazgeçilmezi değildi. Oysa geçen sürede çevrim içi sosyalleşme, habere erişme, alışveriş yapma, eğitim alma, iş yapma gibi birçok farklı nedenle akıllı telefonlarımız adeta bir uzvumuz haline geldi. Bu noktada telefonlarımız sürekli kontrol eder, her an yanımızda taşır olduk. Öyle bir hale geldi ki ailemizle, dostlarımızla veya iş arkadaşlarımızla bir arada olduğumuz zamanlarda dahi gözümüzü onlardan ayıramadık. Fark etmeden karşımızdaki kişiyi ihmal ettik, bazen de ona kendini değersiz hissettirecek hale geldik. Phubbing olarak tanımlanan bu durumu görüştüğümüz Klinik psikolog, Psikoterapist, Akademisyen Dr. Damla Til Öğüt, araştırmacılara göre kişilerin teknoloji kullanımı konusunda kendilerini regüle edememeleri, dijital aletlerin kullanımında aşırıya kaçmaları ve oyun/sosyal medya bağımlılığının sadece bireysel problemler olmadığını belirterek, “Tüm bunlar aynı zamanda bir toplum sağlığı sorununa işaret ediyor. Yapılan çalışmalarda, fazlaca akıllı telefon kullanımı ile depresyon, davranışsal problemler, aşırı alkol kullanımı arasında bağ olduğu tespit edilmiş. Başka bir araştırmada, sosyal medyada fazla vakit geçiren ergenlerin ileride ruh sağlığı sorunları yaşamaya daha meyilli oldukları bulunmuş. Bir diğer çalışma ise düzenli akıllı telefon kullanımı ile çevresine ilgisini kaybetmek, dikkat sorunları, bitkinlik ve yalnız hissetmek arasında önemli bağlar saptanmış. Tüm bunları bir araya koyunca görüyoruz ki akıllı telefonların belli bir oranda kullanımı kişiye yarar sağlayabilirken, fazla kullanımı bağımlılığın ve birçok psikiyatrik hastalığın kapısını aralıyor. Bu sonuçları herkesin, özellikle de ebeveynlerin çok ciddiye alması gerektiğini düşünüyorum” diyor. Dr. Damla Til Öğüt, phubbing ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

    PHUBBING NEDİR?

    Phubbing aslında uydurulmuş bir kelime. İngilizcede phone (telefon) ve snubbing (insan yerine koymamak, küçümsemek, hiçe saymak) kelimelerinin birleşimiyle üretilmiş bir sözcük. Yani sosyal bir ortamda karşıdaki kişiyi yok sayacak şekilde telefonunla ilgilenmek anlamına geliyor. Aslında çok da yeni değil, hakkında bilimsel araştırmalar yapılan ve çoktan çevrim içi sözlüklerde kendine yer bulmuş durumda. Hatta phubbing kelimesinden yola çıkarak başka kelimeler de yaratılmış. Örneğin; bu davranışta bulunana phubber, bu davranışa maruz kalana ise phubee deniliyor. Bu kadar yayılmasında da aslında günümüzde çok sık yaşanan ve hepimizin iyi bildiği bir deneyime referans veriyor olmasının payı büyük bence.

    PHUBBING BELİRTİLERİ NELERDİR?

    Hepimizin zaman zaman sosyal ortamlarda gözü telefona kayabiliyor. Önemli bir mesaj veya bir telefon bekliyoruzdur ya da gelen bir bildirim o anlık dikkatimizi dağıtabiliyor. Phubbing’den bir sorun olarak bahsettiğimiz nokta, bunun nadiren olması değil de, düzenli olarak sosyal ortamlarda yapılması hali. Phubbing’de kişi sık sık telefonuna bakıyor, bazen bir mesaj yazıyor, bazen gönderileni okuyor, bazen bildirim takip ediyor, bazen de yazı okuyor hatta video izliyor. Yalnızken yaptığımızda sorun olmayan bu davranışlar, tam karşımızda bizimle iletişimde olmak için bekleyen, gözümüzün içine bakan biri olduğunda soruna dönüşebiliyor. Phubbing ile ilgili bir diğer nokta da bunun çok farklı sosyal ortamlarda olabileceği; örneğin bir iş toplantısı, akşam yemeği, bir konferans hatta bir sunum sırasında bile kişi kendini telefonuna sık sık bakarken bulabiliyor.

    - Advertisement -

    PHUBBING NEDEN OLUR?

    Phubbing’in çok çeşitli sebepleri olabiliyor. Sosyal kodları önemsememek veya karşıdakini saymamak gibi göründüğü için kendi başına bir davranış problemi olarak düşünülebiliyor. Öte yandan phubbing gibi davranışlar, daha derin problemlerin suyun yüzüne çıktığı yer de olabiliyor. Başka bir deyişle, kişinin daha derin bir zorluğu var ve phubbing, buzdağının sadece görünen yüzü. İlk akla gelen telefon bağımlılığı benzeri genel bir zorluk olabileceği gibi telefonda gözümüzün neye kaydığı da önemli bir konu. Eğer belli bir kişiden gelen hiçbir mesajı ve bildiriyi kaçırmak istemediğimiz için gözümüzü telefondan ayıramıyorsak, bu ilişkisel bir soruna veya bağımlı bir ilişki kurma modeline işaret edebiliyor. İndirimleri asla kaçırmak istemediğimiz için gözümüz sürekli telefondaysa ve bu durum her indirim zamanı onlarca parça almak ile sonuçlanıyorsa, bu tablo alışverişle sağlıklı olmayan bir ilişki kurduğumuza işaret edebiliyor. Sosyal ortamlarda dahi telefonu elimizden bırakamama sebebimiz sürekli bahis oynamak veya belli bir oyuna her ne pahasına olursa olsun ara verememek ise o zaman burada da bir bağımlılık meselesi söz konusu olabiliyor. Bu örnekler elbette çoğaltılabilir fakat ana mesaj şu ki çoğunlukla phubbing gibi davranışlar, derinde yatan bir meselenin suyun üzerinde görünen kısmı oluyor. Bunun iyi düşünülmesi, söz konusu davranışın arka planının iyi analiz edilmesi ve gerekiyorsa bir uzmandan yardım istenmesi önem taşıyor.

    Bu davranış ikili ilişkileri nasıl etkiliyor?

    Phubbing davranışı, ikili ilişkileri türlü şekillerde etkiliyor elbette. Öncelikle bu tür davranışlar sosyal etkileşimin ve kişiler arası iletişimin kalitesini azaltıyor. En çok da aile üyelerinin toplandığı bayram yemekleri gibi zamanlarda, arkadaş buluşmalarında veya eşlerin baş başa vakit geçirme planı yaptığında zorlayıcı olabiliyor. Bugün bir restorana gittiğimizde veya kafede oturduğumuzda etraftaki onlarca masaya bir göz atarsak, çoğu masada en azından bir kişinin telefonuna gömüldüğünü ve iletişimi zaman zaman kestiğini görebiliriz.

    Buna ek olarak phubbing davranışı sergileyen, üstelik bunu sık sık yapan kişi (genellikle farkında olmadan), karşıdakine önceliklendirilmediği, umursanmadığı ve yok sayıldığı mesajını iletiyor. Bu da uzun vadede ilişkideki yakınlığı ve güveni zedeliyor, bağlara zarar veriyor. Söz konusu davranışı düzenli olarak sergileyen kişilerin yakınları da bir noktada onlarla iletişimden ümidi kesebiliyor, belki de yalnız ve umursanmamış hissetmenin huzursuzluğuyla, kendileri de akıllı telefonlarına gömülüp iletişimi tamamen koparabiliyor.

    Kişi phubbing durumunu fark edebilir mi? Yoksa mutlaka yakın çevresinden uyarı gelmesi gerekir mi?

    Kişi genelde phubbing durumunu fark etmiyor, bu nedenle çevreden uyarı gelmesi gerekiyor. Nadiren kendini yakalayan ve bu davranışın üzerinde çalışmak istediğini söyleyen kişilerle karşılaşsak da çoğunluk bunu yaptığını ve daha da önemlisi, bunun karşıdaki kişiye ne gibi mesajlar verdiğini fark edemiyor maalesef.

    Phubber olup olmadığımızı test etmenin yolu nedir?

    Eğer sosyal ortamlarda telefonumuzdan ayrı kalmak bizi zorluyorsa; telefonumuzu sık sık kontrol etmediğimizde gergin, kaygılı veya stresli hissediyorsak; telefonumuzu evde bırakıp çıkmak bizim için dayanılmaz bir fikirse; aile veya arkadaşlarla birlikteyken, üstelik keyifli ortamlarda bile telefonumuza gözümüz sık kayıyorsa risk altındayız demektir. Bunu keşfetmenin en iyi yollarından biri de yakınlarımıza açıkça sormak olacaktır. Eğer phubber isek bunu bir yakınımız mutlaka fark etmiştir.

    Bu duruma karşı ne yapılabilir?

    Daha hızlı müdahale etme yöntemleri, genellikle bizim “davranışçı” dediğimiz perspektiften geliyor. Örneğin; bir sosyal ortamdayken telefonunu masanın üzerine koymak yerine çantaya veya cebine koymak, telefonun sesini kısmak ya da sadece çok önemli bildirimleri açık tutmak (indirimler bildirimlerini kapatmak) gibi hamleler destekleyici olabiliyor.

    Öte yandan her türlü aşırıya kaçan davranışta olduğu gibi kişinin phubbing davranışının arka planını incelemek ve anlamaya çalışmak da önemli. Örneğin; bir insan kendini sosyal ortamlarda çok gergin hissettiği için telefonuna gömülüyorsa, burada o kişiye telefonu yasaklamak sorunu çözmeyecektir. Ne de olsa bu durumda sosyal kaygı sebep, phubbing ise sonuçtur. Başka bir örnekte, bir çift artık birlikte vakit geçirmekten keyif alamıyor ve birlikteyken birinin gözü sürekli telefonuna kayabiliyor. Burada da phubbing bir sebep değil, sonuçtur. Bu örneklerde gördüğümüz gibi phubbing davranışının altını kazmak ve bunun bir sonuç olduğu durumlarda altta yatan sebepleri keşfetmek yarar sağlıyor. Birinci örnekteki kişi bireysel terapide sosyal kaygısını çalışarak, doğru bir uzman ve yaklaşımla oldukça yol kat edebiliyor. İkinci örnekte ise söz konusu eşler, bir çift terapisti eşliğinde ilişkilerinde zorlandıkları alanları konuşmaya ve çalışmaya başlayıp, yol kat edildikçe de phubbing kendiliğinden azalabiliyor. Biz uzmanlar olarak her davranış probleminin/zorluğunun aynı kökten beslendiğini ve aynı sebeple gerçekleştiğini varsaymayız. Her kişiyi ve durumu kendi içinde inceleyerek, anlamaya çalışıyoruz. Gerektiğinde de tedavi ve destek süreçlerini devreye sokuyoruz.

    Phubbing’e modern çağın teknolojik köleliği demek doğru mu?

    Evet! Hem aşırı telefon kullanımı, hem aşırı sosyal medya düşkünlüğü hem de çevrim içi oyunlara aşırı vakit ayırmayı bir çeşit modern çağ köleliği olarak düşünebiliriz. Bunlar modern çağın yeni bağımlılık türleri ve yaş, cinsiyet, din, dil, ırk ayırt etmeden herkes için risk oluşturuyor.

    MODEL OLMAK İÇİN KENDİNLE YÜZLEŞ!

    Teknolojinin dünyayı adeta ele geçirdiği bu çağda, yaş grubu fark etmeksizin hemen herkesin cep telefonu var. Hal böyle olunca aynı evin içinde yaşayan eşler dışında, çocuklarla ilişkilerde de iletişimsizlik görülebiliyor. Peki ailelerde bu tablo nasıl ortaya çıkıyor, en sık kimlerde rastlanıyor? Şikayet eden ebeveynler olsa da kendileri de telefonu elinden düşürmüyor. Ama bunu çocuklar yaptığında hane içinde sorunlar ortaya çıkabiliyor. “Bu durum riyakarlık değil mi?” diye sorduğumuz Dr. Damla Til Öğüt, şöyle yanıt veriyor: “Ailelerde bu tablo genellikle gençlerin fazla telefon kullanımı ve anne-babaların sürekli şikayet etmesi şeklinde deneyimleniyor. Anne ve babalar, gençleri bazen sözel olarak uyarıyor, bazen de yasaklamalar ve cezalar devreye giriyor. 24-50 yaş grubundaki kişilerle yürütülen bir araştırmada, yaş ilerledikçe akıllı telefon bağımlılığının azaldığı görüldüyse de ileri yaşlardaki bağımlılık oranı halen araştırmacıları şaşırtacak kadar yüksek çıkıyor. Dolayısıyla phubbing gibi konularda yaş ilerlese de halen risk devam ediyor, sıfırlanmıyor. Anne-babanın telefonlarını elinden düşürmediği bir ailede çocuklara ve gençlere ne tür bir mesaj verilmiş oluyor acaba? Bunu iyi düşünmek gerekiyor. Bu tür bir aile ortamında çocuklara bir ötekinin varlığında hatta bir aile yemeğinde dahi telefonlara gömülmenin sosyal kodlar açısından problem olmadığı bilgisi sözsüz şekillerde aktarılmış oluyor. Üstelik çocuklar göz teması kurmayan, telefonlarıyla meşgul ebeveynlerin yanında görülmemiş, önemsenmemiş ve yalnız hissediyor. Gün gelip bu kez telefonu elinden düşürmeyen çocuklar/gençler olunca da bu davranış bir uyarılma hatta ceza sebebi olduğunda bu ne kadar hakkaniyetli? Unutmamalıyız ki öğrenmenin önemli bir kısmı sözsüz iletişim üzerinden yetişkinleri, özellikle de anne ve babaları gözlemleyerek gerçekleşiyor. Bu nedenle çocuklarımız nasıl davransın istiyorsak (nazik, hassas, ötekinin duygularına duyarlı, sosyal ortamlarda özenli gibi…), bunu davranışlarımıza yansıtmalı ve onlara göstermeliyiz. Böylece günü geldiğinde onlardan talep etmek hem anlamlı hem de hakkaniyetli olur.”

    Formsante Şubat-Mart 2025 sayısından

    Hazırlayan: Ayşegül Uyanık Örnekal



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz


    Tam bir sebze canavarıyım

    ‘Binbir Gece’ dizisindeki rolüyle her hafta evlerimize konuk olan, sevilen oyuncu Ceyda Düvenci “bakımlı, kendini her haliyle seven ve güvenen, sağlığına dikkat eden kadınlar...

    Diyette başarısızlık yoktur, vazgeçmek vardır

    Yeni kitabı ‘Afiyetle Diyet’’in raflardaki yerini aldığı bugünlerde Uzman Diyetisyen Dilara Koçak ile bir söyleşi yaptık ve ondan stil sırlarını öğrendik...Yeni kitabınızdan biraz bahseder...

    Tek yaptığım spor oğlumla yürümek

    G.O.R.A'nın çekimleri için ne diyeceksiniz?Çekileli uzun zaman oldu! İnsan bir şey çektiği zaman hemen seyretmek istiyor ama bu filmin başına hakikaten gelmedik şey kalmadı....