Diğer
    Ana SayfaİlişkiMükemmeli ararken sahteleşen hayatlar

    Mükemmeli ararken sahteleşen hayatlar

    -

    Gerçekten mükemmel olarak nitelendirilebilecek ilişki nasıl olmalı?
    Mükemmel ilişki dışarıdan normal görünen bir ilişkidir. Kimse diğerine kendisini mutlu etmesi için görev yüklemez. Çünkü hayatta kimse kimseyi mutlu etmekle görevli değildir. Ne anne çocuğu ne abla kardeşi… Ancak bu mutlu etme yükü daha ailede başlıyor; senin işin beni mutlu etmek ve isteklerime göre davranmak diyerek… Anne çocuğuna, ‘Beni çok üzdün, seni sevmiyorum’ der. Kadın iş seyahatine giden sevgilisini, ‘Beni aramadın, demek ki beni sevmiyorsun’ diye suçlar. Oysa mükemmel ilişkide böyle zorunluluklar yoktur. İki kişi bir araya geldiğinde birbirini tamamlar, birbirlerinin eksiklerini aramaz, kimse kimseye sorumluluk yüklemez, eşler karşısındakinin mutluluğundan mutlu olabilir. Ve bu ilişki dışarıdan çok basit görünür. Bağlayıcıdır, özgürleştiricidir ve tamamlayıcıdır.

    Bu ilişkiyi yakalamak için ne yapmalı?
    Mükemmeli aramaktansa gerçekte neye sahip olduğumuza bakmak gerekiyor… Sahip olduklarımız gerçeklikte bizim için ne kadar doğru? Doğruysa nasıl geliştirebiliriz? Doğru değilse sahip olduğumuz şartlarda ne yapabiliriz? Nasıl bir ilişki yaşadığınıza gerçeklikle bakmak bazen insanın canını acıtabilir ama buna tahammül etmek gerekiyor.

    ÇOCUK HAYATA PROGRAMLANMAK İÇİN GELİYOR
    Psikoterapist Ayşe Yılmaz, bazı annelerin kendisini temsil ettiğini düşünerek çok mükemmel, çok zeki, çok başarılı, sosyal ilişkileri harika çocuklar yetiştirmek istediğini belirtiyor ve şunları söylüyor: “Oysa çocuğun gerçeğine bakınca zafiyetleri, öğrenme ve tecrübe eksiklikleri olduğunu görüyorsunuz. Zaten bu çocuk hayata programlanmak için gelmiş, daha sürecini tamamlamamış, büyümemiş. Ama onu mükemmel yapma telaşı içinde çocuğun omuzlarına mecburiyetler yükleniyor. Ve o çocuğun bir eksikliği söz konusu olduğunda anne öyle büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor ki bunu taşıyamıyor ve çocuğun üzerine atıyor.”

    O sizin bir versiyonunuz değil
    Ailede bireyselliği de abartmamak gerekiyor. Evde herkesin kendine ait sınırı ve yaşam alanı olduğu gibi aile bireylerinin birlikte vakit geçirmeye de tahammül edebilmeleri önemli. Anne-babanın çocukları kendine uydurmaları, kendi versiyonlarını yaratmaları ileride ayrışamayan, bireyselleşemeyen yetişkinleri yaratıyor. Ebeveyn ilişkilerinde sınırlar net belirlenmediğinde evlendiği halde hala ailesinden kopamayan, 30-40 yaşında büyüyememiş çocuklar ortaya çıkıyor. Evlilikte karşı taraf bu çocuklara bir süre tahammül ediyor, kabulleniyor ancak bir süre sonra çatlaklar başlıyor.

    Yaprak ÇETİNKAYA

    - Advertisement -

    Formsanté Dergisi Ağustos 2012 Sayısı



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz