Diğer
    Ana SayfaPsikolojiMutluluğun özü özgüvende gizli

    Mutluluğun özü özgüvende gizli

    -

    Belki de aradığınız cevap burada
    Bugüne kadar aklınızı kurcalayan, ‘Ben neden böyleyim?’ sorusunun yanıtı özgüven eksikliğinde gizli olabiliyor. Aslında özgüven eksikliği kendini kolaylıkla ele veriyor. Uzman Psikolog Zeynep Zat, özgüven eksikliği olan kişinin kendisini, ilişkilerini ve çevresinde olup bitenleri daha olumsuz algılamaya meyilli olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bu kişiler birçok konuda gayet başarılı iken, farklı bir alanda başarısız olduklarında kendilerini tam bir kaybeden gibi hissedebiliyorlar. Bir anda oldukça moralleri bozulabiliyor. Küçük olumsuzlukları ve tehditleri çok büyükmüş gibi algılayıp büyük tepkiler verebiliyorlar.”

    Özgüvenli görünen özgüvensizler
    Özgüven sahibi olmak demek, kendisini rahatça ifade edip, fikirlerini ortaya koyabilmesi iken, diğer kişilere karşı kabalaşabilme yetkisi anlamına gelmiyor. Özgüvenli olmak bazı insanların duruşuna, yürüyüşüne yansıyor olsa da, özgüvenli insanların burnundan kıl aldırmayan baskın karakterler olması gerekmiyor. Yeterince özgüveni olmadığını bilen ve bunu örtbas etmek için adeta maske takan, herkes ona hayranmış gibi davranan kişilerde her zaman ağır bir kişilik bozukluğundan bahsedilemese de altta yatan sorunun kaynağının araştırılması gerekiyor.

    psikoloji-temmuz-2012-resim-2İlişkilerin kaderini de özgüven belirliyor
    Özgüven eksikliği her zaman kişinin tüm hayatına yansımayabiliyor. Bazı insanlar özel hayatlarında çok özgüvenli olup iş hayatında kendilerini ifade edemezken, bazıları da aksine özel hayatlarında özgüven eksikliğinin yarattığı güvensiz ilişkiler yaşayabiliyor. “Özgüven eksikliği yakın ilişkilere nasıl yansıyor?” sorusuna Uzman Psikolog Zeynep Zat şöyle yanıt veriyor: “Bir kişinin kendisini nasıl algıladığı, onun ilişkiden aldığı doyumu, partnerine verdiği tepkileri, kimle ilişkiye başlayacağını ve bu ilişkiyi nasıl götüreceğini belirleyebiliyor. Örneğin, çoğunlukla yine kendileri gibi özgüveni yüksek insanları seçtiklerini gösteriyor.” Çocukluğunda anneyi ihtiyaç duyduğunda yanında bulamayan, çok eleştirilen, yargılanan, aşağılanan, sevgi ihtiyacı yeterince doyurulamamış bir kişide sevgi görmenin, kabul edilmenin, onaylanmanın koşullara bağlı olmaksızın devam edebilir olduğu fikri oluşamadığı için yetişkinlikte yaşadığı ilişkiler de başarısız olabiliyor. Sevginin bitmesinden korkan kişi ne yapacağını bilemiyor; küçük olumsuzlukları sonun işaretçisi gibi görebiliyor; kıskançlık, kontrol etme çabası ön plana çıkabiliyor. Çiftlere “Özgüven söz konusu olduğunda, kendini nasıl görüyorsun? Sence partnerin seni nasıl görüyor?” diye sorulan bir araştırmada özgüveni yüksek olan ve dolayısıyla kendini olumlu algılayan kişilerin, hem kendilerine hem de partnerlerinin, kendilerini daha olumlu algıladığı görülüyor. Bunun sonucunda da partnere karşı tepkiler olumlu olduğu için iki taraf da bu ilişkiden daha fazla doyum sağlayabiliyor. Ancak özgüveni düşük bir eş hem kendisine hem de eşinin kendisine bakış açısına düşük puan veriyor. Hatta eşinin kendisine bakışını olduğundan daha da düşük puanlıyor. Bu kişiler, ilişkilerinde bir tehdit ile karşılaştıklarında, bununla baş etmek yerine, partnerlerini daha olumsuz algılamaya ve onlara hissettikleri yakınlığı azaltmaya başlıyorlar. Ayrıca eşinin en küçük hatalarını dahi büyük bir tehdit olarak algılıyor ve ona daha olumsuz tepkiler verebiliyorlar. Bunun aslında kendini koruma stratejisi olabileceğini belirten Uzman Psikolog Zeynep Zat, “Burada kişi aslında eşine verdiği değeri kendi gözünde düşürüyor ve böylece potansiyel terk edilme ihtimalinin anlamını da düşürmüş oluyor. Böyle bir döngüye girildiğinde ise ilişkiden alınan doyum değişiyor. Dolayısıyla özgüven; kiminle birlikte olduğumuz ve nasıl bir ilişki sürdüreceğimiz konusunda çok belirleyici oluyor. O halde özgüven kendiliğinden bir güç haline gelebiliyor” diyor.

     

    Devamı diğer sayfada



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz