Çocuğundan nefret eden babalar, birbirleriyle ölümüne rekabet eden kardeşler, çocuğuna sözlü ya da fiziksel şiddet gösteren anneler. Madalyonun diğer ucunda da sindirilen, özgüvenini yitiren ve travma geçiren bireyler var. SOS veren bu aile düzenlerinin ardında neler yattığını araştırdık; psikiyatrik tedavi gören ailelerle konuştuk, psikiyatristlere sorduk. Karşımıza çocukluktan kalma yaralar çıktı.
| |
Eş-dost akraba bir araya gelindiğinde en sık konuşulan konulardan biridir aile içindeki olumsuzluklar. Kimileri oğlundan nefret eden eşinden yakınır, kimileri kardeşinin kendisini bir türlü çekemediğinden dert yanar. Bazılarının sorunları ise çok daha büyüktür. Eşi her fırsatta kendisini hor görmeye ve şiddet uygulamaya başlamıştır.
Ülkemizde ve tüm dünyada aile içinde görülen rekabet, hor görülme ve şiddet gibi olumsuzlukların kurbanları ise genellikle kadınlar ve çocuklar. Öyle ki yapılan araştırmalara göre, ülkemizde her 3 aileden birinde fiziksel, her iki aileden birinde ise sözlü şiddet yaşanıyor. Üstelik ailelerin eğitimli ya da varlıklı olması bu sorunun önüne geçemiyor. Bu tür olumsuzluklar genellikle aile sorunları olarak görülüyor, hatta modern toplumlarda bile normal kabul ediliyor. Bireyler aile içinde olumsuzlukları kendi içlerinde çözmeye çalıştıkları için de sorunlar çığ gibi büyümeye devam ediyor. Kıskançlık, rekabet, sözlü ya da fiziksel şiddetin amacı farklı olsa da ortaya çıkan tablo hep aynı: Sindirilen, özgüvenini yitiren veya travma geçiren insanlar!
Aile içinde yaşanan olaylar bazen anne-çocuk, iki yetişkin ya da kardeş arasında o an gelişiyor gibi görünse de, aslında bunun izleri bir kuşak öncesine veya daha önceki ilişkilerine dayanıyor uzmanlara göre. Özellikle çocuğun gereksinimleriyle anne babanın tepkileri arasında pek çok sorun görülebiliyor. Bunun nedeni ise eşlerin hâlâ kendi anne babalarından gördükleri aşağılanma ve haksızlıkların acısını yaşıyor olmaları. Bu noktada çocuk karmaşık bir mesaj alıyor. Bir yandan karşılıksız sevgi ve sonsuz güven vaatleri alırken, diğer yandan da şimdiki olaylarla ilişkisini kuramadığı tutarsız davranış ve derin çelişkileri anlamlandırmaya çalışıyor. Anne ve babasının tepkilerini anlamak için onları tekrar tekrar deniyor; "nelere kızıyor, ne zaman seviyor:" Ailesinin gözünün içine bakıp, muzırlık gibi görünen davranışlarla aslında anne babalarını sınıyor. Böylece sevgi açlığı ve doyurulmamış gereksinimlerin neden olduğu sorunlar bir kuşaktan diğerine geçiyor.
Sosyolog ve psikologlar böyle söylüyor, peki ya aileler ne diyor? Aile içinde yaşadıkları olumsuzluklar yüzünden tedavi gören 3 bireyle konuştuk; durumlarını psikiyatristlerine değerlendirttik. Tabii etik kurallara bağlı kalarak, isimlerini vermeden. Bu olumsuzlukların genel nedenleri hakkında bilgi edinmek için de Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı Doç. Dr. Leyla Altaş'ın kapısını çaldık.
Devamı 2005 Temmuz sayısında…