Çok sevdiğiniz, uğruna dünyaları verebileceğiniz partnerinizle yol ayrımına geldiniz. Aileniz, arkadaşlarınız sizi bir kez daha düşünmeniz konusunda uyarıyor. Oysa siz köprüleri atmak konusunda çok kararlısınız. Peki onca emek verdiğiniz ilişkinizi kurtarmak için bir şansınız daha yok mu? Cevabı uzmanından öğrendik.
Yazı: Ayşegül Uyanık Örnekal
İlişkilerin çoğu büyük heyecanlarla başlar. Aşk öyle bir duygudur ki her an onu düşünür, adeta kendinizden vazgeçersiniz. Bütün duygular yüksek şiddette başlar ve zamanla azalarak dengelenir. Tıpkı öfke, üzüntü, hayal kırıklığı gibi… Zamanla aşk duygusu da azalır. “İlişkinizde geçirdiğiniz süreçte ortak hikayeler yazamamışsanız, duygular bitince elinizde kalanlar ilişkiye devam edebilmeniz için yeterli olmayabilir” diyen Psikiyatrist-Psikoterapist Uzm. Dr. Sevilay Zorlu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Aşk ve sevgi dolu bir ilişkiyi sürdürmek her zaman kolay değildir. Zaman zaman inişler ve çıkışlar yaşanabilir. Ancak bazı sorunlar tekrar tekrar ortaya çıkarsa ve çözümlenmezse, ilişkinin sonunu getirebilir. İletişim sorunları, güven kaybı, saygısızlık, cinsel sorunlar, sevginin azalması ilişkilerde en sık rastlanan sorunlardır. Eşler duygularını ve ihtiyaçlarını açıkça ifade edemezlerse, bu durum anlaşmazlıklara, kırgınlıklara ve öfkeye yol açabilir.” Uzm. Dr. Zorlu ile ilişkilerde sonun başlangıcına giden süreçler ve bunları geri çevirmenin yolları hakkında görüştük.
İlişkilerin sonunu hazırlayan, geri dönüşü olmayan sorunlar neler?
İlişkiler, iki insan arasında sevgi, saygı ve güven üzerine kurulu bir bağdır. Bu bağ zamanla güçlenebilir veya zayıflayabilir, ki bazen de kopma noktasına gelebilir. Öfke, incinmekten kaynaklanır. Verdiğiniz değer ölçüsünde, öfkenizin de fazla olması beklenir. Zamanla sevginin önüne derin kırgınlıklar sonucu oluşan öfke geçerse, ilişkilerde geri dönüşsüz noktalara gelinebilir. Özellikle kadın, ilişkiden giderken çok zor karar verir. Çok düşünür, çok çabalar gitmemek için… Gittiğinde de geri gelmez. Sessizliğe bürünen kadının son çığlıklarının başlangıcıdır susması. Çift terapilerinde “Kadın konuşuyorsa, halen öfkeliyse size değer verip, duyguları tükenmediği içindir” deriz. Sessizliğe bürünen kadın ise artık pes etmiştir. İlişkiyi içinde bitirmiştir. Erkek ise ilişkide daha değişkendir. Gelir gider, gider gelir ilişkiye. Lakin erkekler de insandır ve duyguları vardır. Bir süre sonra erkek de ilişkiyi bitirebilir.
Peki, ilişkilerin sona ermesine en sık hangi sorunlar neden oluyor?
Gözlemlerime dayanarak, geri dönüşü olmayan bazı nedenleri sıralayabilirim: Fiziksel, duygusal ve ekonomik şiddet, aldatma, sürekli yalan ve manipülasyon, bağımlılıklar, iyileşmeye isteksizlik, karşılıklı sevgi ve saygının tamamen yok olması noktalarına gelindiğinde, ilişkiyi kurtarmak genellikle çok zordur. İletişim, her ilişkinin temel taşıdır. Partnerler arasında açık ve dürüst bir iletişim kurulamadığında, yanlış anlaşılmalar, kırgınlıklar ve öfke gibi duygular birikmeye başlar. Bu da ilişkinin zayıflamasına ve kopmasına neden olabilir. Her ilişki özeldir ve farklı sorunlarla karşılaşabilir. Bu nedenle, her ilişkinin sona erme nedenleri de farklı olacaktır.
Pandemi sürecinin boşanmaları artırdığına dair bilgiler var. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Pandemi sürecinin boşanmalarda artışa yol açtığına dair birçok bilgi ve araştırma mevcut. Türkiye’de 2020 yılında boşanma davalarında yüzde 13’lük artış gözlemlendi. 2021’de bu oran yüzde 8,3 artarak pandemi öncesi seviyeye yaklaştı. Bir araştırmaya göre, pandemi sürecinde evde kalan çiftlerin yüzde 30’u boşanmayı düşündüğünü belirtmiş. Pandeminin ilk altı ayında ABD’de boşanma dilekçelerinde yüzde 34’lük bir artış gerçekleştiği de belirtiliyor.
Bu durumun nedenleri şöyle sıralanıyor:
- Artan stres ve kaygı: Pandeminin getirdiği belirsizlik, işsizlik endişesi ve sağlık kaybı riskleri, çiftler üzerinde büyük strese ve kaygıya neden oldu. Ev içi gerginlikler ve çatışmalar arttı.
- Kısıtlı sosyalleşme: Pandemi dönemindeki sokağa çıkma yasakları ve sosyal mesafe kuralları, çiftlerin aileleri ve arkadaşlarıyla vakit geçirmesini zorlaştırdı. Çiftlerin birbirlerine olan bağlılıklarını ve desteklerini zayıflattı.
- Ekonomik sorunlar: Pandeminin ekonomik etkileri birçok aileyi maddi sıkıntıya soktu. Bu durum, çiftler arasında finansal problemlere ve tartışmalara yol açtı.
- Evde kalma süresinin artması: Pandeminin etkisiyle evden çalışma ve çevrimiçi eğitime geçilmesi, çiftlerin birlikte daha fazla vakit geçirmesine neden oldu. Bazı çiftler için tahammül sınırları zorlaştı ve ev içi problemler tetiklendi.
Halının altına süpürülen sorunların uzun süre evde bir arada kalmak sonucu gün yüzüne çıkmasının bunda etkisi var mı?
Pandemi öncesinde var olan, halının altına süpürülen sorunlar uzun süre evde kalmak sonucu gün yüzüne çıkmış olabilir. Artan stres ve kaygı, maddi sıkıntılar, işsizlik ve sosyal izolasyon, problemleri daha da büyütmüş olabilir. Pandeminin getirdiği yeni zorluklar, çiftler için ek bir yük oluşturabilir. Evden çalışma ve uzaktan eğitim gibi sistemler, iş ve aile hayatının sınırlarını bulanıklaştırarak çiftler arasında gerginliğe yol açabilir. Ayrıca sınırlı sosyalleşme ve boş zaman aktiviteleri de ilişkileri monotonlaştırarak tatminsizliğe neden olabilir.
Genç çiftlerin sorunları tolere etme oranı nedir? Çevremizde birkaç hatta bir yıllık evliliklerin dahi çabucak sona erdiğine şahit oluyoruz. Genç kuşağın tahammülü daha düşük diyebilir miyiz?
Genç çiftlerin sorunları tolere etme oranı; çiftlerin bireysel kişiliklerine, aile geçmişlerine, iletişim becerilerine ve ilişkiye bakış açılarına göre değişir. Yine de bazı genel gözlemler yapılabilir. Bu noktada; genç çiftlerin daha az sabırlı, daha bireysel, daha az fedakar olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca sosyal medyadaki çok mutlu insanlar, mükemmel ilişki algısı da gerçekçi olmayan beklentilere, sonrasında da hayal kırıklığı ve mutsuzluğa yol açabilir. Tabii ki ekonomik belirsizlikler ve işsizlik, çiftler üzerinde strese neden olarak ilişkileri olumsuz etkileyebilir.
YILLARCA EMEK VERİLEN İLİŞKİ İÇİN SON ŞANS VERİLMELİ Mİ?
Evet, köprüleri yıkmadan ilişkiyi kurtarmak mümkün. Tabii ki bu her iki tarafın da çabası ve istekliliği ile gerçekleşebilir. Bu süreçte alınabilecek birtakım önlemler var. Dolayısıyla farklı çevrelerde, farklı roller ve yapılması gerekenler oluyor.
ÇİFTLERİN YAPMASI GEREKENLER:
- Birlikte kaliteli zaman geçirmeye çalışın.
- Birbirinize sevgi ve ilgi gösterin.
- Romantizmi ihmal etmeyin.
- Ortak zevkleriniz için zaman ayırın.
- Bağışlayıcı olun.
- Birbirinizin kişisel alanlarına saygı gösterin.
Ailelerin ve yakın çevrenin rolü:
- Aileler ve yakın çevre, bu tür durumlarda çiftlere destek olmalı ve onları yargılamadan dinlemeli.
- Çiftlere tavsiyelerde bulunmadan önce onları anlamaya çalışmalı.
- Çiftlerin kendi çözümlerini üretmelerine yardımcı olmalı.
- Olumlu ve yapıcı bir tutum sergilenmeli.
Her ilişki özeldir ve bu nedenle çiftlerin kendi çözümlerini üretmesi gerekir. En önemli şey, her iki tarafın da ilişkiyi kurtarmak için istekli olması ve bunun için çaba göstermesidir. Unutmayın; ilişkiler emek ve sabır gerektirir. Sorunlar kaçınılmazdır ancak doğru yaklaşımla üstesinden gelmek mümkün. Ailelerin ve yakın çevrenin desteği de bu süreçte önemli rol oynayabilir.
Çift terapisi, sorunları aşmakta yardımcı oluyor mu?
Çift terapisi, bir terapistin rehberliğinde çiftlerin ilişki problemlerini çözmek için birlikte çalıştığı bir terapi yöntemi. Terapist; tarafsız bir bakış açısıyla çiftin iletişimini geliştirmesine, birbirlerini daha iyi anlamasına ve sorunlara çözüm üretmesine yardımcı olur.
Çift terapisi; iletişimi geliştirmesi, güveni artırması, anlaşmazlıkları çözmesi, affetmeyi öğretmesi ve ayrılıkları önlemesi gibi faydalar sağlayabiliyor. Genellikle haftada bir veya iki kez olmak üzere terapistin ofisinde yapılan bu seanslarda terapist, çiftin sorunlarını dinler ve onlarla birlikte çözüm üretmek için çalışır. Terapi süreci, çiftin sorunlarının karmaşıklığına ve çözme isteklerine bağlı olarak değişir.
“Pandeminin bazı çiftler için ilişkilerini gözden geçirme ve güçlendirme fırsatı sunduğunu da unutmamak gerekir. Evde daha fazla zaman geçirmek, artan birliktelik aile bağlarını güçlendirerek boşanma riskini azaltabilir.”
Her ilişki kendine özgüdür
İlişkiler tıpkı bir çiçek gibi özen ve sevgiyle beslendiğinde güzel kokar ve büyür. Fakat her çiçek gibi ilişkiler de zaman zaman solgunlaşabilir ve sona erebilir. İlişkilerin bitişinde en sık; iletişim sorunları, güven problemleri, saygı eksikliği, farklı hedefler ve değerler, finansal sorunlar, cinsel uyumsuzluk gibi problemlerle karşılaşılıyor. Bunların arasında geri dönüşü olmayanları ise fiziksel veya duygusal şiddet, sürekli aldatma, uzun süre ayrı kalma, karşılıklı sevgi ve saygının bitmesi olarak sıralanıyor.
Her ilişkinin kendine özgü dinamikleri olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sevilay Zorlu, “İlişkilerin sona ermesinin tek bir nedeni yoktur. Eğer ilişkinizde sorunlar yaşıyorsanız, bir uzmandan yardım almaktan lütfen çekinmeyin. Erken teşhis ve doğru müdahale ile birçok ilişki kurtarılabilir ve daha sağlıklı bir hale getirilebilir” diyor.
İlişki emek ister
Her ilişki emek ve sabır gerektirir. Sorunlar kaçınılmazdır ancak doğru yaklaşımla üstesinden gelmek mümkün. Çiftin emek vermesi ve bazı adımları atması gerekir. Bunlar:
- Sorunları tanımlamak
- Açık ve dürüst iletişim
- Empati göstermek
- Ortak çözümler aramak
- Affetmek
- Profesyonel yardım almak
Köprüleri yıkmadan ilişkiyi kurtarabilirsiniz. Birbirinize sevgi ve saygıyla yaklaşarak, açık ve dürüst iletişim kurarak, sorunlara çözüm odaklı yaklaşarak ilişkinizi yeniden canlandırabilirsiniz.