Koronavirüs nedeniyle her gün tüm dünyadan, yüzlerce bilgiye ulaşıyoruz. Bunların bir kısmı bilime dayalı olsa da bir kısmı hurafeyi geçemiyor. Son dönemde ağrıları giderme amaçlı yapılan ozon terapi hakkında da yazıldı. Peki ozon tedavisi bağışıklığı güçlendiriyor mu? Ozon tedavisi nedir? Nasıl uygulanıyor? Kimlere uygulanıyor? Etkisi ne kadar sürüyor? Gelin işin doğrusunu uzmanından öğrenin.
Koronavirüs ile ilgili Dünya Sağlık Örgütü bile tedavi yaklaşımlarına temkinli yaklaşıyor. Çünkü yeni tanıştığımız bu virüsle ilgili uzmanlar her gün yeni bir bilgiye ulaşıyor. Tabii herkesin merak ettiği nasıl korunabiriz… Son dönemde bağışıklık sistemini güçlendirmek için Ozon Terapi yaptıranlar oldu. Özellikle romatizma hastalarında kullanılan bu yöntem gerçekten de bağışıklığı güçlendiriyor mu? Doğru ve gerçek bilgiye ulaşabilmek için Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Uzm. Dr. Savaş Çömlek’ten bu soruyu yanıtlamasını istedik.
OZON TERAPİSİ NE DEMEK?
Hastaların çok sevdiği bir tedavi yöntemi olmakla birlikte, ne yazık ki beklentilerin aksine mucizeler yaratmıyor. Ağrı tedavisinde sınırlı sayıdaki hastalıkta faydalı olduğu gösterilmiş ve gaz şeklinde uygulanan bir ilaç.
NASIL UYGULANIYOR? FARKLI UYGULAMA ŞEKİLLERİ VAR MI?
Özel tasarlanmış bir jeneratör, oksijeni ozona dönüştürüyor. Bizim ağrı tedavisindeki uygulamamız, en çok kaslar olmak üzere ağrı ve yangının bir arada olduğu vücut bölgelerine ultrason kılavuzluğunda enjekte etmek şeklinde.
HANGİ AMAÇLA VE KİMLERE UYGULANIYOR?
Ağrının birçok nedeni olduğu gibi hastaya göre değişen onlarca tedavi yöntemi var. Bildiğiniz gibi ağrı hissini tek başına bedensel nedenlerle açıklayıp, tanımlamak mümkün değil. Ruhsal dünyamızda olup biten her şey ağrı duyusunu da etkiliyor. Koronavirüs nedeniyle eve kapandığımız bu günlerde, kendimizle ilgili hastalık endişesi, sevdiklerimizle ilgili kaygılar hepimizi hem bedensel hem de ruhsal olarak huzursuz ediyor. İnsan ırkı sosyal olmaya muhtaç ve bu günlerde sosyalleşme olanaklarımız da oldukça sınırlı. Sonuçta hepimiz gerginiz, iyi uyuyamıyoruz yeterince hareket edemiyoruz ve tabii ki kaslarımız da geriliyor. Başımız, boynumuz, sırtımız ve belimizle ilgili ağrı yakınmaları ile her zamankinden daha çok karşılaşıyoruz. Bu ağrıları azaltmak için de gerekirse ağızdan ağrı kesicilerle destekleyip, bolca medikal egzersiz yapmak lazım. Tüm bu yöntemler işe yaramayınca bizim tetik nokta enjeksiyonları dediğimiz yöntemler uygulanabilir. Ve biz bu enjeksiyonları ozon kullanarak yapmayı tercih ediyoruz. Kısa sürede olumlu yanıt almamızı sağlıyor.
ETKİSİ NE KADAR SÜREDE GÖRÜLÜYOR?
Daha çok yangı giderici etkileri nedeniyle ağrı tedavisinde kullanılıyor. Ağrı kesici olarak değil de iyileştirici olarak kullanıyoruz. Bazen çok başarılı olup yıllarca etkili olurken, bazı hastalarda birkaç ay sonra aynı yakınmalar geri geliyor.
Son dönemde koronavirüsle birlikte bağışıklığı güçlendirdiği için bu terapinin uygulanmasını önerenler oldu; bağışıklıkla ozon terapinin bağlantısı var mı?
Koranavirüsle ortaya çıkan pandemi krizi, insanlığın küresel ölçekte karşılaştığı en büyük olaylardan biri. Öyle görünüyor ki bir boyutuyla ekolojik bir sorun olan pandemi krizinden sonra yeterince tedbir almazsak diğer bir ekolojik kriz olan iklim değişikliğinin dramatik sonuçlarını yaşayacağız. Kriz dönemlerinde haklı olarak hepimiz ciddi endişelerle birlikte çaresizlik duygusu da yaşıyoruz ve ne yazık ki böyle zamanlarda “denize düşen yılana sarılıyor”. Ozon dahil olmak üzere mucize olarak sunulan birçok ürünün günümüz tıbbındaki yeri son derece sınırlı. Kanıta dayalı tıpta yeri olmayan tedavi yöntemlerini önermiyoruz.
Bağışıklığı güçlendirerek koronavirüsten korunmak için ne yapabiliriz? Mevcut bilgilerimizle koronavirüsten korunmak için yapılacak en iyi şeyler evimizde kalmak, maske takmak ve elimizi her zamankinden daha sık yıkamak. Üç öğün düzenli beslenip, kaliteli uyku uyumak dışındaki önerilerin ne yazık ki bilimsel değeri yok. Ama ben gene de ruhumuzu kalbimizi de doyuracak etkinliklerle güncel yaşamımızı güzelleştirmenin hepimize iyi geleceğini düşünüyorum. Güzel kitaplar okuyun, filmler seyredin, varsa çocuklarınızla ya da evcil hayvanlarınızla oynayın. Ev ahalisiyle yeniden tanışın, sevdiklerinizi arayın, mahallenizdeki insanlarla dayanışın, kısaca dört duvara sığamayacak genişlikteki iç dünyanıza merhaba deyin.
Deran Çetinsaraç
