Gündelik hayatta zaman zaman kapıldığımız öfke atakları aslında doğal bir tepki. Ama ileri vakalarda bazen hayatımızı altüst edecek tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Saatli bir bombaya dönüştüğünüzde öfkenizi kontrol altına alabilmelisiniz. Yoksa atalarımızın da dediği gibi öfkeyle kalkan zararla oturur!
| |
''Haftalardır üzerinde çalıştığım büyük proje, müşteri tarafından son anda iptal edilince sinirim tepeme çıktı. Bu yetmiyormuş gibi ev sahibim de evine geri taşınacağını söyleyip evden çıkmamı istiyordu. Bu sıkıntılarıma gün boyunca masamın üzerinde adeta dağ gibi yığılan dosyalar da eklenince, ne oldu tam hatırlayamıyorum. Sanki birisi bir anda bir pimi çekti ve ben bir anda elemanlarıma deli gibi bağırıp çağırmaya başladım! Onların kalbini kırdığım için çok pişman oldum sonra ama iş işten geçmişti. Aslında sakin bir insanım ama bazen istem dışı kontrolden çıkabiliyorum.''
Buna benzer şeyler pek çoğumuzun başına gelmiştir. Fiziksel veya ruhsal olarak incindiğimizde, haksızlığa uğradığımızda veya isteklerimiz karşılanmadığında bir anda nasıl olduğunu bilmeden adeta saatli bombaya dönüşebiliyoruz. Üst üste gelen terslikler makul nedenler gibi gözükebilir. Ancak kimi zaman da çocuğumuzun sofraya oturmak istememesi gibi basit bir neden bile bir anda kontrolümüzü kaybetmemize yetebiliyor. İşte bu noktada hemen hepimizin aklına şu soru takılıyor: ''Öfke ataklarım sağlıklı bir duygu mu, yoksa tehlikeye mi işaret ediyor'' Bu konuyu Psikiyatri Uzmanı Serdar Serdaroğlu'na danıştık. Ondan edindiğimiz bilgiler doğrultusunda öfke ataklarımızın tehlikeli olup olmadığı hakkında fikir edinebilmemiz için bir de test hazırladık!
Bu test hiçbir zaman doktor teşhisi yerine geçmiyor, sadece öfkemiz hakkında fikir edinmemizi sağlıyor. Testin sonucunda öfkenizin kontrolden çıktığına veya ilişkinize ya da hayatınızın diğer önemli noktalarına zarar verdiğine yönelik bir sonuç çıkarsa probleminizle başa çıkabilmek için bir uzmana başvurmaktan çekinmeyin.
Unutmayın ki öfkeyi yok edemezsiniz, tüm çabalarınıza rağmen sizi öfkelendirecek olaylar olacaktır. Ancak olayların içsel dünyanızı etkileme biçimini değiştirmek sizin elinizde. Türk Psikologlar Derneği’nin yayınladığı demece göre, bu yöntemleri uygularsanız, öfkenizi kontrol altında tutabilirsiniz.
Öfkenizi bastırmayın
Dolayısıyla öfkenizi asla bastırmayın. Eğer kızgınlığınızı içinizde tutup, onu düşünmemeye çalışıyor ve dikkatinizi olumlu şeylere yönlendiriyorsanız, bu yolu kullanıyorsunuz demektir. Ancak uzmanlar bazen işe yarasa da, öfkenizi sürekli olarak bastırmanızın çok sağlıklı olmayabileceğine dikkat çekiyorlar. Çünkü kızgınlığınızı doğru şekilde ifade edemezseniz, bir süre sonra yüksek tansiyon, ülser, alerji ve depresyon gibi pek çok sorunla karşılaşabilirsiniz. Öfkemizi saldırgan davranışlar yerine sözel olarak ifade etmemiz, en sağlıklı yol aslında. Bunu yapabilmek için de isteklerimizin ne olduğunun farkına varmalı, sıkıntımızı açık ve karşımızdakini incitmeyecek şekilde aktarmalıyız.
Derin nefes alın
”Nefes almak ne kadar önemli ki?” diye düşünmeyin. Derin nefes almak rahatlatıcı bir teknik olarak her zaman öneriliyor. Ancak göğsünüzün üst kısmıyla nefes almanız sizi sakinleştirmez. Nefesinizi diyaframdan almaya dikkat edin. Derin nefes alırken sık sık ‘rahatla’ ya da ‘sakin ol’diyerek kendinize telkinde bulunun. Hayal gücünüzden yararlanın; gevşemenizi sağlayacak bir yer veya sahneyi düşleyin. Bu teknikleri her gün yaparsanız, daha sonra karşılaşacağınız gergin ortamlarda otomatik olarak uygulayabilirsiniz.
Diğer öneriler Formsante’nin Aralık 2006 sayısında…