Diğer
    Ana SayfaPozitif"Dile senden ne dilersen"

    “Dile senden ne dilersen”

    -

     

    20112013 bereket5

    Bereketin bilinen en eski sembolü; pirinç

    Var oluştan bu yana tüm kültürlerde bolluk ve bereketin sembolü olarak kullanılmıştır pirinç. Zahmetli üretimine rağmen, cömert sunumu ile insanlık tarihinin en önemli besin kaynağıdır. Hemen hemen tüm kavimlerde ve inanışlarda beyaz saf rengi, parlak dokusu, birlikten çokluğa ulaşmanın temsilcisidir. Törensel tüm yemeklerde düğün ya da kutlamaların hepsinde baş tacıdır sofrada. Hatta Nuh’un Gemisi’nde aç kalmaya karşı tüm malzemelerin bir araya getirilerek pişirildiği bereket sembolü çorba ya da tatlı olarak bilinen aşure içinde de yeri vardır. O yüzden Anadolu kültürü içinde, evlenen çiftlerin düğün evine girdiği sırada gelinin duvağı üzerinden avuç dolusu serpilerek, kurulacak yuvaya bolluk ve bereket getirmesinde bir işaret olarak kullanılır. Bu sırada yine aynı şekilde serpilen şekerler yuvanın ağız tadını ve çocukların alması için atılan madeni paralar ise bu yuvanın maddi refahını temsil eder. Bereket cüzdanlarının içinde, daimi bolluk ve bereketi temsil için mor ve yeşil kumaşlar ile tüllere sarılı pirinçli sembolik paralara yer verilir. Bunun bolluk ve refahı kolaylıkla getirdiğine inanılır.

     

    - Advertisement -

    Hıdırellez dileklerinizi yazın

    Her yıl 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gün boyunca yapılan çalışmalar, Hz. Hızır ve kardeşi Hz. İlyas’ın buluşma gününde yeryüzüne inerek bir araya gelişleri ve bu buluşma adına tüm dileklerin gerçek kılınacağına dair inançtır. Hıdırellez gününde bir gün önceden yapılan ev temizlikleri, pişirilen yemekler, yeşillikler içinde piknik havasında doğal ortamda neşe ve muhabbet içinde beraberce yenirken, akşama doğru yakılan ateşten üç defa atlanarak dileklerin dilenmesi ile devam eder. Aynı gün kurulan salıncaklarda sallanılması, yıl boyunca istemesek de maruz kalınan kötü enerjilerin ve bakışların sallanarak dökülüp arınılacağının habercisidir. O gün boyunca doğadan çiçek ya da bitki asla koparılmaz, kesilmez, ürün toplanmaz. Hayvanlara yiyecek ve su verilir, böcek dahi olsa maksimum dikkat ve özen gösterilir. Eller, yüz ve beden su ile yıkanarak arıtılır, temizlenir. Tüm bu yapılanlar, baharın habercisi nevruz bayramından sonra düşen cemrelerin tamamlanışının kutlanışı, doğa ile barış ve bütünlük içinde olmanın sözü, ondan da aynı şekilde vereceklerine rızadır. Akşama doğru tercihen gül ağaçlarının altına kırmızı renk tezliği ifade ettiği için olmasını hemen istediğimiz tüm dileklerimizin sembolleri yerleştirilir. Kimi zaman toprağa çizilen ya da kibrit kutuları veya taşlarla oluşturulan yanında temsili anahtarı olan evler, arabalar, başarı için karneler, diplomalar, iş için dükkanlar hep bu yeşillikler içine sabaha kadar bırakılmak üzere hazırlanır. Evlenmek için gelin-damat figürleri, evlat sahibi olmak için bebek patikleri ve beşikler, bereket için madeni paralar ve içi yeşil cüzdan ya da keselerin yanı sıra olması dilenen sağlık, afiyet, huzur, mutluluk dilekleri de kırmızı kalemlerle yazılarak bırakılır. Sabah ezanı okunmadan evvel erkenden kalkıp bu dilek mektupları ve temsili sembolleri alınır, bir yıl boyunca saklanmak üzere evin sağ tarafında bir mekana (sağ geleceği temsil ettiği için) saklanır, mektuplar ise kolaylıkla olması için akan bir suya bırakılır. Ayrıca, kaynatılan süt tenceresi içine maya konmadan mutfakta açık pencerenin önüne bırakılır. Kendi kendine sabaha kadar yoğurt tutması beklenir.

    Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki; maaşlar banka hesabına yatıyor ve belki de hiç elimize değmeden kiraya, borca, ödemelere havale ile gönderi yapılıyor. Alışverişlerde tercihimiz yine kredi kartlarımız. Hatta öyle ki kredi kartından ne kadar çok ödeme yaparsak bize sunulan alternatifler o kadar artıyor. Bütün bunların sonunda elimize değmeden kullandığımız para “adı var kendi yok” şeklinde hayatımızda belirsiz bir kimlikle ve hatta bereketsizlikle çırpınıyor adeta. İşte bu yüzden evrenin sembolik dilinin içinde dileklerimiz için çeşitli objeleri bir arada kullanmak hayatımıza bolluk ve bereketi bir mıknatıs gibi çekmeye yardımcı olacaktır…

     

    20112013 bereket4Hz. Fatma’nın Eli’ni unutmayın

    Hz. Muhammed’in kızı ve Hz. Ali’nin eşi olan Hz. Fatma’nın Eli’ni tasvir eden el işareti, şifanın ve bereketin bilinen en güçlü sembolüdür. Çünkü şifa ve bereket yeryüzüne affediş ve kabul ediş ile sunulmuş, rıza gösteriş ve şükür ile çoğalmıştır. O yüzdendir ki Anadolu kadını; her yemek yapışında, her yoğurt mayalayışında, her fidan dikişinde içinden sessiz fakat derin bir inanışla “Benim elim değil, Fatma Ana’nın Eli’dir” diyerek işine başlar. Başladığı işin tadı-tuzu, hayrı hep Hz. Fatma Ana’nın Eli’nden bize değendir diye söylemini tekrar eder. Fatma Ana Eli objesi aynı zamanda evlerin giriş kapılarında bir motif, bir desen olarak da yansıdığı gibi, para keselerinin ya da cüzdanların üzerine de nakış olarak işlenir.



    Önceki İçerik
    Sonraki İçerik

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz