Diğer
    Ana SayfaRöportaj"Hep içime çekilirim, hatta kendimi kaplumbağaya benzetirim"

    “Hep içime çekilirim, hatta kendimi kaplumbağaya benzetirim”

    -

     

    19092014 burcukara02Duru Tiyatro’da oyununuz devam edecek mi?

    Tiyatro çok zaman alan bir şey. En az üç ay provalar sürüyor. Ama asıl zorluğu, diziyle birlikte zor yürüyor olması. Son oyunum “Tatlı Çarşamba”nın yönetmeni Emre Kınay, bizim dizi tempomuzla baş edemeyip oyunu sonlandırdı. Üç hafta sonra da dizi yayından kalktı. O kadar kötü oldu ki benim için… Çok sevdiğim bir oyundu, inanılmaz eğleniyordum ve mutluydum. Bitmiş olması beni çok üzdü. Bu yüzden iyi karar verilmesi gerekiyor. İki iş bir arada gerçekten yürür mü diye kafa yormak gerek. 

     

    Bunların dışında kardeşinizle bir iş kurma projeniz vardı. O ne durumda?

    - Advertisement -

    Kardeşim Başak, çok özel ve farklı bir çocuk. Analitik zekası inanılmaz kuvvetli. Ayrıca yaratıcılık tarafı da kuvvetli. 

     

     

    Kaç yaşında kardeşiniz?

    Aslında 29 yaşında ama benim gözümde her zaman çocuk olarak kalacak galiba. Biz deniz kıyısında ve zeytinyağı kültürüyle yetişmiş çocuklarız. Başak’ın tüm nickname’leri “güneşdenizzeytin”dir. Büyük şehirler, metropoller, kalabalık, hırs; bunlar bize fazla geliyor. Ben de mesela işim açısından gereken hırsa sahip değilim. Mutlu olacağım, huzur duyacağım projeleri seçerim. Yönetmeni severim, işi o yüzden kabul ederim. Bir teklif gelince nasıl kar ederim, nasıl daha fazla görünürüm gibi hesaplar yapmam. Hayata böyle bakamıyorum. Tabii bu yanlış anlaşılmasın, ben de ses getirecek projede yer almak isterim. Hiç denemediğim bir karakterin altından kalkabilmeyi arzularım. Kardeşimle olan hayalimize gelecek olursak yurt dışına çok gittim. Dört-beş yıl önce Tayland’a gittiğimde çok güzel ürünler gördüm. “Biz bunları Türkiye’de niye satmıyoruz?” diye düşünüp konuyu kardeşimle paylaştım. İkimiz de işlerimizi bir türlü denk getiremedik ve henüz adım atabilmiş değiliz. 

     

    Tasarım üzerine mi olacak işiniz peki?

    Evet, tasarım üzerine düşünüyoruz. Kardeşim de ben de dekorasyona çok meraklıyız. Sürekli birbirimize koltuk, tablo resimleri atarız. Sırf yağlıboya bir tablo almak için Küba’ya gitmiş bir insanım… Hiç üşenmem, gece binerim uçağa. Alışverişimi yapar, tekrar uçağa binip dönerim. Sanki Ankara’ya gidiyormuşçasına dünyanın bir ucuna gidebilirim. Her şeyin vakti gelir ya, bizim de işimizin henüz vakti gelmedi diye düşünüyorum. Ama son zamanlarda iyice dillendirmeye başladık, az bir zamanının kaldığını hissediyorum. 

     

     

    Tenise ne zaman merak duydunuz ve oynamaya başladınız?

    Çok estetik ve şık bir spor. Eskiden çok fazla TRT kanalını ve dolayısıyla tenis turnuvalarını izliyorduk. Tenis, küçükken sanki bizim için çok ulaşılmazdı. Üniversitede tenis sopurunun ulaşılabilir olduğunu farkettim ve bu çok hoşuma gitti. Ders almaya başladım, arkadaşlarımla oynayarak pratik yaptım. Üniversiteden ayrılıp İstanbul’a gelince biraz ara vermiş oldum ama sonra kardeşim Boğaziçi Üniversitesi’nde okumaya başlayınca oranın mezunlar derneğinde oynamaya devam ettim. 

     

    Şu anda da aktif bir şekilde oynuyor musunuz? 

    İstanbul gibi bir yerde önce kendine tenis partneri bulacaksın, bu kişiyle de aynı gün ve saatte müsait olacaksın ve bunu düzenli yapacaksın; çok zor. Stresli olduğum dönemlerde duvar tenisi oynuyorum. Bir de yelkenlide, teknede olmak çok iyi hissettiriyor. 

     



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz