Diğer
    Ana SayfaBeslenme & DiyetRafine mi himalaya mı?

    Rafine mi himalaya mı?

    -

    Doğru tuz, doğru miktarlarda tüketildiğinde yemeklerimize kattığı tadın yanında sağlığımıza da değer katabiliyor! Tuz, bahsettiğimiz tüm işlevleri zengin mineral içeriği sayesinde gerçekleştiriyor ve bu noktada tuzun natürelliği ön plana çıkıyor. Peki hangi tuzu kullanmalıyız?

    Tuz, besinlerin bileşiminde bulunduğu gibi denizlerden, kayalardan ve göllerden de saf olarak elde edilen; tarihte uğruna savaşlar verilmiş, birçok hikayeye konu olmuş doğa harikası kristal! Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi’nden Diyetisyen Güzin Çaltı Yener, tuzun vücut içindeki görevlerine dikkat çekiyor:

    • Suyun kan damarlarında ve hücrelerde bulunabilmesini sağlamak,

    • Kasların kasılmasında rol almak,

    - Advertisement -

    • Sinir iletilerini desteklemek,

    • Besin maddesinin hücre içine geçişini sağlamak.

    Şüphesiz bu kadar yaşamsal fonksiyonlarda görev alan bu kristale ihtiyacımız yok diyemeyiz. Ancak araştırmalara göre günde alınması önerilen maksimum tuz miktarı sadece 6 gram. Yaklaşık yarım tatlı kaşığı ve biz maalesef bu miktarın neredeyse üç katını ve üstelik yanlış tuz seçimleriyle tüketiyoruz. Bu nedenle tuzun temel minerali olan sodyumu da aşırı almış olurken aynı zamanda özellikle rafine tuzlardaki rafinizasyon işleminin getirdiği mineral kayıpları nedeniyle vücudumuza bu doğa harikasının zengin mineral içeriği yerine yalnızca sodyum ve klor almış oluyoruz.

    Rafine tuz, ham tuzun eritildikten sonra yabancı maddelerden arındırılıp saflaştırılmaya çalışılarak sonrasında tekrar kristalize edilmesiyle elde edilen ve bu işlemler esnasında birçok mineral kaybına uğrayan tuzdur. Bu işlem sonrasında tuzda neredeyse yalnızca sodyum ve klor kaldığı biliniyor. Diğer tüm mineraller değer kaybına uğruyor. Özellikle tuzun topaklanması da bu işlemler sonrasında önemli bir sorun. Topaklanmayı önleyici gıda katkıları olan bilinen en temel kimyasallar olan E554-sodyum alüminyum silikat ve E536-potasyum ferrosiyanür güvenilir dozun üstünde alındığında ya da gıdalara eklendiğinde sağlığımız için büyük tehdit unsuru oluşturuyor.

    Doğal deniz tuzları ve eski yıllarda taşlaşmış deniz tuzları olan kaya tuzları; ki bilinen en eski kaya tuzu olan Himalaya tuzu; vücudun işlevleri için gereken tüm mineralleri kendi doğal kristal yapısında adeta bir hazine gibi bulunduruyor. 

    SONUÇ

    Kaya tuzları sağlığımız için mineralleri barındırıyor ancak atladığımız bir konu var ki; o da güvenilirlik! Natürel ve doğru tuzu nasıl bileceğiz?

    1- Piyasada bulunan açık, markasız, kayıtsız, merdiven altı tuzları kesinlikle satın almayın.

    2- Alacağınız bu doğal tuzların; ambalajlı, açılmamış paketlerde olduğuna ve bu paketleme işleminde Türk Gıda Kodeksi’ne uygunlukla ilgili etiket bilgilendirmelerinin olduğuna emin olun.

    3- Doğal deniz tuzu ya da kaya tuzu olduğu bilinen ambalajların üzerinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın vermiş olduğu işletme kayıt numaralarının olup olmadığını mutlaka kontrol edin çünkü bu numara alacağınız tuzun temizliği, yemek ve sofralar için uygunluğunun denetiminin yapıldığını gösteriyor.

    4- Unutmayın; doğal mineral yapısı bozulmamış doğru tuzları, doğru miktarlarda tükettiğimizde onu hayatımızdan çıkarmaya çalışmayıp onun sofralarımızın lezzeti, tadı tuzu olduğu gerçeğinden de uzaklaşmamış oluruz.

    Formsante 2016 – Şubat sayısı
    Deran Çetinsaraç



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz