İki genç kadın, toplumdaki regl tabusunu yıkmak için elini taşın altına koydu ve ‘Konuşmamız Gerek’ platformunu kurdu. İstanbul’dan Hakkari’ye, Adana’dan Sivas’a gerçekleştirdikleri saha projeleri ile bu yılın ‘Fark Yaratan’ kadınları arasına girmeyi başardılar. Bu iki süper kadını bu ay sayfalarımıza taşıdık ve başarı öykülerini hayranlıkla dinledik.
Sabancı Vakfı; her yıl toplumda belirlediği bir soruna çözüm üreten, o sorun ile ilgili elini taşın altına koyan kişileri “Fark Yaratan” olarak seçiyor. Her yıl binlerce kişi ya kendi aday oluyor ya da başkaları tarafından aday gösteriliyor.
Uzunca bir süreçten geçilerek o yılın “Fark Yaratanlar”ı belirleniyor. Bu yılki fark yaratanlardan biri de “Konuşmamız Gerek” platformunun kurucusu İlayda Eskitaşçıoğlu.
İlayda, 26 yaşında bir doktora öğrencisi. Dezavantajlı bölgelerdeki kadınların menstrual ürünlere erişebilmeleri ve regl konusundaki tabunun yıkılması için çalışmalar yürütüyor, regl yoksulluğu ve adil vergilendirme konusunda hak savunuculuğu yapıyor.
2011 yılında meydana gelen Van Depremi’nde ailesindeki kadınlarla birlikte yardım paketleri hazırlayıp bölgeye gidiyor. Ve orada yardım paketlerine aslında kadınların en önemli ihtiyacı olan hijyenik ped, tampon gibi ürünlerden hiç eklemediklerini, bu ihtiyacı hiç düşünemediklerini fark ediyor.
Bu konu aklının bir köşesinde kalıyor. Derken İlayda’nın fark yaratan kadın olma macerası başlıyor. “Konuşmamız Gerek” ekibinden İlayda Eskitaşçıoğlu ve Bahar Aldanmaz, bu sürecin nasıl başladığını Formsanté okurları için anlattı.
Fark Yaratan kadın olmak nasıl bir duygu?
“Konuşmamız Gerek”in Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar Programı’na seçilmesi bizim için inanılmaz bir fırsat oldu.
Regl yoksulluğu ve regl tabusuyla mücadele alanında henüz yapmamız gereken çok şey var. Çok çalışmamız gerektiğini biliyoruz. Buna hazırız ve gönüllü destekçilerimizden oluşan ailemiz her geçen gün büyüyor.
“Konuşmamız Gerek” platformu nasıl ortaya çıktı? İlham kaynağınız neydi?
Her şeyin başlangıcı için 2011 yılına dönmemiz gerekiyor. 2011 yılı sonbaharında, Van depremi sonrasında yardım kolileri hazırlarken benim ve birlikte yardım topladığım onlarca insanın hijyenik pedleri koymayı unutmuş olmasıyla başladı her şey.
Doğal afet hallerinde de reglin devam ettiği bilinen bir şeydi ancak hiç konuşmadığımız, hiç üzerine düşünmediğimiz bu mesele herkesin aklından uçup gitmişti. Bu olayın üzerine bir de TDK sözlüğünde “kirli” kelimesinin tanımlarına yapılan yeni eklemenin “adet gören kadın” olduğunu duymam, kafamda bir kıvılcım çakmasına neden oldu ve Türkiye’de regl yoksulluğunu araştırmaya başladım.
Araştırmamın sonucunda Türkiye’de özellikle sosyoekonomik bakımdan dezavantajlı olan, tarım işçileri, mülteciler gibi grupların çoğu için hijyenik ped gibi menstrual ürünlerin lüks ve erişilemez olduğunu, bu ürünlere erişilemediği için örneğin pek çok kadın ve kız çocuğunun (onlarla sınırlı kalmamakla birlikte) paçavralar, gazete parçaları hatta yapraklar kullanarak regl dönemlerini atlatmak zorunda olduklarını, bu nedenle enfeksiyonlar ve ciddi sağlık sorunları geçirdiklerini gördüm.
Bir de bütün bunların yanında regl olmanın tabu olarak görülmesi dolayısıyla bu konuda konuşulmaması, çocukların bu konularda doğru bilgiye erişememeleri, sorularını soramamaları problemi var. Bir başka deyişle, bu konuda açıkça konuşulmadıkça nesiller arası devam eden utanç ve tabu kültürünün bir kısır döngü halini alması.
Bunun değişmesi gerektiğine karar verdim ve mezun olduğum liseden gönüllülerle birlikte, bir pasta-börek kermesinde biriktirdiğimiz paralarla Ankara Mamak’ta bir gecekondu mahallesinin ortaokulunda ilk saha çalışmamızı gerçekleştirdik.
Hemen ardından o sırada Şikago’da yüksek lisansını yapmakta olan Bahar bana ulaştı ve Adana’da birlikte büyük bir saha çalışması yapmayı önerdi. Yollarımız kesişti, ortaklığımız ve dostluğumuz hala devam ediyor. “Konuşmamız Gerek” hareketi de bu şekilde doğdu diyebilirim.
2016 yılından beri Türkiye’de regl yoksulluğu ve regl tabusuyla mücadele ediyoruz. Elbette gönüllülerimizin ve destekçilerimizin de çok büyük bir katkısı var.
Çalışmalarınız nasıl gidiyor? Bugüne kadar neler yaptınız?
Bugüne kadar İstanbul, Ankara, Sivas, Adana ve Hakkari’de toplam yedi büyük saha projesi gerçekleştirdik ve 8000 faydalanıcıya ulaştık.
Ayrıca gerçekleştirdiğimiz eğitimlerin etkisini ölçümleme fırsatı da bulduk. Bunu eğitimlerimizin sonunda ön-test ve son-test uygulaması yaparak, eğitimimizin faydalanıcılar üzerindeki etkisini bilimsel yöntemlerle analiz ederek gerçekleştirdik.
Kadınlara başka ‘fark’lar yaratmaları için nasıl önerilerde bulunursunuz?
Henüz biz de yolun başındayız ancak ne mutlu bize ki bir fark yaratabildik. Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan, özellikle genç kadınlara tavsiyemiz, potansiyellerine ve fikirlerine güvenmeleri.
Başlangıçlar çok küçük olabilir, fark yaratmaya küçük diyaloglardan, mahallelerimizde örgütlenerek, yazıp çizerek başlamak mümkün. Dayanışmanın gücüne inanıp, birbirimizden güç alabileceğimiz yol arkadaşları bulmak da oldukça önemli.
Hedefleriniz neler?
Çözmeye çalıştığımız sorunu üç ana başlık altında özetleyebiliriz: Regl yoksulluğu, regl tabusu ve menstrual ürünlerin (hijyenik ped, tampon gibi) adaletsiz vergilendirilmesi.
Saha çalışmalarımız gösteriyor ki bu grupların büyük çoğunluğu temiz ve güvenilir hijyenik malzemelere ya da hijyenik pedleri değiştirebilecekleri temiz kapalı alanlara erişimde güçlük çekiyor.
Buna ek olarak, regl döngüsü ve genital hijyen konusunda yeterli bilgiye sahip değiller ve en ucuz bir paket hijyenik ped dahi ekonomik güçlerini aşıyor.
Regl olmak hakkında çocuklarla kimse konuşmuyor ve bu nedenle onlar da internet üzerinden eriştikleri bazen doğru, bazen yanlış bilgileri salt gerçek kabul ediyor. Bu konu hakkında kimseyle rahat konuşamayacaklarına ve regl olmanın utanılacak bir şey olduğuna inanıyorlar.
Bu durum, kimi çocuğun hijyenik ped yerine bebek bezi kullanmasına, hijyenik pedi nasıl kullanacağını bilmediği için 24 saat boyunca hijyenik pedi değiştirmemesine, regl olduğunu ailesinden saklamasına kadar birçok fiziksel ve psikolojik soruna sebep oluyor.
Bizim, iki genç kadın olarak karşılarına geçip, sansürsüz bir şekilde regl olmak hakkında konuşuyor olmamız katılımcılara ilham olurken, özgüvenlerini de pekiştiriyor.
Yazı: Ruken Akbay Gürtaş