Doğuma 3 ay kala doktorlar, tam teşhis koyamasalar da bir şeylerin ters gittiğinden şüphelenmişti, doğumu sonlandırabilirdik. Ancak biz her şeye rağmen tüm zorlukları göze aldık. Oğlumuz Efe iki aylıkken sorunun Russell Silver Sendromu olduğunu öğrendik. Pek fazla görülen bir durum değildi. Ama biz bunla başa çıkmayı öğrendik…
Oniki aylık oğlumuz Efe, dünyaya gelmeden önce doğrusunu söylemek gerekirse oldukça stresli aylar geçirdik. Öyle ki tam teşhis konulamıyordu ama doktorlar bir şeylerin ters gittiğinden şüpheleniyordu. Ve işin en stresli yanı doğumun gerçekleşip gerçekleşmemesiyle ilgili kararı verecek tek kişi bizdik. İsterseniz olaylar zincirini hamilelik günlerime dönerek anlatayım.
Hamileliğimin beşinci ayına kadar her şey normaldi. Hiçbir sorun yaşamamıştım o zamana kadar. Rutin kontrollerime düzenli olarak gidiyordum. Çalışma hayatımı da aksatmıyordum. Beşinci ayda girdiğim üç boyutlu ultrasonda bir gelişme geriliği fark edildi. Bu üç boyutlu ultrasonda bebeğin kafa çevresi ya da göğüs çevresi ölçülüyor. Muayene sırasında doktorum, bebeğin olması gereken kilodan düşük olduğunu tespit etmişti. Bebek, yeterli gelişememişti ve bir takım testlerin yapılması gerekiyordu. Şüphelendiği bir takım şeyler vardı. Benim ve eşimin kaç kilo doğduğuna ilişkin bilgileri bile istedi bizden. Çünkü bebeğin karın çevresi üç hafta geriden geliyordu.
Gelişiminde bir problem var…
Bunun üzerine bizi bu konuda uzman doktorlara yönlendirdiler. Bu uzmanlardan biri incelerken aynı şeyi fark etti. Karın çapı üç hafta geriydi. Çocuğumuzun gelişimi maalesef gerideydi. Daha önce hiç fark edilmemişti ama ayağında da ufak bir problem vardı. Üçüncü problem ise anne karnındaki sıvının az olmasıydı. Çok tehlikeli bir boyutta değildi ama bu sıvı normalin biraz altındaydı. Bu üç problemi teşhis eden doktorun endişeleri vardı. Bunun üzerine kromozom testi için karnımdan sıvı alındı. Tabii bütün bunlar yaşanırken ne kadar strese girdiğimizi söylememe gerek yok sanırım…
Yeşim Nur