Cildin daha genç görünmesini sağlayan mezoterapi ve PRP uygulamalarıyla saçlarınıza da gençlik aşısı yaptırabiliyorsunuz. Bu iki yöntemle saça zarar veren ve saçın sağlıklı uzamasını önleyen sorunları ortadan kaldırabilirsiniz.
YAZIN SAÇLAR DAHA ÇOK YIPRANIYOR
Kadın-erkek her kişinin ortak hayali sağlıklı, parlak, gür ve hacimli saçlara sahip olmak. Ancak saçların sağlığının korunması için saç bakım kurallarına uyulması gerekiyor. Yaz aylarında herkesin hevesle koştuğu deniz ve havuz, güneşin de etkisiyle birleşince saçlar için çok yıpratıcı bir hale gelebiliyor. Eğer bu dönemlerde gerekli önlemler alınmazsa saçlarda kırılma, dökülme, yıpranma ve matlaşma kaçınılmaz sonuç olabiliyor.
Uzm. Dr. Dilek Koç, yaz aylarında saçlarda daha fazla matlaşma, kırılma, dökülme, yıpranma ve kuruma görülebildiğini belirtiyor ve ekliyor: “Bunun en büyük nedeni güneş ışınları, tuzlu deniz suyu, klorlu havuz suyu ve kumdur. Özellikle havuzlarda kullanılan kimyasal dezenfektanlar saç rengini ağartıcı birçok ajan içeriyor. Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde saçlarda renk, nem ve parlaklık kaybı yaşanabiliyor. Bu sebeple ince telli, işlem görmüş (boya, perma gibi) ve kuru saç yapısına sahip kişilerin dikkatli olması gerekiyor. Ayrıca saçlar havadaki sıcak-soğuk değişimlerinden ve nemden çok çabuk etkilendiğinden mevsim geçişlerinde de yıpranmalar görülebiliyor.”
SAÇLARIN KORUYUCU KALKANI; PULCUKLAR
Saç tellerinin yüzeyi, telin iç yapısındaki keratin liflerini dış etkilere karşı koruyan, bir evin çatısındaki kiremitler gibi birbirinin üstüne binen pulcuklarla kaplı. Eğer saçlar yıpratıcı koşullara maruz kalırsa bu yapı çok çabuk bozularak saç telinin içini koruyamaz duruma geliyor. Güneş ışığındaki ultraviyole ışınlarının etkisi ile saçın yüzeyindeki bu pulcuklarda kopma, kırılma ve aralarında açılmalar oluşabiliyor. Bunun sonucunda da saç, içindeki nemi koruyamaz hale geliyor. Saç uçları zayıflıyor, çatallanıyor ve kırılıyor. Uzm. Dr. Koç, saçlardaki bu koruyucu kılıfı yeniden oluşturmanın ne yazık ki mümkün olmadığını ancak hasar gören kısımların kesilmesi ile daha sağlıklı bir görünüm elde edilebildiğini söylüyor.
SAÇ MEZOTERAPISİ VE PRP İLE SAĞLIKLI VE DAHA PARLAK SAÇLAR MÜMKÜN!
Saça zarar veren ve saçın uzamasını engelleyen tüm bu sorunlarla başa çıkabilmek ve çözüm bulabilmek için uzman bir dermatoloğa başvurulması gerekiyor. Uzm. Dr. Koç, öncelikle saç dökülmesinin altında yatan bir hastalık olup olmadığının araştırılması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Daha sonra da saç kaybına sebep olan rahatsızlığa yönelik bir tedavi uygulanır. Eğer herhangi bir hastalık ya da tetikleyici faktör yoksa tedaviye ek olarak saç dökülmesini durdurmak ve canlılığı sağlamak için saç mezoterapisi ve PRP gibi yöntemler tercih edilebilir. Bu uygulamalar sayesinde saç hücre metabolizması uyarılıyor ve saçtaki doku canlılığı tekrar kazanılabiliyor.” Yaş ve cinsiyet farkı gözetmeyen bu tedavi yöntemleri ile saç kökleri beslenerek sağlıklı saç derisi ve saç yapısı elde edilebiliyor. Bu tarz uygulamalar özellikle saç dökülmelerinde, boya, fön, perma ya da diğer kimyasallardan sonra hasar görmüş saçlarda, androgenetik alopesi (erkek tipi saç dökülmesi) ve mevsimsel dökülmelerde oldukça fayda sağlıyor.
MEZOTERAPİ İLE SAÇLARINIZI ŞIMARTIN
Mezoterapi yöntemi aslında 1950’li yıllardan beri kullanılan bir uygulama. Uzm. Dr. Koç uygulamayı şu şekilde anlatıyor: “Yöntem, cildin mezoderm adı verilen orta tabakasına çok ince iğnelerle istenilen maddelerin ulaştırılmasını esas alıyor. Mezoterapi cilt gençleştirme, selülit ve leke tedavisi gibi pek çok alanda kullanıldığı gibi saç dökülmelerinde de yüz güldürücü sonuçlar veren bir işlem. Saç mezoterapisinde normal saç gelişimi için gerekli olan vitamin, mineral, eser element, aminoasit, enzim ve koenzimleri içeren, damar genişlemesi yaparak kan dolaşımını artıran ve dökülmeye sebep olan maddelerin oluşmasını engelleyen ilaçlar tek başına ya da beraber olarak kullanılıyor. Bu uygulamadaki amaç saç köklerinin beslenmesini, dolaşımın artmasını, saçların anajen faz denilen uzama döneminin arttırılmasını sağlamak, ayrıca saçlardaki yıkım olayını yavaşlatmak.”
UYGULAMA KİŞİYE GÖRE DEĞİŞİYOR
Uygulama esnasında saçlı deri için yaklaşık olarak ortalama 50-150 enjeksiyon yapılıyor veya napaj tekniği kullanılarak çok daha fazla sayıda, yüzeysel mikroenjeksiyonlar uygulanabiliyor. Doğrudan hedef dokuya ilacın ulaşmasını sağlayan bölgesel bir uygulama olması mezoterapinin başlıca avantajlarından biri. Böylece hem sonuca daha kısa sürede ulaşılması sağlanırken hem de sistemik yan etkilerden korunulmuş oluyor. Ayrıca daha az miktarda ilaçla daha fazla fayda sağlanabiliyor. İlacı bizzat hekimin uyguluyor olmasıyla düzgün kullanım da garantilenmiş oluyor. Uzm. Dr. Koç, mezoterapi uygulamasının kişiden kişiye ya da duruma bağlı olarak değişebildiğini belirtiyor, “Ancak saçların aktif olarak döküldüğü dönemde hücum tedavisi olarak ilk dört seans planlanmalı ve haftada bir hastaya uygulanmalı” diye uyarıda bulunuyor. Daha sonra aralıklar artırılarak toplam 10 seanslık bir uygulama öngörülüyor. İlerleyen dönemlerde koruyucu tedavi seansları düzenlenebiliyor. Her seans ortalama 15 dakika sürüyor ve işlemin hemen ardından günlük hayata dönülebiliyor.
Bilinçsizce yapılan diyetler de saça zarar veriyor
Uzm. Dr. Dilek Koç, yaz aylarının saçlarda yarattığı bu hasarların yanı sıra düzensiz beslenme, uyku bozuklukları, yoğun iş temposu ve stresin de saçların kolay yıpranarak sağlıklı uzamasını engelleyebildiğini belirtiyor. Ayrıca anemi, uzun süreli açlık ve bilinçsiz diyetlerle meydana gelebilen protein eksiklikleri, hormonal bozukluklar, saç hastalıkları ve kullanılan ilaçların etkileri sonucu da saç sağlığı bozulabiliyor. Özellikle kimyasal içerikli saç bakım ürünleri (saç kremi, jöle, köpük, saç boyası, şampuan, saç kremi vb.), saçı şekillendirmek için kullanılan ısıtıcılı saç şekillendiriciler saçlara büyük oranda zarar veriyor. Yaşlanma da saçlarda değişikliklere neden oluyor. Saçın uzama hızı ve saç miktarı ilerleyen yaşla birlikte azalıyor.
Formsante 2015 – Ekim sayısı
Deran Çetinsaraç